MAHKEME-HAPİSANE-TIMARHANE

Sami Özuslu

Sadece geçen yıl Barış Ruh ve Sinir Hasnatesi’ne 18 binden fazla insanımız başvurmuş.

Bunun adı ‘toplum olarak deiliriyoruz’ değil de nedir?

Her psikiyatrik, psikolojik destek gören ‘deli’ değil elbette… Sadece teşbih bu…

Ama rakamlar korkunç.

Rakamlar ürkütücü…

Barış Hastanesi’ne giden 18 bin kişiden 6 bini çocuk yaştaymış.

Hastaneye en fazla alkol ve uyuşturucu mağdurları başvuruyormuş.

Bunlar resmi bilgi ve rakamlar.

***

Başka rakamlar ve bilgiler de var, toplumun ‘röntgenini’ çekmek için…

Mesela cezaevi…

Kapasitesi çoktan dolmuş. Mahkum ve tutukluların ‘insanca’ kalabilecekleri bir mekan olmaktan çoktan çıkmış. Cezaevi yönetimi ne yapacağını bilemiyor. Ranzaların boyutunu küçülterek daha fazla insanı tıkıştırmaya çalışıyorlar.

Mahkum ve tutuklu sayısındaki artışın önlenemez yükselişinin de tetiklemesiyle Minareliköy’e yeni hapishane yapılacak.

Ne güzel!

Hollanda ‘mahkum olmadığı için’ hapishaneleri kapatmış.

Biz yenilerini inşa edelim.

Mahkeme istatistikleri, polisin arşivine giren olayların sayısı da ‘röntgen’ için önemli…

Her türlü suçta kelimenin tam anlamıyla ‘patlama’ var.

Bu küçük toplumda neredeyse herkes ‘mahkeme-hapishane-tımarhane’ üçgenine mahkum edildi.

Polis, savcılık, mahkemeler her gün yeni onlarcası işlenen suçların hangi birine bakacağını şaşırdı.

Ne güzel bir ‘eser’, değil mi?

***

Belki birkaç yüz defa yazdım ama tekrar etmekte fayda var.

Eğer bu çarpık, anlamsız, amaçsız ekonomik modeli uygulamaya devam ederse hükümetlerimiz, geriye kalanlarımız da bu ‘üçgen’in bir kenarına ilişecek.

Mahkemelik olacağız…

Hapse gireceğiz…

Ya da Barış Sinir ve Ruh’ta tedavi alacağız.

‘Ekonomik ilişkiler toplumun altyapısını oluşturuyor’ bilimsel gerçeğini göz ardı ederek ve öğretilmiş çaresizliğe boyun eğerek toplumu bu karanlık tünelden çıkarmak için alternatifler gündeme gelmezse eğer, felakete doğru koşar adım gideceğiz.

Ezberler bozulmazsa, dayatmalara direnilmezse, ‘başka türlüsü mümkün’ sloganı unutulursa, üzgünüm ama son çıkana ışıkları kapatmak kalacak.

Tabii hala ‘ev’de biri kaldıysa!..