Yunanistan’da faşist Altın Şafak’ın bir üyesinin öldürdüğü antifaşist sanatçı Pavlos Fissa’nın annesi Magda Fissa, Yunanistan’da faşizme direnişin sembolü oldu. Magda Fissa, AKEL’in daveti üzerine Kıbrıs’a gelerek çeşitli antifaşist etkinliklere katılıyor… AKEL Türkçe’nin haberinde şöyle deniliyor:
“Yunanistan’daki Neonazi suç örgütü Altın Şafak’ın bir üyesinin antifaşist sanatçı Pavlos Fissa’nın öldürmesini, bu örgütün faaliyetlerini ve yargılanmasını konu alan "18/9" tiyatro eseri faşizme karşı halkların zaferinin 80. yıldönümüne atfen Lefkoşa, Larnaka ve Limasol’da sahneleniyor. Tiyatro eserinin AKEL tarafından düzenlenen gösterilerine davet edilerek Kıbrıs'a gelen Fissa'nın anne ve babası Baf’ın Holetria köyüne giderek Papalazaros kardeşlerin anıtını ziyaret ettiler. EOKA B tarafından öldürülen Kiryakos Papalazaros ile Türkiye’nin istilası sırasında öldürülen Sotiris Papalazaros'un anısına dikilen demokrasi ve özgürlük kahramanları anıta çelenk koydular.”
POGO’DAN ETKİNLİK…
Kıbrıslırum kadın örgütü POGO’nun Larnaka örgütü de, Pavlos Fissa’nın annesi Magda Fissa’yı Larnaka’da konuk etti… Larnaka’da “Kıbrıs’ın Annesi” adlı anıta POGO Larnaka örgütü üyeleri ve POGO lideri Skevi Kukuma’yla birlikte bir ziyarette bulunan Magda Fissa, Kıbrıslırum ilerici kadınların kendisine verdiği kadınları sembolize eden armağanı da kabul etti… POGO, Magda Fissa’yı “Altın Şafak’ın faşistlerine karşı durarak Yunanistan’ın tüm anfi faşistleriyle sesini birleştirdiği” için onu sembolik olarak bir armağanla onore ettiklerini belirtti. POGO Larnaka örgütü tarafından yapılan açıklamada, “Hem Magda Fissa’ya, hem de tüm dünyada insanlığın ürettiği en korkunç şey olan faşizme karşı mücadele eden tüm antifaşistlere sonsuz saygı duyuyoruz” denildi.
ALTIN ŞAFAK, BU CİNAYET SONUCU MAHKUM EDİLMİŞTİ…
Faşist, neonazi suç örgütü Altın Şafak, Pavlos Fissa’yı öldürmesi ardından, Yunanistan’da görülen mahkemeler sonucunda “suç örgütü” olarak ilan edilmiş ve daha sonra da kapatılarak lideri de hapse gönderilmişti...
2020 yılında Altın Şafak’ı “suç örgütü” olarak ilan eden Yunanistan mahkemesinden çıkan karar ardından, AKEL tarafından yapılan açıklamada şöyle denilmişti:
“Hrisi Avgi (Altın Şafak) örgütünün ve yöneticilerinin suç örgütü olarak mahkûm edildiği günün sadece Yunanistan’da değil, tüm dünyada demokrasi ve adalet için tarihi bir gün olduğuna işaret eden AKEL Basın Sözcüsü Stefanos Stefanu Nazizmin ve nazilerin yerinin parlamento değil, cezaevi olduğunu belirtti.
Mahkemenin Altın Şafak örgütünü mahkûm eden kararının aynı zamanda öldürülen Pavlos Fissas’ın ailesi ve bu örgütün timlerinin faşist saldırılarının hedefi olan herkes için merhem olduğunu dile getiren Stefanu, gerek tarihi sürecin, gerekse Altın Şafak örgütünün yaptıklarının, faşizmin önce yabancılara, komünistlere, işçi hareketine saldırdığını ve -er ya da geç- her demokratik sesi hedef aldığını açıkça gösterdiğinin altını çizdi.
Stefanu, aynı zamanda hiç utanmadan Atina Cuntası’nın bayrağını dalgalandıran Altın Şafak örgütünü mahkûm eden kararın, Yunanistan’ın yakın tarihinde faşizmin binlerce kurbanı ve aşırı sağcı faşist güçlerin Kıbrıs’ı da kana bulayan faaliyetleri ve ihaneti açısından da kısmi olsa da adaletin tecellisi olduğunu ifade etti.
Temsilciler Meclisi’nin 2017 Kasımında aldığı kararda aşırı sağın yükselişiyle ilgili olarak, yetkilileri Yunanistan’daki Altın Şafak davasının gidişatını izlemeye ve bu örgütün Kıbrıs’ta da suç işleyip işlemediğini tespiti için gerekenleri yapmaya çağırdığını hatırlatan Stefanos Stefanu AKEL’in hükümetten ve yetkili makamlardan, Meclis’in ilgili kararında belirtildiği temelde harekete geçmelerini beklediğini söyledi.
“Altın Şafak’ın mahkûm edilmesi soykırımlar, krematoryumlar, toplama kampları ve cuntalar doğuran faşizm canavarını dünyanın hiçbir halkının bir daha yaşamaması için verilen mücadelede bir son değil, bir dönüm noktasıdır. Ne kadar oy alırsa alsın, faşizm “demokrasi içerisinde başka bir görüş” değildir. Bu sistemin yarattığı ve ardında insanlık tarihinin en karanlık anlarını bırakan en çürük şeydir” diye konuşan Stefanu faşistlerin sadece faaliyetlerinin ve örgütlenmelerinin değil; ırkçı, yabancı düşmanı insanlık dışı ideolojilerinin de suç olduğunun altını çizerek “Faşizm suçtur” dedi.”
FAŞİZME KARŞI DİRENİŞİN SİMGESİ…
O günlerde Gazete DUVAR’da yayımlanan yazısında Nikolaos Stelya, “Magda Fissas: Yunanistan’da faşizme direnişin simgesi” başlığı altında şöyle yazmıştı:
“… “Başardın. Oğlum. Pavlo.” Altın Şafak’ın 2013'teki saldırısı sonucu hayatını kaybeden Yunanistanlı sanatçı Pavlos Fissas’ın annesinin dün Atina’da, faşist-neo-Nazi örgütün yargılandığı davanın sonucunun açıklanmasından sonra haykırdığı bu sözcükler büyük yankı buldu. Yedi yıl boyu Yunanistan adalet sisteminde büyük mücadele veren Magda Fissas, gerek komşu ülkede, gerekse de dünyada faşizmle mücadelenin bir simgesine dönüşmüş durumda.
Magda, oğlunun 2013 sonbaharında Altın Şafak üyesi bir katilin bıçaklı saldırısıyla öldürülmesi sonrası ilkin evine kapanmış ve dış dünyayla bağlantısını kesmişti... Oğlunun cinayet dosyasının açılması ve Altın Şafak’ın yargılandığı davanın başlamasıyla beraber ön plana çıktı ve Yunanistan kamuoyunda, faşizme karşı farkındalık yaratmak amacıyla sesini yükseltti.
Magda yedi yıl boyunca yerel ve yabancı basına demeçler verdi; biricik oğlunun davasını yakından takip etti. ‘Kâbus’ olarak nitelediği bu dönemde Yunanistan ve dünya halklarındab modern faşizm ve neo-Nazi tehlikesine karşı seslerini yükseltmelerini talep etti.
'OĞLUM BİR DAHA BENİMLE KONUŞAMAYACAK'
“Oğlumu en son [cinayetin işlendiği gün, 18 Eylül 2013] akşamüstü saat 5.30’da gördüm. Selamlaştık. Kız arkadaşı ve bir dostu ile beraber maç izleyecekleri bir yer aramaya gideceklerini söyledi. Genellikle futbol müsabakalarını babası ile izlerdi. Ancak o gün maçı babası ve diğer arkadaşları ile izlememeyi tercih etti. Arkadaşlarının farklı bir planı vardı. Sabah birlikte kahve içmeyi kararlaştırdık. Ve sonrasında birbirimizden ayrıldık. Oğlum bir daha benimle konuşamayacaktı”.
Rap sanatçısı Pavlos Fissas’ın annesi Magda için hayat yedi yıl önce bir eylül günü tamamıyla değişti. Altın Şafak’ın ekonomik kriz ortamından istifade edip Yunanistan parlamentosuna girdiği sol kesimlerin yanı sıra mülteci ve göçmenlere saldırdığı bir ortamda Fissas, Pire yakınlarında faşist bir grubun saldırısına uğrayacak ve sonrasında Altın Şafak üyesi bir katilin bıçak darbeleri sonucunda hayatını kaybedecekti. Yunanistan polisi (Ellas) saldırı boyunca ‘seyirci’ pozisyonunda kalacak, Pavlos’un yaralarına geç müdahale eden tıbbi ekip ise genç sanatçının hayata tutunmasına yardımcı olamayacaktı.
ÇİFTÇİ BİR AİLENİN KIZI
18 Eylül 2013 tarihinde kendisini bir kâbusun içerisinde bulan Magda cinayet gününü takip eden ilk dönemde iç dünyasına kapanacak ve oğlunun yasını tutacaktı. Oğlunun sesini bir daha duyamamanın acısı ile mücadele edecekti...
Magda 1960 yılında Etoloakaranania’da çiftçi bir ailenin yedinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesinin kökenleri, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı bağımsızlık mücadelesi veren Yunanistan devriminin öncülerinden Yorgos Karaiskaki’ye uzanıyor. Magda’nın doğup büyüdüğü dönem Yunanistan açısından monarşi ve cunta süreçlerinden demokrasiye geçişin sancılarının yaşandığı bir sürece tekabül etmekteydi...
Magda şimdi, oğlunu kurban verdiği faşizme karşı mücadelede en ön saflarda yer alıyor. Ülkede merkez ve muhafazakâr kanadın Altın Şafak ve aşırı milliyetçi unsurlarla dirsek temasına girdiği bir esnada, yükselen faşizme karşı sesini yükselten Magda, Pavlos’un öldürülmesi sonrası ve Altın Şafak’ın yargılandığı dava süreci boyunca verdiği mülakatlar ve yaptığı açıklamalarla faşizm tehlikesine dikkat çekti.
MAHKEME SALONUNUN DIŞINDA 'PAVLOS' DİYE HAYKIRDI
Yunanistan yargısı, 7 Eylül 2020'de (dün) Altın Şafak’ı suç örgütü ilan etti ve böylece Pavlos’un katilleriyle beraber cinayetin azmettiricileri de hüküm giydi. Magda, kararın açıklandığı esnada kendisini mahkeme salonunun dışarısına ataarak Pavlos’un ismini haykırdı.
Magda, dünkü karara rağmen modern Yunanistan’da faşizm tehlikesinin son bulmadığını düşünüyor. Ona göre faşizmle mücadelede daha yapılacak çok şey var.
Dünkü mahkeme kararından kısa süre önce Magda’nın Yunanistan medyasına verdiği bir demeç ise yasına ışık tutar mahiyette: “Pavlos ile her şeyi konuşurduk. Ancak aramızdan ayrılmadan evvel, son bir kez onu ne çok sevdiğimi kendisine söylemeyi isterdim. Zamanı geri döndürebilsem ve bir şansım olsa, oğlumun önüne geçmek ve o bıçak darbelerini onun yerine ben almak isterdim”.
Ortada Magda Fissa, POGO Kadın Hareketi lideri Skevi Kukuma ile (sağda)...
Magda Fissa, Kıbrıs'ta annelere adanmış anıtın önünde saygılarını sunarken...
(GAZETE DUVAR – Nikolaos Stelya – 8.10.2020)
*** KAZILARDA SON DURUM… KAZILARDA SON DURUM…
Kayıplar Komitesi’nden Gönyeli’de yeni kazılar…
Kayıplar Komitesi’nin Gönyeli’de yeni bir kazı başlattığı öğrenildi. Kayıplar Komitesi gerek 1963-64, gerekse 1974’te “kayıp” edilen Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın gömü yerlerini adamızın her iki tarafında da aramakta olduğu kazıları sürdürürken, Gönyeli’de yeni bir kazıya başlandığı belirtildi.
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatör Yardımcısı Arkeolog Çınar Karal’dan aldığımız bilgilere göre Kayıplar Komitesi halen Akçiçek’te (Siskilip), Akdeniz’de (Ayirini), Zümrütköy’de (Gadagopya), Dizdarköy’de (Perahoryo Nissu) ve Kıbrıs’ın kuzeyinde iki askeri bölgede (Karava ve Lefkoşa) kazılarını sürdürüyor… Gönyeli’de yeni başlanan kazı da bu kazılara eklendi… Akdeniz köyünde ise iki ayrı kazı devam ediyor…
KAZILARDA SON DURUM…
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatör Yardımcısı Arkeolog Çınar Karal’dan aldığımız bilgilere göre kazılarda son durum şöyle:
*** Akçiçek/Siskilip/Sisklipos: 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un yamaçlık bir alanda gömülü olduğu bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları halen devam etmektedir.
*** Akdeniz/Ayirini/Agia Eirini: 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum’un Akdeniz Köyü’nün güneyindeki ormanlık alan içerisinde gömülmüş olabileceği bilgisi üzerine ocak ayında başlatılıp, şubat ayında sonlanan kazı çalışmaları, Araştırma departmanı tarafından toplanan yeni bilgiler ışığında tekrardan değerlendirilip, ilk kazılan ve sonlanan alanın batı ve doğusuna doğru verilen genişletme limitleri doğrultusunda kazı çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir.
*** Akdeniz/Ayirini/Agia Eirini: 1963-64 kaybı bir grup Kıbrıslıtürk’ün Akdeniz köyünde kumluk bir araziye gömülmüş olabileceği yönündeki bilgi üzerine başlatılan kazı çalışmaları halen sürmektedir. Kazı öncesinde alanda GPR ve ERT gibi jeofizik yöntemleri uygulanmış, elde edilen veriler doğrultusunda anomali tespit edilen bölgeler öncelikli olarak kazılmış; ardından geri kalan alanlarda çalışmalara tüm hızıyla devam edilmektedir.
*** Gönyeli/Kioneli: 1974 yılından kayıp bir Kıbrıslırum’un belirlenen alanda gömülü olabileceği bilgisi üzerine kazı çalışmaları başlatılmıştır.
*** Alsancak/Karava (Askeri Bölge): 1974 yılından kayıp bir grup Kıbrıslırum’un kazı noktası belirlenen alanda olabileceği bilgisi üzerine kazı başlatılmış ve kazı çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir.
*** Lefkoşa/Lefkosia (Askeri Bölge): 1974 yılından kayıp bir Kıbrıslırum’un araştırma ekibinin topladığı bilgiler ışığında, kazı noktası belirlenen bölge ve alan içerisinde gömülü olabileceği düşüncesiyle kazı başlatılmış ve kazı çalışmaları sistematik bir şekilde devam etmektedir.
*** Zümrütköy/Katakopia: 1974 yılından kayıp iki Kıbrıslırum’un köy içerisinde, araştırma ekibinin topladığı bilgiler ışığında kazısı belirlenen alanda evlerin olduğu ve bu evlerin olduğu alandaki bahçe içerisinde gömülü olabileceği bilgisi üzerine, geçmiş yıllara ait harita ve fotoğraflar incelendi, evlerin olduğu bu alanlar tespit edilip günümüz teknolojisinde kullanılan GNSS ölçüm aleti ile tüm evlerin sınırları ve bahçeleri belirlenip, kazı çalışmaları sistematik bir şekilde devam etmektedir.
*** Dizdarköy/Perahoryo Nissu: 1963 yılından kayıp iki Kıbrıslıtürk’ün kuyu içerisine atılmış olabileceği bilgisi üzerine kazı çalışmaları başlatılmıştır. Günümüzde tarım faaliyetleri için kullanılan tarla içerisindeki kuyular görünür değildir. Hem eski hem de güncel haritalar incelenip, kuyuların yereleri tespit edilmiş ve kuyu arama çalışmaları başlatılmıştır. İlk kuyunun yeri tespit edildi, sistematik bir şekilde kazı çalışması gerçekleşti ve sona erdi. Akbinde bölgedeki diğer kuyunun yeri tespit çalışmaları başladı ve kazı devam etmektedir.
Biz de kazı ekiplerindeki tüm arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz.
Kayıplar Komitesi, Gönyeli'de yeni bir kazı başlattı...