Merhametin kozasında

Cenk Mutluyakalı

Bir kadın sahnede…
Kendi kozasında çırpınıyor, kanlar içinde.
Sessizliğe, kayıtsızlığa, umarsızlığa karşı direniyor.

Sanki bedenine hapsolmuş; insanlığın derin kesiklerini kendi derisinde taşır gibi…

Yaralarını iyileştirmeye çalışıyor ama kan hep taze, acı hep diri.

İspanyol sanatçı Susanna Pruna’nın performansının ismi, "Kimsenin Toprağı" ya da "Kimseye Ait Olmayan Toprak.”

İçini delip geçen ve Gazze'den yükselen şu anonsla yola çıkmış: “875 kişi öldü. 100’ü çocuktu. Yiyecek ararken öldüler.

***

Şiddeti anlatıyor gösteri; suskunluğu, korkuyu, acıyı… İşgal, sınır, mülkiyet, savaş, göç ne varsa, hepsi birer yaraya dönüşüyor bedeninde.

Susanna Pruna soruyor:
Kimseye ait olmayan toprak, elimizde kalan tek şey. Tanıyabiliyor muyuz onu?”

Bize ne kadar da yakın bir soru…

***

İkiye bölünmüş bir şehrin ortasında böyle başlıyor Bienal Lefkoşa. Bir ay boyunca, sanatın tanıklığına açılacak onlarca kapı var.
Hem de “merhamet” çağrısıyla…

Dünyadan ve ülkemizden onlarca sanatçı buluşuyor başşehirde.

“Merhamet” teması yerinde bir seçim… Çünkü hem yeryüzünde hem de yaşadığımız topraklarda eksikliğini en yoğun hissettiğimiz duygu.

Merhamet, yalnızca acıma duygusu değildir; bir başkasının varlığını tanıma, onun acısını hissedebilme iradesidir.

O iradeye ihtiyacımız var.

***

Bienal”, İtalyanca “iki yılda bir” anlamına geliyor.

Dünyanın her yerinde bienaller, kentlerin aynasıdır. Sanatın farklı disiplinlerini toplumla buluşturur, belleği tazeler, duyguyu kamusallaştırır.

Şimdi bizim de bir bienalimiz var.

Lefkoşa Türk Belediyesi, iki yıl önceki hazırlık projesinin ardından, bu yıl başlattığı bienalle önemli bir kültürel kapı aralıyor.

Kent sanatı soluyacak bir ay boyunca, insanlığı sorgulayacak, yaratıcı ve estetik üretimler uluslararası platformla buluşacak.

Bu büyük emeğe katkı koyan herkese, sanatın nefesini bu kente taşıyanlara teşekkür borçluyuz.

***

Bienal Lefkoşa, Kıbrıs adasının ikinci sanat bienali oldu…

İlki, 2018’de başlayan Larnaka Bienali.

Bir hafta sonra da “Larnaka Bienali 2025” açılacak, 43 farklı ülkenin bireysel sanatçıları ve gruplarından 117 sanat eseriyle…

Larnaka’nın programına baktım, yalnızca bir Kıbrıslı Türk sanatçı gördüm. Bienal Lefkoşa’da yine Kıbrıslı Rum sanatçı yok pek…

Sanatın dili evrensel ama bölünmenin gölgesi hâlâ uzun.

Umarım, her iki bienal, Kıbrıslı sanatçıları da daha fazla bir araya getiren birer köprü yaratır zamanla…

Lefkoşa belediyelerinin ortaklaşacağı bir organizasyon ise sanırım en güzel hayal…

***

Bu ada yıllardır bölünüyor…
Yalnızca coğrafya değil, hafıza da bölünüyor.
Kimi zaman sessizlik, kimi zaman korku, kimi zaman bencillikle… Kendi içinde bölünüyor defa defa.. Güç gösterileri, silahlanma yarışları, askeri yığınakları arasında gelecek ürkütücü görünüyor...

Yine de sanat hep bir yol buluyor kendine.

Birlikte üretmek, birlikte düşünmek, birlikte iyileşmek için bu yol çok önemli.