Konferansa kimler katılacak?

Ünal Fındık

 

İkinci Mont Pelerin zirvesinin başarısızlıkla sonuçlanması ve hemen akabinde liderlerin karşılıklı suçlama oyunlarına başlaması çözüm umutlarını bir anda yerle bir etmişti.

Eylül ayındaki başarısız New york zirvesinden sonra kısa sürede işleri toparlayan Eide bu defa yine çok kısa sürede yaptığı mekik diplomasisi ve Ankara ile Atina ziyaretleri ile süreci toparlamıştı. Önceki hafta ansızın yemekte bir araya getirdiği liderler ortak bir açıklama üzerinde uzlaştılar. Ortak açıklamayı da her zamanki gibi Eide açıkladı.

BM sitesinde bu açıklamanın orijinali vardır. İsteyen girip bakabilir. Bu açıklamaya göre liderler 9 Ocak’ta yine Cenevre’de buluşacaklar ve 9 Ocak’a kadar hala açık kalan konuları görüşmeye devam edecekler, 11 Ocak’ta karşılıklı harita sunacaklar ve 12 Ocak’ta da yine Cenevre’de garantörlerin de katılacağı konferans ile müzakere süreci devam edecek. Konferansın kaç gün süreceği ve ne zaman sonuçlanacağı ise henüz netleşmiş değil. Eide’nin deyimi ile bu süre yeteri kadar olacak.

Peki bu konferansa kimler katılacak?

Ortak açıklamada bu konu nettir. Bu konferansa toplum liderleri yanında sadece garatörler katılacak. Ancak taraflar ihtiyaç duyarsa başka ilgili katılımcılar da davet edebilirler.

Eide’nin açıklamasındaki ifade bu kadar açık ve net.

Rum tarafı şimdi bunu tartışmaya açıyor. Yok Kıbrıs Cumhuriyeti de olmalı, yok BM GK’nin 5 daimi üyesi de olmalı, yok AB mutlaka olmalı falan diye neredeyse bir bardak suda fırtına koparıyorlar.

Öncelikle Kıbrıs Cumhuriyeti konusuna açıklık getireyim. Eğer o masada bugünkü resmi temsiliyeti ile yani tamamen Rum toplumundan oluşan şekliyle Kıbrıs Cumhuriyeti yer alacaksa Anastasiadis kimi temsil edecek?

Yoksa Rum toplumu Kıbrıs Cumhuriyeti, Türk toplumu da azınlık temsilcisi olarak mı o masaya oturacak? Yani bugüne kadarki bütün müzakere sürecini cope atarak sıfırdan mı başlayacağız?

Bu mümkün değil. Bunu kimse kabul etmez. Red cephesi dışındaki Rum siyasi partileri ve bizzat Anastasiadis’in kendisi de böyle bir talep ortaya koymadı diye biliyorum.

BM GK’nın 5 daimi üyesi masada olabilir mi? Yukarıda belirttiğim gibi açıklamada bu konuya taraflar ihtiyaç durumuna göre kendileri karar verecek. Sanırım bu aşamada katılmaları olumlu değil, aksine olumsuzluk getirir. Zaten bu üyelerden İngiltere garantör olarak orada olacak. ABD konumundan dolayı orada olmasa da İngiltere aracılığıyla yakın olacak. Ama Fransa, Rusya ve Çin’in bu konu ile ne ilgisi var anlamış değilim. Katılmalarının çözüme herhangi bir katkı sağlayacağını da düşünmüyorum.

AB’ye gelince zaten AB belli bir süreden beri sürece aktif olarak katılıyor. Masada değil ama ihtiyaç olduğunda AB temsilcisi de masaya geliyor. Elbette ihtiyaç durumunda yine belki de yüksek düzeyde davet edilecektir.

Rum tarafı Eide’nin 1 Aralık 2016 akşam yemeği sonrasında yaptığı bu açıklamaya onay verdiği halde şimdi neden sürece yeni oyuncular katmak istiyor?

Sanırım bu Anastasiadis’in içerdeki muhalefeti rahatlatma çabasından başka birşey değil.

Ama benim asıl anlamadığım Yunanistan’ın tavrıdır. Garantörlerden Türkiye 12 Ocak’taki konferansa en yüksek düzeyde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat kendisinin katılacağını açıkladı. Ondan 2-3 gün sonra İngiltere Başbakanı Teresa May de katılacağını açıkladı.

Rum resmi haber ajansı, KHA, İngiltere’nin henüz kimin katılacağına karar vermediğini söylese bile yayınladığı haberin dayanağı yoktur. Dahası haberden çok, heber yorum gibi duruyor. Çünkü haberde “AB tam üyesi modern bir ülkede, garantiler diye birşey olamayacağı….” diye belirtiyor. Ama “AB tam üyesi modern bir ülkede , 2 tane İngiliz Üssü’nün ne işi olduğu sorgulanmıyor”. Bu iki yüzlülük değilse nedir?

Yunanistan Başbakanı Tsipras ise hala katılıp katılmayacağını açıklamadı. Çarşamba akşamı Anastasiadis ile Tsipras Brüksel’de otelde 3 saate yakın görüştüler. Ardından da yemekte görüşmeye devam ettiler. Ama herhangi bir açıklama yapmadılar. Sadece Anastasiadis basına yaptığı açıklamada “tamamen aynı çizgide bulunuyoruz ve son pozisyonlarımızı tamamlamak için tartışmaya devam ediyoruz” dedi.

Sanırım Rum tarafı bu tartışmayı Ocak ayı başına kadar taşıyacak. Nedeni ise hem Kıbrıs’ta, hem de Yunanistan’da “koalisyon ortakları”nın redci pozisyonudur.