Mülkiyet konusunda ortak komite kurulamaz mı?

Serhat İncirli

Hepimiz biliyoruz, hatta bundan eminiz ki, Simon ya da Şimon Aykut ile birlikte, KKTC’deki emlak yatırımları – satışı suçlamasıyla tutuklamalar kesinlikle siyasidir…

-*-*-

Hepimiz biliyoruz ki, en az bir yıldan beridir mülkiyet meselesi farklı bir boyuta insanların özgürlüğünü kısıtlar hale dönüştü. 

-*-*-

Bu konuda çok önemli bir “bilen kişi” ile görüştüm mesela, “… Rum sivil polis müdürünün Kuzey’de delil toplamak için araştırma yapması gelinen durumun vahametini göstermektedir” dedi…

-*-*-

Üzerinde durulması gereken bir konu!
Google haritasından açıkça görülebilen Külliye’nin fotoğrafını çekti diye bir Yunanistan vatandaşını tuttuğumuz bir dönemde, bahsedilen polis müdürünün yaptıkları, eminim kazığa oturtma cezasının bir şekilde yasalarımıza girmesini bile gerektirebilir!

-*-*-

Şimon Aykut’un son davasında mahkemeye savcılık tarafından çıkarılan yetkili polis amiri Rum tapucularla yerinde delil toplamak amacıyla keşif yaptıklarını yeminli ifadesinde beyan etmiştir. 

-*-*-

Ne isterse olsun, “KKTC’ye inananlar” veya “KKTC yöneticileri” adına tüm bunlar başka bir “ülkenin” topraklarında gerçekleşen faaliyetler olarak kesinlikle endişe vericidir.

Güney Kıbrıs’ta Şimon Aykut yanında 5 kişi daha hapishanede tutulmaktadır. 
Buna karşılık, “casus” diye aldığımız Yunan vatandaşı da bizim tarafta başka bir suçla yakalanmış ve sorgusu devam etmektedir. 

-*-*-

Kıbrıs Türk liderliği, tarihin en etkisiz dönemini yaşıyor…
Türkiye de ne Şimon Aykut ile ilgileniyor ne de öteki beş kişiyle…  

-*-*-

Haliyle en başta mülkiyet sorunu olmak üzere, müzakere süreci olumsuz etkileniyor ve adeta içinden çıkılmaz bir hale dönüşüyoruz…

-*-*-

Şimon Aykut kesinlikle suçsuzdur!
Eğer Rum Yönetimi ya da Kıbrıs Cumhuriyeti, Aykut’un “suçlu” olduğunda ısrarlı ve iddialıysa – kıçı yerse Ersin Tatar’ı tutuklasın o zaman!


-*-*-

Tutuklamalar doğru değildir!
Siyasidir!

-*-*-

Birkaç hafta sonra iki tarafın liderleri ve garantörler, New York’ta buluşacak… 
Bu buluşma ya da toplantı, bu soruna çözüm bulma fırsatıdır…

-*-*-

Mülkiyet konusunda ivedilikle – iki toplumlu bir ad hoc komite kurulması gerekmektedir. 
Bu sayede insanların tutuklanmasının önüne geçecek bir nevi ateşkes uygulamasına gidilmesi son derece önemlidir. Yakınlaştırıcıdır… Çözüm hedefi içermektedir… 

-*-*-

Bu noktada ad hoc mülkiyet komitesi iki taraftan teknik uzmanların katılımı ile oluşturulabilir. Teknik bilgi paylaşımı ve diğer benzer çalışmalar yapılarak Güney’de ne kadar Türk malı kullanıldığı, Kuzey’de de ne kadar Rum malı kullanıldığı tespit edilebilir. 

-*-*-

Her koşulda böyle bir çalışmaya ihtiyaç vardır ama günün sonunda bu yaklaşım insanların özgürlüğünü geri getirebilir. Bu çerçevede kanser hastası olan ve kesinlikle masum olduğundan şüphe duymadığım Şimon Aykut’un serbest bırakılması için gerekli adımlar atılabilir… 

-*-*-

Aksi takdirde durum yeni tutuklamalar ve yeni polisiye tedbirlerle daha çirkin bir boyut kazanabilir…
Gerilir!
Hatta kopar!

-*-*-

İstediğiniz yoksa bu mu? 


 

Siyaset gündeminden esintiler: Tatar’ın adaylığı kesin değil!

Türkiye’nin bile KKTC’yi doğru dürüst tanımadığı ve tanıyamayacağı bir Dünya’da, Azerbaycan’dan medet ummak; İsrail’in en büyük destekçisi Azerbaycan’a övgüler dizmek ve Azerbaycan’a yağcılık yapmak, sadece ucuz siyasetçiliktir… Popülizmdir… 

-*-*-

KKTC’de bir okulda Arapça eğitimi verilmesi; normal bir demokratik hukuk devleti olmuş olsaydık hiç de garip olmazdı!
Kuran-ı Kerim’in dilini bilmek, inananlar için yanlış bir şey değildi!

-*-*-

Ama KKTC, normal bir demokratik hukuk devleti değildir!
Ve “Arapça dersi” de bu garip düzende, gayet doğal olan bir gericilik işaretinden başka bir şey de olmayacaktır! (Tıpkı baş örtüsü gibi… Baş örtüsü benim için ifade özgürlüğü kapsamındadır… Ama bizde yaşanan dayatmadır, ezme maksatlıdır, asimilasyon hedeflidir ve gericilikten başka bir şey de değildir tabii ki!)

-*-*-

Bu arada belirtelim, UBP’deki kavga, bir süreden beri devam eden “Ersin – Ünal çekişmesi, rekabeti ve çatışmasının bir parçasıdır…”
Bu kavga, cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte erken genel seçimin de (aynı gün) yapılmasını sağlayacaktır…

-*-*-

Ünal Üstel’in son Ankara ziyareti, öyle açıklandığı gibi “20 Temmuz planlaması ve yatırımları ele aldık” değildir!

-*-*-

Bu ziyaretle birlikte, bazı şeyler netleşmek üzeredir… 
Dikkatli izleyelim; Ersin Tatar Azerbaycan’dan dönerken, uçağı henüz hava sahamıza girmeden, (her an) adaylıktan çekilebilir… Veya adalıktan alınabilir!

-*-*-

Bence bunca söylenti, bunca dedikodu, bu seviyede belirsizlik ve stres kendiliğinden çekilmesini bile gerektirmektedir…
Aksi takdirde, yani kendi çekilmeden, Ankara tarafından adaylıktan uzaklaştırılması, sadece şahsına değil, tüm topluma yapılacak en ağır aşağılama (humuliation) olacaktır!
 


Camiayla gurur duymak!

Hangi camia?
Avcılık camiası tabii ki…

-*-*-

Avcılık, Kıbrıslıların elinde kalan son kültürlerinden biri hatta belki de son kültürüdür… 

-*-*-

Lefkoşa Eziç’te dün sabah Avcılık Federasyonu’nun 2025 Yılı İlk Altı Aylık Faaliyet Raporu ile ilgili basın toplantısına katıldık…
Federasyon Başkanımız Tahir Saygıner ve tam kadro ekibiyle bir araya geldik…

-*-*-

Başkan Saygıner, çok değerli bilgiler paylaştı, bundan önceki yönetimlerle de gurur duyuyorduk, bu yönetimle de gurur duyuyoruz ve ülkenin en büyük sivil toplum kuruluşuna siyaset bulaştırmadıkları için de kutluyoruz… 

-*-*-

Lütfen aranıza siyasetçi sokmayın… 
Hiçbir siyasetçiye, avcılık ve avcılar üzerinden en küçük bir “prim” sağlaması adına “alet” olmayın!

-*-*-

Eylül’de 57 yaşında olacağım… 
Henüz 3 – 5 yaşlarındayken, dedemle babamla dayımla ava gittiğimi hatırlarım…

-*-*-

Av derken, sabahın ilk ışıklarından, güneş batana kadar geçen süreyi kast etmedim ama dedem, babam ve dayım, beş – on dakikalığına da olsa mutlaka beni ovaya, dağa götürmüşlerdir…

-*-*-

Birkaç yıldır av ruhsatı çıkarmadım…
Çok pahalı buluyordum… 
Bu sene kesin çıkaracağım… 
Ve her Pazar ava gitmeye devam edeceğim…

-*-*-

10 binden fazla üyesi olan Avcılık Federasyonu’na bağlı 93 kulüp var… 
Federasyon, üretiyor, eğitim veriyor, yarışmalar düzenliyor, yasal çalışmalar yapıyor, avcıya sahip çıkıyor, ava ve doğaya sahip çıkıyor… 

-*-*-

Başkan Tahir Saygıner’in de dediği gibi, “her aline tüfek alan avcı değildir…”

-*-*-

Avcılarımız, bu ülkeye her yıl en az 750 milyon TL’lik katma değer sağlıyor… 

-*-*-

Diyeceğim şudur:
Federasyon başkanımıza, ekibine ve tüm avcılarımıza çok güveniyoruz… 
Onlarla gurur duyuyoruz… 
Bu ülkeye, bu ülkenin en eski ve geriye kalan tek kültürüne sahip çıkacaklarından eminiz…
İyi ki varsınız!