Maaşlar ödendi

Cenk Mutluyakalı

 

Hükümetlerden sonra ‘yerel yönetimler’e bulaştı hastalık.
Farklısı da beklenmezdi.
“Maaş ödemek” en önemli “işlev”e dönüştü.
Temel bir hak, rutin bir süreç olmaktan çıktı, “marifet” halini aldı adeta…

***

İşte hizmetin, üretimin, kalitenin ve en önemlisi de “insan hayatına dokunan iyileştirme”nin defteri böyle dürüldü.
‘Ekmeğin aslanın midesinde’ olduğu hallerimizde, ‘partizanlık’ kurumsallaştı.
İki yanlıştan ısrarla bir doğru yaratma güdüsü ile bütçesini aşan sorumsuz yönetimlerin ‘yanlışları’ içselleştirildi.
Elbette söz konusu bir ‘insan’ın geleceği olunca, çok da kolay değil karar vermek, anlıyorum!
Ama ‘bin’ insanın alamadığı hizmet pek de gözetilmedi nedense…

***

‘Misal’ diyelim ve anlatalım...
Bir ‘restoran’a gittiniz!..
Ne beklersiniz?
Güler yüz, temiz bir ortam, iyi bir servis, lezzetli bir menü, değil mi?
Tüm bunlar olmasa…
Sizi ‘kovarcasına’ bir davranış sergilense, ‘pis’ bir tabak gelse önünüze, kokmuş bir et servis edilse…
Daha sonra restoran müdürü yanınıza yaklaşsa ve dese ki, “Bu ay personelimizin maaşlarını ödedik, tamamdır…”
Ne yaparsınız?!
Bir daha gider misiniz o mekana…
Uğrar mısınız?

***

Evet, çalışanın emeğinin karşılığını alması çok önemlidir.
Ama ‘mucize’ değildir bu, en temel haktır.
Ve yönetimlerin görevi, ister yerel olsun ister merkezi, yurttaşa hizmet vermektir.
“Her kuruş vergi”nin karşılığı “maaş”a dönüşüyorsa sadece…
Ve “hizmet kalitesi” yoksa ortada…
Sokağa ‘mutsuzluk’ egemen olur.
Pespayelik alır başını gider...

***

- Maaşları ödedik!..
Ne güzel….
Birisi çöpleri toplasa, bir başkası yollardaki çukurlara kapatsa, öteki ‘güler yüzle’ karşılasa yurttaşı, beriki ‘hizmet’ sunsa vatandaşa…
İşte o zaman tamam olacak.