LEFKOŞA’YA BU KADAR İŞKENCE YETER

Sami Özuslu

2003’te ilk ‘geçiş noktası’ Ledra Palas’tı. Tam 29 yıl boyunca teması olmayan iki toplum böylece karşılıklı geçişlere başladı.
Ardından diğer geçiş noktaları açıldı.
Şimdi Derinya ve Aplıç da –nihayet- açılacak noktaya geldi. Eli kulağında, peşi sıra ikisi de açılacak.
Sırada Lefkoşa’ya yeni bir ‘araçlı geçiş’ var.
Çünkü Lefkoşa ve Lefkoşalı ve Lefkoşa’ya gelen herkes işkence yaşıyor.
Kermiya (Metehan) daha fazla yük çekemez.
Orada ister 3 şerit yapın –ki zaten o şeritler vardı ve otobüsler, ambulanslar, cenaze araçları falan için kullanılıyordu- ister 5 şerit yapın olmaz!
1 Ekim’de gördük. Kıbrıslı Rumlar ‘Cumhuriyet Bayramı’nı kuzeyde kutladılar.
Eh, KKTC’nin kuruluşunu da Kıbrıslı Türkler genelde güneyde kutluyor. TL böyle olmasa daha fazla geçecekler ama şimdilerde o iş biraz zora girdi.

*  *  *

Geçişler başladığında Kıbrıslı Rumların önemli bir kısmı ‘pasaport ya da kimlik göstermem ben’ diyerek kuzeye gelmeyi reddediyordu. Hala bu kafada olanlar yok değil.
Lakin azaldılar.
Güneye geçmekten korkan, ürken, kaygı duyan Kıbrıslı Türkler de vardı.
Şimdi onlar da azaldı.
İster ekonomik, ister dini, ister keyfi nedenlerle olsun insanlar arabalarına biniyor ve dilediği yere gitmek istiyor.
Bundan daha doğal bir durum olamaz.
İki tarafın da ‘her türlü yakınlaşmaya alerjik’ kesimleri ‘Türkten Türke’ ya da tam tersi ‘Rumdan Ruma’ mantığıyla ‘o taraftan bir şey almayın’ da diyemiyorlar artık.
Çünkü bunun bir mantığı yok.
Hatta ‘devletler’ bile toplumların ‘diğer tarafa geçerim, istediğimi de alırım’ iradesine karşı koyamıyor.
Ne gümrük tacizleri ne de en son akaryakıt meselesinde yaşanan tehditler işe yaradı.
Her iki toplumda da insanların –en azından çok büyük kısmının- karnı hamasi, milli, şoven çığırtkanlıklara toktur çünkü…

*  *  *

Dolayısıyla iki toplumun karşılıklı geçişlerini kolaylaştırmak, en başta toplum liderleri ve hükümetlerin ve de yerel idarelerin başlıca görevidir.
Lefkoşa’ya ikinci bir ‘araçlı geçiş’ şarttır. Metehan’da görev yapan polisler, muhaceret mensupları ve gümrükçüler de dahil herkes ‘tek kapı’ çilesini yeterince çekti.
Ama artık yeter!
Mağusa Kapısı açılmalıdır.
Çağlayan’dan Kaymaklı’nın küçüğünü büyüğüne başlayacak geçiş sadece geçişlere değil, kent içi trafiğin rahatlamasına da yol açacaktır.
Aklın yolu birdir.
Aklın yolu Kıbrıs’ı ‘barış adası’na çevirmektir.
Ancak ‘o akla’ erişene kadar insanlarımızın –ve de turistlerin- hayatını kolaylaştırıcı tedbirler alınmalıdır.
Derinya ve Aplıç açılıyor.
Mağusa Kapısı da açılacak.
Yeter ki herkes ses versin.