Korona Virüsü ve Mücadele

Dr. Berkan Tokar

Sağlık konusundaki endişelerimizin bittiği gün ekonomik ve sosyal endişelerimizin karşımıza çıkacağı gün olacağı aşikardır. O gün içinde ülkeyi yönetenlerin çok geç olmadan gereken önlemleri planlamalı ve iş dünyasına güven tesis edilmelidir. Eğer geç kalınma gibi, her kafadan bir ses çıkması gibi bir durum söz konusu olacak olup, bu süreç kötü yönetilirse ekonomik olarak tüm toplum işvereniyle işçisiyle ağır bedeller öder.


Korona virüsü salgını ile dünyamız alışıla gelmiş kaygılarından çok farklı bir endişenin kaygının içerisinde maalesef. Kapitalist anlayışla globalleşmenin ortay çıkardığı faydaları büyük bir iştahla ardımıza bakmadan bölüşülürken, globalleşmenin problemlerinin de olabileceği umursanmadı. Bir çoğumuzun göz ardı ettiği ve umursamadığı dünyanın bir ucundaki problemler globaballeşme sayesinde olduğumuz yere kadar gelip bizim de problemimiz olabiliyor. İşte şimdi buna tam da bir örnek. Korona virüsünün dünyanın öbür ucundan başlayıp, bir anda nasıl yayıldığını ve tüm dünyayı sarıp, alakalı alakasız bir çok insanın canıyla mücadele eder duruma gelmesini hep birlikte endişe içerisinde yaşıyoruz.

Ülkemizde rastlanan ve kontrol altında tutulan vakalar, hala daha bir çok ülkeden çok daha şanslı bir durumda olmakla birlikte, ileride bizi bekleyen günlerle alakalı ciddi bir belirsizlik oluşu, insanlarda haliyle endişeler yaratmaktadır. Hükümetimizin durumun vahametinin anlaması belli bir süre alsa dahi, salgının yayılmasını önleme ve halkın endişelerini gidermek adına hükümet, biraz el yordamıyla, biraz şaşkınlıkla da olsa bir takım sağlık alanında önlemler almış ve uygulamaya koymuştur. Umarım bu önlemler bizleri bu karanlık tünelin öbür ucundaki ışığa sağ salim ulaşmamızı sağlar. Hangi önlemin doğru hangi önlemin yanlış olduğunu söyleme eminim uzmanların bile çok zorlandığı bir konudur. O yüzden bizlerin önlemlerin niteliğini tartışmamız aslında bizlere bir fayda getirmemekle birlikte, bizleri gerip karşı karşıya da getirebiliyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinde alınan önlemlerde farklı yaklaşımlar görmekte olduğumuz da bir gerçek. Ancak vatandaş olarak ülkemizde ihtiyaç duyduğumuz, alınan önlemlerin niteliğini tartışmak değil, idaremizin aldığı kararlara güvenebilmek ve endişelerimizin idare tarafından giderilmesidir. Dolayısıyla Hükümetimiz bu ortamda en temel sorumluluğu, uzmanların temel doğrularını atlamadan ürettiği kararlarla bu halka ihtiyaç duyulan güveni verebilmektir. İdarenin bu güveni veremediği durumda üretilen kararlar daimi suretle eleştirilip tartışılacak ve halkın endişesi büyüyerek devam edecektir. Böylelikle şiddete kadar varabilecek potansiyelde sosyal patlamalara neden olacak sonuçlar ortaya çıkabilme ihtimalleri doğacaktır.

Halkımız endişelerinin giderilmesi için, idarenin aldığı kararlara güvenme ihtiyacı duyarken ülkemizde maalesef her kafadan bir ses çıkmaktadır. Her köşede bir komite kurulmakta ve her biri farklı fikirler üretip halkın endişelerinin giderilmesi bir yana dursun kafasını karıştırıp paniklemesine yol açılmaktadır. Her kes kendini gösterme gaylesine girmiş gibi bir görüntü var. Anladım seçim dönemine geldi bu salgın felaketi ancak içinden geçiyor olduğumuz bu durum sıradan bir durum değildir. Klasik kurnaz davranışlardan lütfen yöneticilerimiz arınsın. Bu dönem seçime malzeme yapılacak bir dönem olmamakla birlikte bu süreçte kibire hırsa yer olmaması lazımdır. Bu zor süreç birlik olmakla, dayanışarak mücadele etmemiz gereken bir süreçtir ve bunu her kesin anlaması gerekmektedir.

Umudum odur ki bizlerin tüm toplum olarak sağlıklı kalma adına verdiğimiz mücadele birlik ve dayanışma içinde başarıya ulaşacaktır. Sağlık konusundaki endişelerimizin bittiği gün ekonomik ve sosyal endişelerimizin karşımıza çıkacağı gün olacağı aşikardır. O gün içinde ülkeyi yönetenlerin çok geç olmadan gereken önlemleri planlamalı ve iş dünyasına güven tesis edilmelidir. Eğer geç kalınma gibi, her kafadan bir ses çıkması gibi bir durum söz konusu olacak olup, bu süreç kötü yönetilirse ekonomik olarak tüm toplum işvereniyle işçisiyle ağır bedeller öder. Dolayısıyla ülkemizi yönetenlere bu çerçevede büyük görev düşmektedir. İdareye mualefet değil destek olma idare de kibirinden arınıp her uzatılan yardım elini tutabilme olgunluğunu gösterilebilmelidir. İnancım bu karanlık tünelden ancak hep birlikte dayanışma içerisinde olursak çıkabileceğimizdir.