Maraş’ın açılması

Tayfun Çağra


Cumhurbaşkanı adayları Mustafa Akıncı ve Kudret Özersay kapalı Maraş konusunda açıklama yaptılar. Akıncı, Maraş’ın Birleşmiş Milletler gözetiminde açılmasını isterken, Özersay Kıbrıs Türk Yönetimi kontrolünde açılmasının doğru olacağını düşünüyor. Kudret Özersay, “Rum tarafı ile bir şeyi müzakere edip sonuç alamıyorsak Kıbrıs Rum yönetimini aradan çıkarıp, Kıbrıs Rum toplumuna hitap eden bir açılım yapabilirsek bundan Kıbrıs Türk halkının da ciddi bir kazanımı olabilir” şeklinde görüş bildiriyor.

Kapalı Maraş’ın açılması konusu Mehmet Ali Talat döneminde ‘kapsamlı çözümün parçası’ olarak ele alınıyordu. Maraş’ın açılmasının çözümü zorlaştıracağı veya ‘gereksiz’ hale getireceği tehlikesi vurgulanıyordu. Derviş Eroğlu bildiğiniz gibi herhangi bir konuda görüş bile vermiyor veya veremiyor.

Akıncı’nın yaklaşımı yani Birleşmiş Milletler kontrolünde açılması düşüncesi daha mantıklı ve siyasi açıdan daha doğru görünse de ‘çözümün gereksizliğini’ besleyeceği düşüncesi bende de var. Özersay’ın yaklaşımının, yani Kıbrıs Türk Yönetimi kontrolünde açılmasının çözüme nasıl hizmet edeceği ise anlaşılmazdır, hatta tehlikelidir, çözümü baltalayıcıdır. Görüşmelerde Kıbrıs Rum Yönetiminin de görmezden gelinmesi nasıl bir düşünceye hizmet eder, onu da anlamak zor. Görüşmeler kiminle yapılacak, Rum halkından bir komite mi oluşturacak Kudret Özersay, o komiteye uluslararası alanda resmiyet mi kazandıracak, anlaşmayı (eğer yapılacaksa) kiminle imzalayacak, onu pek anlamadım.

Özersay’ın bu düşünceleri basına belki yanlış yansıtılmıştır diye düşündüm ama Maraş konusunu yakından takip eden dostlara sorduğumda Özersay’ın Cumhurbaşkanlığı’na aday olduğu dönemde yine böyle bir açıklama yaptığını hatırlattılar. Görüşmeci iken bu doğrultuda bir açıklaması olmayan Özersay’ın ikinci kez yaptığı bu açıklamadan bir beklentisi mutlaka vardır diye düşünüyorum!  

--------------------------------------


Gönyeli Belediyesi’nin müdahalesi

Gönyeli Belediyesi’nin Türkiye’den gelecek su için boruları döşeyen şirketlerin dere içine kurmaya çalıştıkları beton yapıyı mühürlemesi gazete başlıklarına farklı yansıdı.

Kimi gazeteler bu müdahaleyi olumlu anlamda, yasa dışılığa müdahale anlamında verirken (ki bu mühürlemeyi hem yasa dışılığa izin vermemek hem de çevreye duyarlılık anlamında olumlu buluyorum) kimi gazeteler de Belediye’nin projeyi engelleme anlamına gelecek şekilde vermeyi tercih ettiler.

Gönyeli Belediyesi’nin haklı müdahalesine bazı yayın organları neden olumsuz yaklaştılar bilemiyorum. Düşüncemden farklı bir yaklaşım oldu diye de öyle yaklaşanları eleştirecek değilim ancak Belediye’nin yasa dışılık kriterinin yanında bir de dere yataklarına müdahale var ki bu daha önemli…

Söz konusu müdahalenin yapıldığı yerin hemen yakınında sürekli sel baskınları oldu. Dere yataklarına müdahale edildiği, içine bentler, binalar yapıldığı için gidecek yer bulamayan yağmur sularının Lefkoşa’da meydana getirdiği selleri defalarca gördük, yaşadık.

Şimdi bile bile, göz göre göre böyle bir müdahaleye daha izin vermek akla ve mantığa sığmaz. Gönyeli Belediyesi doğru olanı yaptı ve izin vermedi. İşi yapan şirketin bir elemanının da Belediye çalışanlarına “senin devletin beni durduramaz” şeklindeki hitabının not edilmesi ve bu yaklaşıma karşı da önlem alınması gerekiyor.