Konuşmayan adam! konuştu

Tayfun Çağra

 

Eroğlu konuştu.
Partisinde!… UBP’de…
UBP’nin kuruluş resepsiyonuna katıldı Eroğlu ve içindekileri döktü.
Dökebilir, söyleyebilir, vatandaş da ona göre yani söyleyene göre, niyete göre, o zaman kadar bildiklerine, öğrendiklerine göre kendi doğrularını oluşturabilir.
Eroğlu da içini dökebilir, şimdiye kadar müzakere masasındayken hiç olumlu tutum içinde olmasa da çok fazla içini dökemedi.
Şimdi Anastasiadis “artık müzakerelerde yokum” dediği için rahatladı Eroğlu, fırsat yakaladı ve “masada harita yok” denmesine rağmen Rum tarafının istediği köyleri sıraladı resepsiyonda…
Ardından tüm askerin de çekileceğini söyledi.
Zaten kuzeyde 2004 referandumunda %65 evet alan Annan Planı’nda 40 bin askerin kalmayacağı belliydi. Ama tümü değil, Rum tarafında da, Türk tarafında da bir miktar yabancı askerin kalması öngörülüyordu.
Onun ardından “eğer müzakerelerde anlaşmaya varılırsa Türkiye’den gelenler oy kullanamayacak” dedi.
“Anlaşma olursa kuzeydeki Rum malında ilk tercih malın sahibi Rumların olmasına karşın güneydeki Türk malının tercihi, sahibi olan Türk’e bırakılmayacak” iddiasında bulundu.
“Cumhurbaşkanlığı dönüşümlü değil Cumhurbaşkanı hep Rum ve Muavini Türk olacak ve ortak seçmen tarafından seçilecek. Bir başka deyişle Türklerin değil Rumların tercihi olacak” da dedi.

***

Bu maddelerde çok saptırma var ama diyelim ki Rum tarafının böyle istekleri var, bu isteklerin karşısında duracak, kendi toplumunun haklarını savunacak, kendi toplumunu en üst seviyede tatmin edecek bir uzlaşıya ulaşmak için mücadele edecek olan kendisi değil mi!
Talat’ın örneğin dönüşümlü Cumhurbaşkanlığı’nda vardığı uzlaşıya rağmen bunun gibi uzlaşıları masada koruyamayan kendisi değil mi?
O zaman kimi, neyi, kimlere şikayet ediyor.
Ortada bir başarısızlık varsa, aşırıya kaçan Rum talepleri varsa bu taleplerin masaya gelmesine olanak veren yine kendisidir.
“Şimdilik söyleyebileceğim bu kadar, daha açık konuşamam. İşte böyle bir oyun var” diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışmak softa şaşırtmasından başka bir şey olamaz.
Bu işi beceremiyorsa o zaman Cumhurbaşkanlığı’na tekrar aday olmaz.
Ama yok, Rum tarafının ‘taviz verilemeyeceğini’ söylediği taleplerini yaratmasını bir başarı olarak görüyorsa tekrar aday olur, vatandaş da gidişattan memnunsa Eroğlu’nu tekrar seçer.
Adaylık kararını belki bu çıkışlardan sonra Kasım’a kadar bekletmez.