Kayıp Şahıslar Komitesi’nin üç üyesi, geçtiğimiz günlerde Pomo’nun Baf Ormanı bölgesinde ve Ayermola’da olası gömü yerlerini incelediler, komitedeki araştırma görevlilerinden bilgi aldılar…
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üyesi Hakkı Müftüzade, Kıbrıslırum Üyesi Leonidas Pandelidis ve Üçüncü Üye Pierre Gentile, Kayıplar Komitesi’nin bazı araştırma görevlileri ve koordinatörleri eşliğinde olası gömü yerleri hakkında bilgi alırken, Pomo’da Baf Ormanı bölgesindeki incelemeye “kayıp” Milletvekili Cengiz Ratip’in oğlu Mustafa Kemal Gökeri de katıldı.
14 Şubat 1964 tarihinde Poli’de bir pusuya düşürülerek “kayıp” edilen Kıbrıs Cumhuriyeti Milletvekili Cengiz Ratip ve beraberindeki öğretmen Turgut Sıtkı’nın Pomo’daki Baf Ormanı bölgesinde baraj yakınlarına gömüldükleri anlatılmaktaydı. Bu konuda biz de bir Kıbrıslırum okurumuz eşliğinde Kayıplar Komitesi’ne olası bir gömü yerini yıllar önce 3 Ekim 2008’de göstermiştik. Sonrasında bu bölgede yapılan kazılarda bir sonuca varılamayınca, bölgeye yeniden gitmiş ve şahidimiz yeni bilgiler vermişti. Şimdi gidilen olası gömü yerinin de, bizim göstermiş olduğumuz yerin çok yakınında olduğu belirtilirken, bu konuda daha ayrıntılı bilgi sahibi okurlarımızı bildiklerini paylaşmaya davet ediyoruz.
Kayıp Şahıslar Komitesi üyeleri, bundan önce de geçtiğimiz günlerde Ayermola’da (Ayios Ermolaos – Şirinevler) bölgesinde olası gömü yerleriyle ilgili bir inceleme yaptılar ve araştırma görevlileri ve koordinatörlerden bilgi aldılar.
CENGİZ RATİP VE TURGUT SITKI İÇİN KAZILAR…
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tek “kayıp” milletvekili olan Cengiz Ratip ve Turgut Sıtkı için yıllar içerisinde Kayıplar Komitesi Pomo Baf Ormanı baraj bölgesinde pek çok kazı yürütmüş ancak herhangi bir sonuca ulaşamamış bulunuyor. Cengiz Ratip ve Turgut Sıtkı öldürülüp “kayıp” edildikten sonra Türkiye, Yunanistan ve Büyük Britanya’nın Kıbrıs’taki “Üçlü Karargahı”nın yetkilileri araştırma başlattıkları için, Ratip ve Sıtkı gömüldükleri yerden bazı Kıbrıslırumlar tarafından çıkarılarak başka bir noktaya taşınmış ve ikinci bir gömü yerine gömülmüşlerdi… Bizim bulduğumuz şahit, bu ikinci gömü yerine Cengiz Ratip ve Turgut Sıtkı’yı defneden şahitlerden birisiydi – bizimle doğrudan konuşmayarak bir Kıbrıslırum okurumuzu bilgilendirmiş ve biz de Kıbrıslırum okurumuz ve Kayıplar Komitesi’yle birlikte bundan tam 17 yıl önce, 2008’de bu ikinci olası gömü yerini incelemiştik. Burada yürütülen kısa bir kazı ardından bu bölgeye tekrar gitmiş ve olası gömü yerini araştırmaya devam etmiştik…
Kayıplar Komitesi Üyeleri’nin geçtiğimiz günlerde incelediği yeni olası gömü yerinin, 2008’de bizim göstermiş olduğumuz olası gömü yerinin 100 metre kadar yakınında olduğu belirtilirken, bu yeni olası gömü yerinde kazıların önümüzdeki haftalarda başlayabileceği de kaydedildi.
EŞİ, GÖZÜ AÇIK GİTTİ…
“Kayıp” Milletvekili Cengiz Ratip’in eşi Hayriye Ratip çok uzun yıllar boyunca eşinin akibetini öğrenmek, onun gömü yerini öğrenerek onu alıp defnetmek için bekleyip durdu… Vefat etmeden bir yıl kadar önce Baf’tan değerli arkadaşımız George Başis’in girişimiyle bir video hazırladı ve bu videoda Cengiz Ratip’i anlattı, onun gömü yerini bilenlerin konuşmasını istedi… Ne yazık ki ömrü, eşinin bulunup defnedildiğini görmesine yetmedi ve onu 1 Ağustos 2025’te kaybettik… Nur içinde yatsın Hayriye teyzemiz… Onun vefatı ardından 4 Ağustos 2025’te bu sayfalarda özetle şöyle yazmıştık:
“Kayıp” Milletvekili Cengiz Ratip’in sevgili eşi Hayriye Hanım’ın ardından…
“Kayıp” Milletvekili Cengiz Ratip’in sevgili eşi Hayriye Hanım, geçtiğimiz günlerde vefat etti… Onunla tanışmak benim için büyük bir onurdu… Ailesinin acısını paylaşıyorum… Nur içinde yatsın Hayriye Hanım… Eşinin nerede gömülü olduğunu öğrenemeden, Cengiz Ratip’ten ve Turgut Sıtkı’dan geride kalanlar bulunamadan, 1964’ten beridir acı çeken ve eşinin bulunmasını bekleyen Hayriye Hanım, gözü açık gitti… Onca çabaya, yapılan onca kazıya karşın Cengiz Ratip ve Turgut Sıtkı’nın gömü yeri bulunamadı…
“DUVARIMIZ” FİLMİNDE KORKUNÇ CİNAYET ANLATILDI…
14 Şubat 1964’te Poli’den “kayıp” edilen Cengiz Ratip, öğretmen Turgut Sıtkı’yla birlikteydi… Poli’nin ortasında onlara kurulan pusu sonucu öldürülerek “kayıp” edilmişlerdi… Bu konuyu ilk kez işleyen de “Duvarımız” filmiyle Kıbrıslırum yönetmen Panikos Hristantu ve akademisyen-yazar Niyazi Kızılyürek arkadaşlarımız olmuştu… “Duvarımız” filminde Panikos Hrisantu bu korkunç cinayeti anlatıyordu… Panikos Hrisantu, Poli yakınlarında Latçi’de eski bir ambar bir lokantaya dönüştürülürken burada bulunan insan kalıntılarının da Cengiz Ratip ve Turgut Sıtkı’ya ait olabileceği kuşkusuyla durumu polise bildirmişti yıllar önce. Ve o kalıntıları filme de almıştı. Henüz Kayıplar Komitesi “aktif” olarak çalışmıyordu ve polis gelerek bu kalıntıları incelemiş ancak Panikos bu konuda herhangi bir sonuç elde edememişti…
BİR OTOBÜS DOLUSU POLİLİ KIBRISLIRUM’U SERBEST BIRAKTIRMIŞTI…
Cengiz Ratip iyi bir müzakereci ve arabulucuydu çünkü insani bir karakteri vardı… Poli’den bir otobüs dolusu Kıbrıslırum öğrenci, Dillirgalı bazı Kıbrıslıtürkler tarafından kaçırılarak rehin alındığında kendi canını tehlikeye atarak Dillirga’ya gitmiş ve onların serbest bırakılması için bu öğrencileri rehin tutan Kıbrıslıtürkler’i ikna etmişti… O dönem kaçırılıp “kayıp” edilen Kıbrıslıtürkler’e karşılık, bazı Kıbrıslıtürkler de bazı Kıbrıslırumlar’ı kaçırıyor ve rehin tutuyor, bunları “değiş-tokuş”ta kullanmak istiyordu. Ancak her iki taraftan da bu kaçırma operasyonları her zaman istenilen sonucu vermiyordu… Değiş-tokuş edilmek istenen kişilerin öldürülmüş olduğu anlaşılınca, taraflardan biri de ellerindeki esirleri öldürüp onları “kayıp” ediyordu… Dillirga’dan “kayıp” edilmiş iki Kıbrıslıtürk’e karşılık kaçırılan bu bir otobüs dolusu Polili Kıbrıslırum da, “değiş-tokuş” maksadıyla kaçırılmıştı anlatılanlara göre. Ancak Cengiz Ratip devreye girerek onların serbest bırakılmasını sağlamıştı…
KIBRIS CUMHURİYETİ MİLLETVEKİLİYDİ…
Cengiz Ratip yalnızca Kıbrıslırumlar’ın değil, çeşitli gerekçelerle o dönemin sıcak atmosferi içerisinde tutuklanan veya esir alınan bölgeden pek çok Kıbrıslıtürk’ün de hayatını kurtarmıştı. Bir toplum lideriydi ve saygın bir insandı… Sözü dinlenen bir kişiydi… Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bir Milletvekili idi… 14 Şubat 1964’te tezgahlanmış olan bir “karışıklık”ta kendi arabasıyla yanına Turgut Sıtkı’yı da alarak Poli’ye gitmişti… Burada ona bir pusu kurulmuştu – Cengiz Ratip ve Turgut Sıtkı, henüz arabalarındayken, Poli’nin ortasında güpegündüz vurulmuşlardı.
ONU VURAN KAÇIP UZUN SENELER KIBRIS’A DÖNMEDİ…
Aslında Cengiz Ratip için daha önce de bölgenin Kıbrıslırum ileri gelen faşistleri “Vur” emri çıkarmışlar ancak Kıbrıslırumlar’la iyi ilişkileri, bir otobüs dolusu Kıbrıslırum’u kurtarmış olması vs. gibi nedenlerle hiçbir Kıbrıslırum onu vurmaya “gönüllü” olmamıştı… Ta ki A…’nın oğlu “gönüllü” çıkana kadar… Panikos’un anlattığına göre, sözkonusu şahıs, Cengiz Ratip’i vurmaya “gönüllü” çıkmıştı… Nitekim onu vurduktan sonra da Kıbrıs’tan ayrılarak Yunanistan’a gitmiş ve çok uzun seneler korkusundan Kıbrıs’a hiç ayak basmamıştı… Şu an hayatta mı, değil mi bilmiyorum… Ancak önemli olan tetiği çekenler kadar, tetiği çekme emrini verenlerdir diye de düşünüyorum… Her ikisinin de önemli olduğunu düşünüyorum…
BM GÜVENLİK KONSEYİ KARARI ÖNCESİ PROVOKASYONLAR…
Cengiz Ratip neden susturulmak istenmişti? Çünkü Cengiz Ratip adil bir insandı, bir toplum lideriydi, iyi bir arabulucuydu, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin dahil olduğu Üçlü Karargah’la birlikte ateşleri söndürmek, ortalığı yatıştırmak ve sükuneti sağlamak için canla başla çalışan bir kişiydi…
Ancak büyük çark dönmeye başlamıştı ve hedef yalnızca Cengiz Ratip de değildi – hedef her iki toplumda provokasyonlar yaratarak bölünmeyi, toplumların işbirliğini sonlandırmayı, kuşkuyu, kanı, katliamları genel bir “kabul”e doğru zorlamaktı… Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarihli toplantısı ve meşhur kararı öncesinde, alabildiğine ortamı germekti… Nitekim provokasyonlar Şubat ayı boyunca Kıbrıs’ın çeşitli bölgelerinde sürdürüldü ve nihayetinde “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 186 sayılı kararı, 4 Mart 1964 tarihinde 1116 numaralı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin toplantısında Birleşik Krallık, Kıbrıs Cumhuriyeti, Türkiye ve Yunanistan hükûmetlerine danışılarak Kıbrıs adası üzerinde bir Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nün kurulması karar verildi. Ayrıca Türkiye'ye yönelik olarak kararın 1. maddesinde "uluslararası barışı tehlikeye sokacak herhangi bir harekatın yapılmaması" istendi. Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan arasında arabuluculuk amacıyla bir özel temsilci atanması kararı alındı. Karar tüm üye ülkelerin evet oyu ile alındı.” (Wikipedia).
EŞİNİ ALIP DEFNEDEMEDİ…
Sonuçta olan gene masum Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’a oldu: Öldürüldüler, Cengiz Ratip ve Turgut Sıtkı gibi “kayıp” edildiler ve biz hala onların nerede gömüldüğünü bulmak için aradan 61 sene geçmiş olmasına karşın uğraş veriyoruz… Hayriye Hanım’ın ömrü eşinin “kayıp” bedeninin nerede gömülü olduğunun bulunmasına yetmedi… Gözü açık gitti, tabir caizse… Eşini alıp defnedemedi…
Onunla ilk kez 2 Mayıs 2007’de Omorfo’daki evinde tanışmıştım… Kıbrıslıtürkler’in çoktan unutmuş olduğu “kayıp” Milletvekili Cengiz Ratip’le ilgili onunla röportaj yapmak üzere değerli arkadaşım Kıbrıslırum film yönetmeni Panikos Hrisantu’yla birlikte gitmiştik evine Hayriye Hanım’ın… “Kayıp” Milletvekili Cengiz Ratip’in sevgili eşi Hayriye Hanım, bizi sevecenlikle karşılamıştı… Onunla güzel bir röportaj yapmıştım o gün ve sonrasında düzenli olarak telefonda konuşmaya başlamıştık… Birkaç kez daha evine gitmiştim…
2009 yılında iki toplumun ilerici örgütleri olarak Lefkoşa’da Uzunyol’da bulunan “Barış Holü”nde bir etkinliğe imza atmıştık… Yaptığım röportajlardan ve araştırmalardan hareketle, iki toplumun barış insiyatifinden örgütler, çatışma ve savaş yıllarında birbirinin hayatını kurtaranlara ödül veriyordu. Ödül alacak olanlar arasında iki de “kayıp” şahıs vardı… Bunlardan biri Cengiz Ratip, diğeri de Stroncilo Muhtarı Stavros Poyrazis idi… Stroncilo Muhtari Stavros Poyrazis de hem 1963’te, hem de 1974’te köylüsü Kıbrıslıtürkler’in hayatını kurtarmış olduğu halde, Sinde ve Stroncilo’dan bazı Kıbrıslıtürkler onu 1974’te başka Kıbrıslırumlar’la birlikte alıp öldürmüşler ve “kayıp” etmişlerdi…
KENDİ CEBİNDEN İNSANLARA YARDIM EDERDİ…
Hayriye Hanım o anlamlı gecede okumam için bana bir mesaj vermişti ve Cengiz Ratip’i ödüllendirirken bu mesajı okumuştum. Hayriye Ratip şöyle demişti mesajında:
“Keşke sevgili eşim Cengiz Ratip öldürülmeseydi çünkü çok iyi bir insandı ve kimseye kötülüğü dokanmadıydı. Aksine herkese, Rum olsun, Türk olsun, her zaman yardım eden, çok fedakar, iyilik dolu bir insandı. Kendi cebinden insanlara yardım ederdi. Kendi akşamüstü eve dönüyor olsa bile, yolda yaya gördüğü insanları durur, arabasına alır, gidecekleri yere kadar götürür, sonar eve gelirdi.
Kim yardım istese çıkarır, kendi cebinden verirdi...
Keşke yaşasaydı ve bu teşekkür plaketini kendi eliyle alabilseydi...
Ve keşke o otobüsle beraber kurtarmış olduğu Polili Kıbrıslı Rumlar da nereye gömülü olduğunu bulmamıza yardım etseydi...
Cengiz Ratip’e en güzel teşekkür, bize nerede gömülü olduğunu bulmamıza yardım etmenizdir. Lütfen onu bulmamıza yardımcı olunuz ki isimsiz bir çukurda 45 yıldır yapayalnız yatmasın artık, bir mezarı olsun ve çocukları ve torunları mezarını ziyaret edebilsin...”
Sonraları Hayriye Ratip, değerli arkadaşımız Andreas Başis’le de bir video yaparak benzer bir çağrı yapmış ve bu mesajı sosyal medya platformu Facebook’ta yayımlanmıştı…
GÖMÜ YERLERİ DEĞİŞTİRİLDİ…
Ne yazık ki Kayıplar Komitesi’nin bütün çabalarına ve kazılarına karşın Cengiz Ratip’in gömü yeri bulunamadı… Bir Kıbrıslırum okurumuz da bize bu konuda yardım etmiş ve olası gömü yerlerini bize ve Kayıplar Komitesi yetkililerine henüz 2007-2008 yıllarında göstermişti. Cengiz Ratip ve Turgut Sıtkı “kayıp” edildikleri zaman, Üçlü Karargah onları aramaya başlayınca, ilk gömüldükleri yerden çıkarılarak başka bir yere gömüldükleri anlatılmaktaydı… Kıbrıslırum okurumuz bizi Pomo’ya götürmüş ve rahmetlik Kallis’e Cengiz Ratip ve Turgut Sıtkı’nın gömülmüş olabileceği bir yeri göstermişti… Pomo ormanında bir dönemecin altında bir yerdi bu. Orada kazı yapılmış, herhangi bir şey bulunamamıştı. Okurumuz, onları defnettiği söylenen Kıbrıslırum şahısla yeniden konuşmuş ve tekrar Pomo ormanına (Baf Ormanı) gitmiştik – bir dönemecin üstündeki bir ağacın altına gömdüğünü anlatıyordu gömen şahıs ve bu olası gömü yerini aramaya girişmiştik…
Kallis’in o günlerde ve sonralarında da bize anlattığına göre, o günlerde bölgedeki baraj yapım aşamasındaydı, o nedenle çeşitli kazılar yapılmaktaydı – Kallis, ikinci gömü yerinin bu baraj civarında olabileceğinden kuşkulanmaktaydı… Kallis göçüp gitti aramızdan, Hayriye Teyze göçüp gitti… Aradan 61 yıl geçti ve Kıbrıslıtürkler’in tek “kayıp” milletvekili Cengiz Ratip’in gömü yeri hala bulunamadı…”
(YENİDÜZEN – Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler… Sevgül Uludağ – 4.8.2025)
YENİ BİR YAKLAŞIM…
Kayıplar Komitesi, geçtiğimiz aylarda önümüzdeki beş yılı kapsayan yeni stratejik planını açıklarken, yeni bir yaklaşımı da plana koymuştu. Son birkaç yıldır devam etmekte olan bu yeni yaklaşım uyarınca, Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslıtürk Üyesi Hakkı Müftüzade ile Kıbrıslırum Üyesi Leonidas Pandelidis, olası gömü yeri araştırmalarına en üst düzeyde bizzat katılıyor ve böylelikle işlerin hızlandırılmasının, şahitlerin cesaretlendirilmesinin ve olası gömü yerlerinin belirlenmesinde gecikmelerin olmamasının hedeflendiği anlaşılıyor. Bundan önce görev yapan Kayıplar Komitesi’nin üyeleri, araştırmalara pek ender katılmaktaydı, daha çok asistanları bu araştırmalara katılıyordu. Pomo Baf Ormanı baraj bölgesinde ve Ayermola’da araştırmalara üyelerin bizzat katılımı da, stratejik plana giren bu yeni yaklaşımın bir göstergesi…
Kayıplar Komitesi yetkilileri, Pomo Baf Ormanı yöresinde inceleme yaparken... (1)
Rahmetlik Kallis'le 17 sene önce Pomo'da gösterdiğimiz olası gömü yerinde...
Kayıplar Komitesi yetkilileri Müftüzade ve Pandelidis ile Cengiz Ratip'in oğlu Mustafa K. Gökeri, olası gömü yeri hakkında bilgi alırken...