LANDMARK FORUM: YENİ BİR VAROLUŞ BİÇİMİ

Fatma Azgın

 

“Eğer insan yalnızca “sahip olduğu” şeylerden ibaretse, onları yitirdiğinde, kendini de yitirecek, kim olduğunu bilemeyecektir. Böylece yaşamı yanlış kurmanın sonucunda ortaya yenilmiş, moralsiz, yıkık ve acınacak bir insan çıkar. “Olmak” kavramında ise sahip olunan şeylerin kaybedileceğinden doğan endişe ve korku yoktur. Olduğum gibiysem ve kişiliğim “olmak” tarafından belirleniyorsa kimse benden bunu alamaz ve kişiliğimin yıkılması tehlikesi de doğmaz. Odak noktamı ve davranışlarımı yönlendiren güdüleri, kendi içimde bulurum.”( Eric Fromm: Sahip olmak ya da olamamak: İki var oluş biçimi üzerine inceleme)

Üç hafta önce, oğlum Bilge’nin ısrarı üzerine İstanbul’da 11 Kıbrıslı ile  katıldığım, “kişisel gelişim” amaçlı Landmark Forum’dan “ne elde ettim, düşünce ve davranışlarımda değişiklik oldu mu, dönüşüm sağlayabildim mi” sorusunun yanıtını nihayet  buldum! Sonunda, ta öğrencilik yıllarımdan başlayarak, yıllarca üzerinde titizlikle çalıştığım “Varoluş” çıktı.

Kendim yanısıra, yakınlarım ve arkadaşllarımın da merak ettiği dönüşümümün izleği, forumun en büyük amacı olan kişinin “olabilirlik yaratması” üzerinden oldu. İngilizce “possibility ” sözcüğünün tam olarak Ttürkçe anlamını araştırdım. Forumda’da Türkçe karşılığı, bizim pek de kullanmadığımız  “Olabilirlik” sözcüğüydü.

Genel geçer anlam, imkan, olasılık, ihtimal, olanak v.s. daha derin araştırmalar sonucunda, “olabilirlik” sözcüğünün felsefede  “yaratma, var etme” anlamında olduğunu anlayınca bu sözcüğe ısındım.
Birdenbire, Landmark Forum’un, insan hayatını ve kişi ile toplumların davranış biçimlerini ve sorun yaratan kısımlarından kurtulma yollarını sosyolojik, kültürel, psikolojik açıklama yöntemlerinin temelinin varoluş  felsefesine dayandığını farkettim.

Forum “informatif” yani öğretici bilgilerden daha çok “transformatif” yani dönüştürücü bilgiye dayanıyordu. İnsanoğlunun sorunlarını kendisinin gibi kabullenip denemesi ve ders alıp öğrenmesinin alt yapısı “transformatif” felsefeye dayanıyordu..

Şimdi anlıyorum ki, bütün süreç benim için :
Sokrates’ten öğrendiğim “Kendini bil, kendini tanı”, J.P Sartre’dan “İnsan özünü kendisi yaratır, nasıl? Dünyaya atılarak, orada acı çekerek, savaşarak yavaş yavaş kendini belirler. Bu belirleme yolu hiç kapanmaz..”
Nietzche’den öğrendiğim “ Sürü insanı olmaktan kurtul, üstün insan olmaya çalış ama ona ulaşmak zor ise özgür insan olmayı öğren”..
Marcel Proust’tan öğrenilen özgürlük durumu....
                                           

    ******

Üç gün sabah 9.00 da başlayıp, kısa süreli birkaç ara vererek 22.30’da biten toplantıların ilk gününde, toplantıda neler olabileceği ve ne amaçlandığı iki stantta yazılıydı:

LANDMARK FORUM’un İŞLEYİŞ ŞEKLİ
• Kendiniz ve hayatınız için istediğiniz herşey Landmark Forum’a katılmanız için mümkün hale gelecektir.
• Kendiniz ve hayatınız için istediğiniz herşey bunu yeni bir olabilirlik olarak yaratmanız ile ve bir başkasının da sizin bu olasılığı yaratmış olmanızdan etkilenmesi ile mümkündür.
• Etkilemek; bir başka kişide onu duygulandıran, ona tesir eden ve ilham veren yeni bir olabilirliğin ortaya çıkmasını sağlamaktır.
• Landmark Forum’dan elde ettiğiniz sonuçlar, kendiniz için yeni olabilirlikler yaratma ve başkalarının da bundan etkilenmesiyle mümkün olmaktadır.

DÖNÜŞÜM: Yeni Olasılıklar Aleminin Başlangıcı:
*Landmark Forum’da kendin ve hayatın için yeni bir olabilirlik aleminin ortaya çıkmasını sağlayacaksın..
Bu yeni olabilirlik aleminde:
-Geçmişin hayata bakış açına uyguladığı kısıtlamalar ortadan kalkacak, yeni bir hayata bakış açın doğacak..
-Yeni olasılıklar etkin bir şekilde seni var olmaya çağıracak.
-Açılan yeni fırsatlar seni kuvvetle harekete geçmeye çağıracak.
-Yaşama halin dönüşüme uğrayacak..

Landmark Forum’a katılmakta çekinceler yaratmam, kişisel problemleri aşabilecek kapasitede olduğumu düşünmemden kaynaklıydı. Hatta forum sırasında bile, insanların problemlerini çözmekte “aciz” kalmaları bana huzursuzluk veriyordu. Özellikle Türkiye’de özel ve bireysel hatta toplumsal yaşamın hala “ataerkil, büyük aile” baskısı altında geçmesini kabullenemiyordum.
Katılımcıların (173 kişi) %93’ü kadındı. Kadınların dönüşüme ne kadar açık olduğu bir kez daha kanıtlanmıştı. 

Toplantılarda öğretilenler Sokrates’in diyalogları tadındaydı. Forum yöneticisi ve anlatıcısı, katılımcılara diyalog yoluyla doğru ve varoluşçu dönüşümü gösterene ve insanları “makine”ye benzer şekilde çalışan ve düşünen  “kalıplardan” kurtarana kadar konuşuyordu.

Forumun bitişinden bir sonraki gün, katılımcılar, yakınlarını ve bu öğretiden yararlanmak istedikleri kişileri davet ederek Landmark Forum’dan elde ettikleri yararları, yeni bakış açılarını ortaya koydular ve  olabilirlik yaratmaya hazır olduklarını belirttiler. Bu “forum dışı” buluşma bile toplantılarda takip edilen yöntemler ve felsefik çizgi içinde devam etti. Bu şekilde, misafir olarak gelenler “etkilenerek” bir sonraki forum için kayıt yaptırmaya karar verdi.

Son olarak şahsi değerlendirmemi ve dönüşümümü şöyle izah edebilirim: Farkettim ki, Forum’dan önce, bazı konularda ve ilişkilerde yaşadıklarım, geçmişte olduğu kadar beni  kaygılandırmıyor, üzmüyor, sinirlendirmiyor ve özellikle kendi özümü bozmuyor..
İşin püf noktası, hayatta yeni “olabilirlikler” yaratmayı becerebilmektir..
İnsanın “varoluş” süreci ve yolculuğu ölünceye kadar sürer. Landmark’ın temel öğretisi, bir  bireyin kendi kendisine nasıl “olabilirlikler” yaratabilmesi üzerine kurulmuştur. Mutluluk ve huzur da bu yoldan geçer..


.