KÜLTÜREL FAST-FOOD ÖLDÜRÜYOR..!

Mehmet Çağlar

 


Başkalarının bilincine varabilmek !..
Evet, bazılarının bütün uğraşları bu maalesef...
Birçok siyasi ve medyatik alan buna kilitlenmiş...!

Nasıl mı ?
Çabucak,
Hangi yöntemlerle,
"başkalarının bilincine nasıl varabiliriz"i tartışıyorlar.
Bir nevi;
“Kültürel Fast-Food” üretiliyor.

Modernliğin tarif ettiği kavramlarla sirkülasyona girip,
"kendimizi başkalarının bilinciyle ifade edelim" diyorlar...!

Ama çabuk...
Çok çabuk.

DÜNYAYA NASIL BAKIYORUZ ?
Böyleleri,
Sürekli olarak,
Kendilerini kamusal alanda bu dil ile performe etmeye çalışıyorlar.

"Ada bize ait,
ancak biz kendi adamıza,
yabancıların çizdiği atlaslardan bakalım"
şeklinde hareket ediliyor !

Neredeyse topluma,
"Kendimizi tanımak için başkalarına muhtacız"
diyorlar yani...!

Liberalizm'i sağ cenah savunuyor zaten...
Bu sınıf mevcut,
Ancak bizim sınıfımız değil...
Dünyaya bakış şeklimiz hiç değil !..
Yıllardan beridir,
Liberalizm bu topraklarda sadece vasatlık üretti, üretiyor da;
Bunu da gözlemledik !

NEREYE DOĞRU EVRİLİYORUZ ?
Eh!
Bırakın da sol bir parti,
liberalizm'in libidinal tarafına,
arzu toplumuna bir direniş örgütlesin...
Arzu ve tüketim kültürü yerine,
ihtiyaç ve üretim kültürünü getirmeyi plânlasın,
Dirensin...
Set çeksin.

Kaosu yaşıyoruz yıllardır,
Ve kritik etmekten kaçınıyoruz maalesef,
İlkelerimizi ve sol ideolojiyi,
Ülke ve insan kaynağımıza göre sentezlemekten uzağız..!
Oysa sormak gerek;
Sen kendinden koptuğunda,
Özünden vazgeçtiğinde,
Nereye doğru evrileceksin?

Burjuvalaşma budur işte:
Ötekine benzemek...
Yoksa biz bu sınıfın değerlerini ödünç mü alacağız ?!..
Bilelim ki,
İnsan nereye ait olduğunu unutursa,
Kendini de unutur..!


GÜNDÜZ DÜŞLERİ
Bu toplumda,
Yıllardır öylesine üretmeme üzerine yaşatıldık,
Ve öylesine başkalarının bilincine varma üzerine öğretildik ki;
Düşünemiyoruz bile,
Düşünenleri de yadırgıyoruz hatta..!

Gelişmeler hayâl kırıklıkları sayesinde oluyor !
İstekleri tümüyle doyurulanlar,
Gerçeklik ilkesini benimseyemezler,
Ve çocuksu kalırlar.

Temennim,
Bu düşünce ve eylemlerde olanların
"Gündüz düşleri" görmekten behemehal vazgeçmeleridir!

AKLIN İÇERİĞİDİR ÖNEMLİ OLAN
Çünkü Akıl,
Varlığımızı sürdürmede en temel aracımızdır

Bir toplum yapısında da uygarlaşma süreci,
Düşünce ve seçim sürecidir.

İnsanın aklı,
Sağ kalmanın temel aracıdır.
Ancak unutmayalım ki,
İnsana aklı verilmiştir,
Ama içeriği verilmemiştir.

Hayatta kalmak için,
O insanın eyleme geçmesi gerekmektedir;
Eyleme geçmeden önce de,
Girişeceği eylemin niteliğini ve amacını bilmek zorundadır.


DÜŞÜNMEK ZORUNDAYIZ
Nasıl ki,
İnsanın yiyeceğini elde edebilmesi,
Ancak yiyecek kavramını bilmesiyle,
Onu elde etmenin yolunu bilmesiyle mümkündür;
Bizler de;
Sağ kalabilmek için düşünmek zorundayız...

Ve unutmamak gerekir ki,
Toplumlar özdeş değildir.
Buradan hareketle,
Toplumsal sorunlar da özdeş değildir.

Kamusa göre,
Özdeşlik (aynılık) ilkesi,
en basit tanımıyla:
“Bir şey ne ise odur, kendisinden başka bir şey olamaz”
şeklinde tanımlanır.

VAROLUŞ KİMLİKTİR
İnsan,
Yaşamını sürdürebilmek için,
İhtiyaç duyduğu fiziksel değerleri üretmek zorundadır.
Aynı şekilde,
kendi ruhunu, kendi manevi idealine göre,
'insan' gibi biçimlendirmesi gerekir.
Bunu da seçimleriyle yapar.

Neyi ele alırsanız alın,
varoluş kimliktir,
bilinçlilik de kimliklendirmedir.
O yüzden de,
Başkalarının bilincine varabilmek değil,
Kendi bilincimizde ve kendi bilincimizle,
Kendimiz olmanın yollarını yaratmalıyız...