Maraş’la başlamamalı…

Ünal Fındık


Bugün saat 10’da liderler resmen görüşmeleri başlatıyor. Bu kez iş ciddi. Bu kez kısa sürede sonuca gidilebilir. Ama başlangıç çok önemlidir. Rum müzakereci geçtiğimiz gün “Güven Yaratırıcı Önlemlerle başlayacağız” dedi.

Bunun gerçek olmamasını dilerim. Elbette GYÖ’ler Kıbrıs sorununun çözümü yönünde önemlidir. Bu anlamda paralel görüşmeler teknik heyetler düzeyinde yapılabilir. Bu yararlı da olur. Ama kapsamlı çözümün yerine geçecek GYÖ görüşmelerinin zaman kaybı olacağını düşünüyorum.

Bu konu gerçekten çok önemlidir. Geçmişte de denendi. Kapıların açık olmadığı yıllarda elbette çok daha önemliydi. Ama 2003’ten bu yana kapılar açıktır. Daha fazla kapı da açılabilir. Öncelik Aplıç kapısı olmak üzere, Derinya kapısı da açılabilir. Teknik heyetler bu konudaki çalışmaları yapabilir. Ama bu konu müzakerelerin ana konusu olamaz.

İkincisi ve daha önemlisi Maraş konusudur. Rum tarafı görüşmelere önceliği Maraş’ın iadesine verirse bu müzakerelerden kısa zamanda sonuç çıkacak diye bir umut taşıyamayız.

Umarım bu ve benzeri teknik konular, teknik komitelerde görüşülür. Böylece kapsamlı müzakerelerin önüne geçmez. Aksi durumda liderler teknik detaylarda boğulacağından çözüm gecikecek, giderek çözümsüzlük daha da kalıcılaşacaktır.

Önceki gün Anastasiadis Rum siyasi liderlere Pazartesi akşamki yemekte konuşulan konularla ilgili bilgi verdi. Görüşmelere başlamadan önce Rum parti liderlerinin değerlendirmesini aldı. Bu arada Akıncı’nın seçim sürecinde söylediği “Maraş’ın iadesine karşılık Ercan havaalanının açılması” talebinin masaya gelmediğini, Akıncı’nın bu konuyu gündeme getirmediğini söyledi.

Rum gazeteler Anastasiadis bilgilendirme toplantısında “Maraş’la ilgili önerisinin işgal bölgelerine doğrudan uçuşları da kapsadığını söyleyen Mustafa Akıncı böyle bir konuyu gündeme getirmedi” dediğini yazdı.
Bu konunun gündeme gelmemiş olması görüşmelerin seyri açısından önemlidir. Anladığım kadarıyla her iki lider de temkinli bir başlangıç yapmak istiyorlar. Tartışmalı konuları, ya da karşı taraftan anında reddedilecek önerileri masaya getirmemeye özen gösteriyorlar.

Sanırım Rum tarafı da bu bağlamda Maraş konusunu öne çıkarma niyetinde değil.

Bu yaklaşım doğru ve yerinde bir yaklaşımdır. Sanırım iki lider de omuzlarındaki yükün farkındadır. Akıncı’nın görüşmeci görevine bu konuda yeterince deneyimli ve birikimli Özdil Nami’yi ataması bunun en açık kanıtıdır.
Özdil Nami’nin de Dışişleri Bakanlığı’nı bırakması ve 14 Haziran sonrası muhtemel Başbakanlık görevini şimdiden “görüşme süreci daha önemlidir, ciddi gelişmeler olabilir ve bu süreci doğru okuyarak,  doğru yönetmek çok daha önemlidir” diyerek kabul etmemesi ayrıca takdir edilecek bir davranıştır diye düşünüyorum.

Rum basınından sızan bilgilere göre Pazartesi akşamki yemekten sonra Anastasiadis “Akıncı ile ilk temasından hayli cesaretlendi”. 

İşte duymak istediğimiz kelime.
Cesaret.
Geçen hafta da yazdım. Cesaret olmadan hiçbir sorun çözülemez.
“Barış yapmak cesur liderlerin işidir”.
Bu nedenle liderlerin birbirlerinden cesaretlenmesi yanında, cesur davranması da önemlidir.
Rum tarafından sevindirici haber bilgilendirme toplantısından sonra iki büyük partinin, Akel ve Disi’nin Anastasiadis’e destek verdiğidir. Bu çerçevede küçük partilerin çekince belirtmeleri çok da dikkate alınacak bir olumsuzluk değil.
Anastasiadis kendisini “Hayır Cephesi” nden kurtardığı oranda ve iki büyük partinin desteğini sağladığı oranda hem kendi cesareti artacak, hem Rum halkının cesareti artacak, hem de Kıbrıslı Türklerin cesareti artacaktır.
Çözüm ve arkasından da barış bunun üzerinde şekillenecektir.