“Leymosun’da bir nörsün evlatlık aldığı üvey kızkardeşimi arıyorum…”

Sevgül Uludağ

Bir Kıbrıslırum okurumuz, geçtiğimiz günlerde bizi arayarak 1940’lı yıllarda Leymosun’da bir Kıbrıslıtürk nörsün evlatlık olarak aldığı üvey kızkardeşini aramakta olduğunu anlattı.

Kıbrıslırum okurumuz, kızkardeşini hayattaysa veya onun çocukları varsa onları bulmak istediğini aktardı.

Kıbrıslırum okurumuz şunları söyledi:

***  Çok düşündüm ve ancak sizin bana yardım edebileceğinize karar verdiğim için sizi aradım…

***  Annemle babam evlenmeden önce, babamın Baf’ta başka bir Kıbrıslırum kızla ilişkisi olmuştu, birbirlerini sevmişlerdi, bu kız hamile de kalmıştı fakat kızın ailesi, babamla evlenmesine onay vermemişti.

***  Babam Yeroşibu’dan Leymosun’a giderek burada kendisine ve kız arkadaşına yardımcı olacak bir Kıbrıslıtürk nörs bulmuştu…

***  Sözkonusu Kıbrıslıtürk nörs, hem babamın kız arkadaşının doğumuna yardımcı olmuş, hem de bebek doğduktan sonra, bunu kendisi evlatlık edinmişti…  Ailemizde bu konu çok konuşulmazdı fakat benim öğrendiğim kadarıyla bebek bir kız çocuğu idi ve 1940’lı yıllarda doğmuş olmalıydı…

***  Babam daha sonra annemle tanışarak evlendi ve biz dünyaya geldik. En büyük kızkardeşim şu anda 75 yaşında olduğuna göre, bu olay ondan önce meydana gelmişti – yani üvey kızkardeşim şu anda en az 75-80 yaşlarında olmalı, tabii eğer hayattaysa…

***  Babam vefat etti – zaten hayattayken de bu konuda fazla konuşmazdı… Tek bildiğimiz, bir Kıbrıslıtürk nörse evlatlık verilen üvey kızkardeşimizi uzun süre izlediğiydi babamın… 1974’ten sonra Leymosun’daki Kıbrıslıtürkler kuzeye göç edinceye kadar, onları uzaktan izlemiş babam… Bize de, üvey kızkardeşimizin nörs ve nörsün annesiyle birlikte yaşadıklarını anlattıydı bir zamanlar…

***  Üvey kızkardeşim eğer hayattaysa, onu bulmak istiyorum… Bu konuda bilgisi var mıdır, yok mudur, onu da bilmiyorum… Bana yardımcı olabilirseniz çok sevinirim…

***  1940’lı yıllarda Leymosun’da çok fazla sayıda nörs olduğunu sanmıyorum – bu yüzden belki izini sürüp kızkardeşimi bulabilirsiniz… Şimdiden çok teşekkür ederim.

 

ARAŞTIRMAYA BAŞLADIK…

Kıbrıslırum okurumuzun bu isteği üzerine biz de araştırmalarımıza başladık. Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz aylarda da benzer biçimde bir ailenin bir araya gelmesini sağlamıştık… Umarız Kıbrıslırum okurumuza da yardımcı olabiliriz…

Bazı Leymosunlular bize bir takım bilgiler aktardılar ve biz de bu bilgilerle ilgili araştırmalarımızı sürdürüyoruz. Umarız bir sonuca ulaşırız…

Bu konuda daha ayrıntılı bilgi sahibi olan okurlarımı, isimli veya isimsiz olarak 0542 853 8436 numaralı telefondan beni aramaya davet ediyorum.


“Hayatımızı kurtaran Kıbrıslıtürk’ü bulup ona teşekkür etmek istiyorum…”

Bir Kıbrıslırum okurumuz bizi arayarak hayatlarını bir Kıbrıslıtürk’e borçlu olduklarını, sözkonusu Kıbrıslıtürk’ü bularak ona teşekkür etmek istediğini anlattı.

Kıbrıslırum okurumuz şunları aktardı:

***  Benim adım Stavros’tur, 361inci bölükte idim ve Paşiyammos-Kornokipos civarında idik 1974’teki savaşta. Benim hayatımı bir değil tam iki kez kurtaran iki kişiyi bulup onlara teşekkür etmek istiyorum.

***  Kornokipos’ta 33 Kıbrıslırum öldürülmüştü fakat ben ve bir-iki arkadaşım yani toplam üç kişi olarak oradan sağ salim kaçıp kurtulmuştuk, Kantara-Davlos’a doğru gidiyorduk…

***  Bu civarda on kişi daha bulduk ve toplamda 13 kişi olmuştuk… On tanemiz bu bölgede kalmayarak Lefkoşa’ya dönmeye ve birliklerimizi aramaya karar vermiştik. Fakat bu 13 kişilik gruptan üç kişi oldukları yerde kalmak istemişler ve kalmışlardı. Bunlar arasında bulunan Pavlides adlı Kıbrıslırum daha sonra “kayıp” olarak ilan edilecek ve birkaç sene önce kalıntıları bulunarak DNA testleriyle kimliklendirilerek defnedilecekti…

***  Davlos-Kantara yöresinden Lefkoşa’ya gidiş için, bildiğimiz tek yol olan Kitrea (Değirmenlik) üstünden gitmeye karar vermiştik on kişi. Ve Kitrea’nın hafif sağ tarafında olan bir noktada yakalanmıştık. Yakalanmış olduğumuz tarih 15 Ağustos 1974, öğlen saat 14.00 civarı idi…

***  Bizden maada, başka Kıbrıslırum esirler de vardı ve bizi yakalayanlar çevremize ateş açıyorlar ve bizleri itip kakıyorlardı…

*** Sonra uzun boylu, sarışınca, rütbe olarak onlardan daha yüksek bir Kıbrıslıtürk subay geldi – saçları kırlaştığı için bizden daha büyüktü sanırım. Rütbesinin daha yüksek olduğunu da, askerlere emir verebilmesinden anlıyorum. Bize ateş açanlara durmalarını, ateş etmemelerini emretmişti ve böylece hayatımızı kurtarmıştı.

***  Sonra otobüslere konmuştuk fakat bize ateş açanlar bu kez de otobüslere ateş açmaya başlamışlardı – bunun üzerine bir Kıbrıslıtürk onları durdurmuştu… “Yavaş, yavaş” diyerek onları sakinleştirmiş ve ikinci kez hayatlarımızı kurtarmıştı.

***  Bu adam bizim meleğimizdi… Bizim hayatımızı kurtardı… Onu bulup, ona teşekkür etmek isterim… Lütfen bana yardım ediniz ki onu bulabileyim, onu da, bize ateş açanları durduran uzun boylu sarışın adamı da… Eğer hayattaysa her ikisine de teşekkür etmek istiyorum…

Bu Kıbrıslırum okurumuza bunları paylaştığı için çok teşekkür ederiz… Bu konuda daha ayrıntılı bilgi sahibi olan okurlarımızı isimli veya isimsiz olarak 0542 853 8436 numaralı telefondan beni aramaya davet ediyorum…


Adı Petros Suppuris…
Adı Hüseyin Rüstem Akansoy...
Barışı savunanların en ön saflarında…

Palekitre (Balıkesir) katliamında vurulup öldü sanılarak kanlar içerisinde yere düştüğünde henüz 10 yaşında bir çocuktu Petros Suppuris... Tüm ailesini bu katliamda kaybetti.. Ağırlıkla kadın ve çocuklardan oluşan toplam 17 kişiyi öldürenler, üç-dört tane Kıbrıslıtürk'tü... Petros Suppuris ve küçük kardeşi Kostas hayatta kaldı ve bize Palekitre katliamını görgü tanığı olarak anlattı.

Onu vurup öldü sanarak bırakanlar, yaşadığını öğrenince ve üstelik küçük kardeşinin de kurtulduğunu öğrenince, Voni (Gökhan) esir kampında küçük Petros ve küçük kardeşi Kostas’ın birer iğne yapılarak öldürülmesi için girişim dahi yapmışlardı… Esir kampında rahmetlik Yannis Orfanidis korumuştu onları, Alpay Topuz korumuştu bu evlatçıkları… Kimse onlara başka bir şey yapamamış ve sağ salim, Kıbrıs’ın güneyine gönderilmişlerdi…

Onu öldürmek isteyenlerin inadına yaşadı, hayatta kaldı, pilot oldu… Ayrıca bir pilot eğitmeni oldu... Ayrıca pilotların sendika liderliğini de yaptı.. Kıbrıs’ın güneyinde Cyprus Airways batınca, o da başka havayollarında, yurtdışında çalışmak zorunda kaldı…

Nerede olursa olsun, kalbi Kıbrıs’ta oldu hep Petros Suppuris’in ve her daim barışı savundu… Barışı savunmaya devam ediyor… Barış hareketinde her daim en önde oldu... Tıpkı Hüseyin Rüstem Akansoy gibi, o da en ön saflarda hep barışı savunageldi… Hüseyin Rüstem Akansoy da, Muratağa’da tüm ailesi katledilmiş olduğu halde, her daim barışı savundu… İkiz kardeş gibi benziyorlar birbirlerine Hüseyin Rüstem Akansoy ve Petros Suppuris – bu yüzdendir ki Avrupa Yurttaşlık Ödülü’nü birlikte kazanmışlardı Avrupa Parlamentosu’ndan… Çünkü okullarda, gençlere barışı anlatıyorlardı, ölümün en karanlık noktasından çıkıp gelerek, birbirlerinin gözlerinin içine bakarak, birbirlerine destek olarak ve toplumlarındaki bir takım faşistlerin işlediği suçları kınayarak…

Onlar hepimize örnek olmalı… Onların sesi dinlenmeli, onların sesi duyulmalı…

Onlar gerçek birer halk kahramanıdır…

DEVAM EDECEK