Meclis’te olmak, olmamak

Cenk Mutluyakalı

Meclis'te temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmak amaçlı tartışmaları izledikten sonra sanırım Halkın Partisi üyeleri de aldıkları karardan pişman olmuştur.
Kudret hoca dün "en etkin olabileceği" mecrada yoktu.
Siyasete çok daha az etki edebileceği "dışarıda" kalmayı seçti.
Demokratik mücadeleden kendisini de partisini de yoksun bıraktı.

Sokağı yöneten bir hareket değil, ne kendisi ne de Halkın Partisi!
Meclis’te tam bir “direniş” yaşandı dün…
Ne yaptı HP?
Meclis’in önüne mi yürüdü?
Yok!
Memleketin altını üstüne mi getirdi?
Yok!

Tufan Erhürman hem hukuk hem insan hakları dersi verdi, yine…
Halkın Partisi milletvekili Ayşegül Baybars'ın kürsüde yaptığı konuşma da önemliydi.

Üstelik de kitle iletişim araçları sayesinde binlerce insan Meclis’i izledi, konuştu, paylaştı.
Siyasi anlamından öteye demokratik mücadele adına bir “meydan”a dönüştü adeta Meclis!

***

Siyasi mücadeleyi sokakla birlikte MECLİS'te sürdürmenin önemini izledik dün...
Muhalefet orada olmasaydı eğer...
İlkel, baskıcı ve gerici yasa değişiklik önerilerine birkaç dakika içinde “ivedilik” alınacaktı.
Yüzlerce insan yasa tehdidiyle susturulacaktı ardından...
Susmayanlar ceza tehdidiyle yüzleşecekti.
Bu potansiyel tehlike halen var.
Uyumak yok, o nedenle…

***

“Başbakan” kürsüye çıktı, baskıcı yasalara karşı “yeniden gözden geçirelim” demek zorunda kaldı.
Bunu derken de ana muhalefete seslendi, "sizden de biri olsun" dedi.
Kendi partisinden avukat Oğuzhan Hasipoğlu'nu önerdi.
"Ayşegül hanım da yer alsın" dedi, HP'den...
Şimdi yeniden soruyorum, HP'nin iki vekili de dışarıda kalsaydı eğer daha mı yararlı olacaktı?
Halkın Partisi dört beş yıllık siyaset serüveninde hep telaşlı davrandı, “dolduruşa” geldik iyice düşünmeden, ölçmeden, hesaplamadan savruldu, sürüklendi…
Keşke öyle olmasaydı…


Koyun gibi!

MEMLEKET değil SÖMÜRGE istiyorlar.
Süslüyor, püslüyor, makyajlıyor ve ismine “ayrı devlet” diyorlar.
Kıbrıs yurdundan olabildiğince ayrı olacaksınız…
Ankara’ya olabildiğince tabi…
Bu!
Hem dünyadan hem insan haklarından uzaklaşacak, ilhak siyasetine olabildiğince yanaşacaksınız.
Etle tırnak, anayla yavru gibi söylemlerle hiçliğin üzerini örtmeye çalışıyorlar.

***

Düşünmeyecek, sorgulamayacak, eleştirmeyecek yalnızca ve yalnızca size söyleneni yapacaksınız.
Koyun gibi!
Demokratik, çağdaş ve evrensel değerlerden anlamıyorlar çünkü...
Öylesine yasalar gündeme getiriyorlar ki insanlık utancı...
Kendilerini kaybettiler…
Kıbrıslı Türkleri de “kaybetmek” istiyorlar, yeryüzünde…

***

Gözü dönmüş bir “Cumhurbaşkanı” ve “Hükümet” var.
Bir asır önce kral ya da kraliçeyi korumak için İngiliz sömürgesinin dayattığı yasakları şimdi yeniden gündeme taşıyorlar.
İngiliz Kralı’na eleştiri yasaklanmıştı İngiliz Sömürge Kanunu’nda, şimdiki kanunda bunu TC ya da KKTC “devlet başkanı” için talep ediyorlar.
O dönem kraliçeye hoşnutsuzluk suçtu, şimdi “padişah” için istiyorlar!


***

"Yabancı Devlet Başkanları" başlığı altında "KKTC Cumhurbaşkanı"na yönelik koruma arıyorlar.
Yabancı (!)
Ankara'da yazıldığı için herhalde tutturamıyorlar.

***

Demokrasi dışı yasaların görüşülmesi bir haftalığına ertelendi.
Yeniden yazılmasını istiyor hükümet!
Muhalefetin de katılımı ile bir “formül” arıyor aslında…
Geçmişte de “güncellenmişti” bu yasalar…
Yeniden güncellenebilir…
Çok daha demokrasi, özgürlükçü ve evrensel olması için direnmeliyiz birlikte…


Önce ‘yoksullara destek paketi’

Şimdi maaşlar için “Hayat Pahalılığı artışı” konuşuluyor.
Önce Maliye’nin bütçesinden “Yoksullara Destek Paketi” açıklanmalıdır.
Hayat pahalılığı elbette ödenmeli…
Ama önce “Destek Paketi…
Yoksullara, ekonomik olarak savunmasız kitlelere, güvencesiz dar gelirli ve asgari ücretle geçinenlere yönelik bir program mutlaka hayata geçirilmek zorundadır.

Yıllık geliri 80 bin TL’ye kadar olan kesimlere “elektrik desteği” verilmelidir örneğin…
Eğitimini tamamlamış işsiz gençlere en azından altı aylığına maaş…
(Kıbrıs’ın güneyinde dar gelirli ve yardıma muhtaç ailelerin 18 yaş altındaki her bir çocuğu için bir defalığına 150 Euro katkı yapılacak.)

Bütçe planlanmalı mutlaka!
O disiplin şart…
Bütçedeki “personel gideri”, “altyapı”, “teşvik” oranları belirlenmeli ve bu plan içerisine “Destek Paketi” de dahil edilmeli mutlaka…
Bu oranların dışına çıkılmadan hareket edilmelidir ardından!

Maliye’nin gelirleri arttıkça, adil bir paylaşımla tüm kesimler payına düşeni almalıdır.
Ekonomi kayıt altına girse, bu destek çok kolay yaratılabilir.
Ek Mesai” düzeni yerine “vardiya”ya geçilse örneğin…
Onca gereksiz imtiyaz kaldırılsa…
Vergiler toplansa gerçekten…
“Nereden buldun” dense, kaynağı görünmez onca servetin sahibine…