Maaş, vergi, yoksulluk

Cenk Mutluyakalı

Balı tutan parmağını daha iyi yalayabilsin diye daha çok vergi toplanmasını isteyenler var.
Daha çok maaş artışı alabilsinler diye…

Kasa dolsa, taşsa, yoksul yine uzaktan bakacak, bunu görmeden…

***

Çünkü hep öyle oldu.
Çok daha fazla vergi toplandıkça, çok kazanan daha çok kazandı…
Az kazanan daha da dibi gördü…

Vergi toplandıkça altyapı gelişmedi...
Ne yol, ne tesis, ne yoksula destek…
Maaş, terfi, müdür, müşavir sadece…
Birkaç ayrıcalıklıya kredi, teşvik imtiyaz…

***

Vergi vermesinler” mi diyorum?
Anlamayanlara anlatayım bir daha…

Diyorum ki önce toplanacak vergilerin adil paylaşımını garantiye alalım.
O vergilerin hayata dönüşünü planlayalım.
Sonra vergi toplarız…
Hem de delice toplarız…


O zaman belki “e-fatura”yı da alırız gündeme, kayıt dışılığı nasıl sıfırlayacağımızı konuşuruz.
Emlak vergisini de varlık vergisini de…
Kamusal görevde çoğalan yasak, kaçak, haksız ikinci işi de… Vergi kaçırdıkça semiren büyük sermaye sahiplerini listeleriz yeniden…

***

Her kuruş verginin maaşa dönüşmesi üst orta sınıfın konforunu koruyabilir ama özel sektör emekçisi ve güvencesiz asgari ücretli için bir anlam ifade etmiyor.
Göç eden gençlerin karnını doyurmuyor bu haliyle vergi… İşsize umut olmuyor…

Örneğin, seyrüsefer harcı hiç alınmasın istiyorum, bu harçların karayollarına yatırım için kullanılacağı kayıt alına alınana dek!

Bu ülkenin en yoksulu dişinden tırnağından artıracak ve ruhsat parası ödeyecek, sonra karanlıkta araç sürecek, çukurlarda ölecek, otobüs devrilecek yolda, evladını yitirecek.
Bu mu?

***

Önce dağılımını konuşalım verginin… Yüzdeliğini belirleyelim, toplanan paranın yüzde kaçı maaş olacak? Ne olacak vergilerin altyapıya dönüşme oranı? Personel gideri ile hizmet ve yatırım payını belirleyelim, önce…

Yüzde kaçı yoksul, güvencesiz ve ihtiyaçlılar için kullanılacak toplanan vergilerin, bunu açık seçik ortaya koyalım. Bilelim ne kadarı okullara teknoloji olacak, ne kadarı hastanelere cihaz?
Evet, bunlarda uzlaşana dek vergi toplamayalım hatta ödemesin kimse!

Tomografi alınmayacaksa hastaneye… Sınıflar yenilenmeyecek, paslı çeşmeler değişmeyecekse… Artırma sistemi yok diye denize akacaksa lağım… Vergiler bunların hiçbirine dönüşmeyecekse eğer…. Bürokratik oligarşi için mi kaynak büyüteceğiz?

“Özel İletişim Vergisi” niçin, internet teknolojisi hiç yenilenmiyorsa eğer…
İlaç bulamıyorsak sağlık sigortası niye kesiliyor maaşlarımızdan?

O nedenle demiştim ya…
Balı tutan parmağını yalıyor ve o parmağı yalarken isyan ediyor güya… Yıkacağı düzenden maaşlı devrimcilerin coğrafyası burası…”

Kimi demokrasi yoksunu samimiyetsizler hakikatle yüzleşmenin sersemliğinde hedef gösteriyorlar böyle diyorum diye… Partici bağnazlığın yumuşak karnını yumruklayarak, ağzıma kırmızı biber istiyorlar!

***

Yine soruyorum: Maaşa dönüşsün diye mi vergi istiyorsunuz?
Şimdiki oyun şu: Önce hali vakti yerindelerin maaşı artsın, yoksullar için sonra bakarız.

8 bin lira maaşla nasıl yaşarım ben” diye soruyorsanız, bir çalışan olarak… Ya da bir esnaf olarak “8 bin lira maaşı nereden bulur da öderim” diyorsanız. Diyorlar ki, 10 milyondan fazla serveti olanların peşine düşeceksiniz! Siz koştururken 15 bin kazananın 24 bin olacak maaşı, 24 kazananın 40! Elbette asgari ücretliyi unutmayacaklar, fazlaca rahat zamanlarında yoksulluğa karşı slogan atacaklar (!)

***

Öyle değilse eğer…
İroni yapmıyorsanız hani…

Önce toplanan vergilerin ne işe yarayacağında uzlaşalım… Öyle lafla değil, somut… Adını koyalım… Verginin hayatlarımıza geri dönüşünü yazalım satır satır… Toplumsallaşsın önce bu gelir… Eşitsizliğe karşı bir formül yazalım… Tek tek üstüne gidelim sonra kaçakçının, arsızın, yalancının, hilebazın…