Kurultayı kim kazandı?

Sami Özuslu

 

Nihayet UBP’nin kurultayı bitti.
Ahmet Kaşif listeye eklenen 19 kişinin ‘haksız yere’ oy kullandığını, dolayısılya ‘seçimin asıl galibinin kendisi’ olduğunu söylese de, bu sefer mahkemeye gitmeyeceğini açıkladı.
Yani UBP iki yıl İrsen Küçük’le devam edecek.
Bunun anlamlarından biri şu: 2015’teki Cumhurbaşkanlığım seçimine İrsen Küçük ‘UBP adayı’ olarak katılabilme yönünde büyük bir adım attı.
Kafasındaki ‘nihai hedef’te Saray var. Bunu artık pek gizleme ihtiyacı da duymuyor.
Ancak o hedefe ulaşabilmesi için daha önüne epey viraj, baraj, heyelan, hatta deprem çıkabilir!
Muhtemelen de öyle olacak...
**
UBP kurultayı İrsen Küçük ile Ahmet Kaşif arasında bir yarış olmanın yanısıra, asıl yarış Eroğlu ile Küçük arasındaydı.
Eroğlu, gerek parti içindeki gücünü ispatlamak, gerekse bazı makamlarla ilişki dengesini yeniden lehine çevirebilmek için kurultaya asıldı.
O kadar asıldı ki, ‘Anayasal tarafsızlık’ ilkesini alenen ihlal etti, bunu saklama gereği bile duymadı.
Ama en ilginci, 2000 Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turuna 36 saat kala ortaya attığı “Arkamda 41 MİT ajanı var” iddiasına benzer bir iddiayla ortaya çıktı.
Bu sefer “telefonlarının dinlendiğini” öne sürdü.
TC’li iki bakanın son ziyaretiyle ilgili doğrudan ‘müdahale’ mesajı vermekten çekindi, ancak bunu etrafındakiler vasıtasıyla yaymayı tercih etti.
‘Telefon dinlenme’ iddiası ise toplumun gündemine ‘pat’ diye girdi. Zira yakın zamanda böyle bir gündem olmadı.
Devletin resmi ajansı kendi formatının çok dışında bir ‘soru-cevap’ formatıyla Eroğlu’nun bu demecini Cumartesi öğleden sonra medyaya servis etti.
Sanki TAK muhabiri Eroğlu’na gitmiş de “Telefonlarınız dinleniyor, doğru mu?” diye sormuş!
Böylesine ‘düzmece’ işler geride kaldı sanıyordum, ama yanılmışım!
**
“Kurultayı kim kazandı” sorusuna yanıt vermek kolay değil aslında...
Ama kaybedenler belli...
Ahmet Kaşif kaybetti.
Derviş Eroğlu kaybetti.
Kaşifçiler kaybetti.
Ama asıl toplum kaybetti!
Aylardır UBP kurultayıyla yatıp kalkan hükümet ve bürokrasi, yapması gerekenleri unuttu.
Ülkede kaos var.
Lefkoşa sırf kurultay yüzünden battı çıktı.
Dolayısıyla ülke ve toplum UBP kurultayı nedeniyle çok şey kaybetti.
**
Kurultayı kazanan İrsen Küçük, kabinedeki bakanlar ve yanındaki diğer vekiller oldu.
Ancak kazanmak ile kaybetmek arasında çok ince bir ayırım vardır.
Mesela bir ay sonra İrsen Küçük başkanlığındaki Lefkoşa Belediye seçiminde UBP’nin oy oranı çok aşağılara inerse neler olur?
Sandıktan 7 oy gibi az bir farkla çıkmayı başaran İrsen Küçük, şimdi LTB seçiminde hangi ‘ağır top’ ile yarışacağını hesaplamaya başladı.
Seçime UBP adına bir ‘bakan’ girerse kimse şaşırmasın!
Zira İrsen Bey siyasette ‘iniş aşağı’ başlangıcının kolay olduğunu biliyor.
**
Kurultaya bu kadar müdahil olan TC Büyükelçisi Halil İbrahim Akça ve onun raporları doğrultusunda hareket eden TC’li bazı bakanlar da ‘kazanan’ mıdır?
Bir daha altını çizeyim.
Bu tür müdahaleler tek bir sonuç yaratır: O da Kıbrıslı Türkler ile Türkiye halkının arası açılır!
Böyle davranmaya devam edenlerin, halkların arasının açılmasını bilerek isteyerek körüklediği sonucuna varmak zor değil.
Ne var ki, müdahalenin en açığına maruz kalan sağ siyasetçiler hep ‘sin da gulle geçsin’ demeye devam ediyor.
Sinenler, dün gullenin geçmediğini anlamış olmalı!