KUZEY’İ ALLAH DA KURTARAMIYOR

Türkiye AB Bakanı Egemen Bağış’ın özellikle Güney Kıbrıs ile ilgili verdiği beyanatlar son derece ilgi çekici oluyor. Kendine özgü üslubu bu ilgiyi daha da artırıyor. Son dönemlerde de Güney Kıbrıs ekonomisine ilişkin her fırsatta tekrarladığı şey

 

Türkiye AB Bakanı Egemen Bağış’ın özellikle Güney Kıbrıs ile ilgili verdiği beyanatlar son derece ilgi çekici oluyor.

Kendine özgü üslubu bu ilgiyi daha da artırıyor.

Son dönemlerde de Güney Kıbrıs ekonomisine ilişkin her fırsatta tekrarladığı şey, Kuzey Kıbrıs’ın Güney’e borç verebileceği.

Bunu defalarca dile getirdi Egemen Bağış.

Aslında daha önce “Kuzey’e başvursunlar, paralarını biz veririz” şeklindeydi, bu açıklamalar.

Nitekim Kuzey’de para yok!

Konuşula konuşula bu paranın şimdi Kuzey Kıbrıs tarafından verilebileceği şekline dönüştü, bu beyanatlar.

Son açıklama da Muğla Valisi ziyareti sırasında yapıldı ve “hemen yanıbaşlarında her gün ekonomisi gelişen Kuzey Kıbrıs Güney’e borç verebilir. Nasıl ihtiyaç duyduklarında elektrik, su alıyorlarsa, borç da alabilirler” dedi, Sayın Bağış.

Rum tarafının akla ziyan bir siyaset yürüttüğünü her fırsatta söyleyen Bağış’ın aslında bu açıklamasının kendisi akla ziyan.

Zira Kuzey Kıbrıs’ın kendi ekonomisi yok. Kendi bütçesini, dahası kendi cari harcamalarını karşılayabilecek bir geliri de yok.

Türkiye Kuzey’in bütçesini ve memurlarının maaşlarını karşılarken, Kuzey Kıbrıs zaten “kelin merhemi olsa kendi başına sürer” durumunda.

Sayın Bağış’ın dediği gibi, her gün gelişen bu ekonomiyi en azından burada yaşayan toplumun tek bir ferdi görmediği gibi, bu açıklamalar sadece latife konusu olmaktan öteye geçemiyor.

Sayın Bağış tabii ki durumu biliyor.

Kuzey Kıbrıs’ın gelişen bir ekonomisi olmadığı gibi, ekonomisi olmadığının da son derece farkında. Zaten aynı beyanatın ilerleyen bölümlerinde, Güney’in Kuzey’e başvurması, bunu Başbakan’ın uygun bulması haline, Türkiye’nin büyük ve güçlü bir komşu ülke olarak bu desteği sağlayabileceğini anlatıyor, Egemen Bağış.

Türkiye güçlü bir ekonomiye sahip. Ne Kuzey Kıbrıs’a yaptığı yardım ekonomisine bir yük, ne de Güney’in ekonomisinin tamamını karşılamak, Türkiye için büyük bir külfet.

Güney Kıbrıs’ın 8 milyar Euroluk bir ekonomisi olduğu söyleniyor. Şu anda bunun 7.5 milyar Euro’sunu borçlanmış durumda.

Türkiye’de daha geçen haftalarda 12 Aralık’ta, 16 milyar TL’lik bir tesis açılışı yapıldı.

Açılışı 12 Aralık’ta 12.12’te Başbakan Erdoğan tarafından yapılan, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın yaptığı 112 tesis arasında yok yok .

Bu tesislerde yıllık 8.4 milyar Kilowat saat elektrik üretilecek, 614 milyon metre küp içme suyu sağlanacak.

Tesisler arasındaki Artvin Deriner Barajı ise, şu anda Türkiye’nin birinci, dünyanın da altıncı en yüksek barajı.

Türkiye’nin bu tesislere harcadığı rakam, Güney Kıbrıs ekonomisinin tamamına denk geliyor.

Bu tesislerin yatırım maliyetlerinden 3.3 milyar TL de tasarruf edildiğini açıkladı, Başbakan Erdoğan.

Bu rakam da yeni imzalanan ekonomik paket karşılığında KKTC’ye verilecek rakam.

Sadece 300 milyon daha az!

Egemen Bağış, “Herhalde Güney Kıbrıs, yıllardır Türkiye'nin AB üyeliğini engellemenin onlara ne kadar büyük maliyetleri olduğunu görmüştür. Eğer 2004 yılında Annan Planı kabul edilmiş olsaydı, belki bugün Kıbrıs Adası, bir Birleşik Kıbrıs Devletleri yönetiminde dünyanın müreffeh ülkelerinden biri olurdu'' diyor.

Aslında kendisi de çok iyi biliyor ki, Kıbrıs sorunu bugün çözülse de o gün çözülseydi de Türkiye’nin AB’ye üye olmak için daha bunun ötesinde yapması gereken çok şey var.

Bunun için Rum tarafını suçlamak ve Rum tarafı Türkiye’nin AB’ye girişini engelliyor demek, Rum tarafını fazlasıyla güçlü göstermek anlamına da geliyor.

Ama bu sözler, Türkiye’nin AB üyeliğini almadan, Kıbrıs sorununu çözmeme ve aslında adanın tamamına ekonomik güç ve sermaye ile doğrudan hakimiyet kurmaya yönelik stratejisinin, sesli bir tezahürdür diye düşünüyorum.   

Sonuçta Allah kurtarsın diye dualar edilen Güney Kıbrıs, alması gereken borcu bulmakta ve almakta zorlanmadı. Üyesi olduğu AB, birkaç yıl içinde ekonomisini toparlaması için çaba harcamaya devam edecek.

Allah kurtarsın denilen Güney Kıbrıs ekonomisi, belki de tarihinin en kötü dönemini yaşamasına rağmen, bir yeni yıl arifesinde, Kuzey’den kat ve kat daha hareketli bir ekonomik dönem geçirdi.

Yani Güney’i bir şekilde Allah kurtarıyor da Kuzey’i Allah da kurtaramıyor!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri