Kolej Giriş Sınavı’nın Yeni Şekli

Eğitim sistemlerinin en çok eleştiri alan boyutları, sıralama sınavlarıdır. Bu eleştiriler nedeniyle de hemen her eğitim sisteminde sıralama sınavlarının yapısı sürekli olarak değişmektedir. Türkiye’deki ÖSS’nin son on beş yılda 14 ke

 

 

 

         Eğitim sistemlerinin en çok eleştiri alan boyutları, sıralama sınavlarıdır. Bu eleştiriler nedeniyle de hemen her eğitim sisteminde sıralama sınavlarının yapısı sürekli olarak değişmektedir. Türkiye’deki ÖSS’nin son on beş yılda 14 kez değişmesinin nedeni budur… Bu durumun ülkemizdeki en güzel örneği de kolej giriş sınavlarıdır… Koleje giriş için yapılan sınavların biçimi, son dört yılda 4 kez değişmiştir…

 

Ülkemizdeki en geniş kesimi ilgilendiren, kolejlere giriş sıralama sınavlarının yeni şeklini içeren 2012-2013 öğretim yılı KGS kılavuz kitapçığı, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı resmi web sitesinden yayımlandı… Kılavuza göre; eğitim sistemimizin bir türlü çözülemeyen sorunu olan “koleje girişi” için yapılan sınavların yapısında bazı değişikliklerle karşımıza çıkmaktadır… Peki, nedir bu değişiklikler? İşte olumlu ve olumsuz yanlarıyla kolej giriş sınavının yeni şekli…

 

         SBS Kaldırıldı

         İlkokul 4. ve 5. sınıf öğretim programlarının düzeylerini belirlemek amacıyla eğitim sistemimize entegre edilen SBS, bu amacını yerine getiremeyip sadece koleje giriş sisteminin bir parçası olmuş, programların değil öğrencilerin seviyesin ölçülmesine dönüşmüştü… Dahası bu sınavlara girmek zorunlu olduğu halde, katılım oranları %50’lilerin altına düşmüştü… Bütün bu olgular SBS’nin, eğitim bilimciler tarafından ciddi eleştirel almasına neden olmaktaydı… Bu eleştirilerin bir ürünü müdür yoksa gerçekten amacına hizmet etmediğinin fark edilmesidir bilemem ama SBS mantığının eğitim sistemimizden çıkartılması olumlu bir uygulamadır… Çünkü çağdaş eğitim kuramlarının söyledikleri ortadadır: İlkokul çağındaki çocukları seviyeleri belirlenemez…

 

Üç Basamaklı KGS

SBS’nin kaldırılması, Kolej Giriş Sınavı’nın (KGS), üç basamaklı olarak gerçekleştirilmesine neden oldu… Yeni uygulamaya göre; (KGS-1) 26 Ocak 2013 Cumartesi, (KGS-2) 11 Mayıs 2013 Cumartesi ve (KGS-Yerleştirme) 8 Haziran 2013 Cumartesi günü gerçekleştirilecek…

 

Yeni KGS’de Neler Var?

SBS’nin kaldırılarak,  KGS’yi üç basamaklı hale getiren bu yeni biçimde bazı önemli değişiklikler de var. İşte değişiklikler;

·        Artık ilkokul 4. sınavların girmesi gereken merkezi bir sınav yok. KGS’lere sadece kolejlerde okumak isteyen ilkokul 5. sınıf öğrencileri girecek.

·        Önceki yıllarda kolej giriş için kayıtlar, Mayıs ayında yapılmaktaydı. Yeni yapıda kayıtlar Aralık ayına alındı. KGS kayıtları 17 – 28 Aralık 2012 tarihlerinde kılavuzda belirtilen kayıt merkezlerinde yapılacak…

·        En önemli değişiklerden biri de aday öğrencilere tercih hakkı verilmesidir. Öğrenciler kayıt esnasında, okumak istedikleri kolejlerden en çok 2 tanesine seçebilecekler... Bu uygulama, yüksek puanlı öğrencilerin dışarıda kalmasını nispeten önleyecektir…

·        Hala Sultan İlahiyat Koleji de kılavuzda yer aldı. Ancak bu kolejin, diğer kolejlerle denkliği hangi düzeyledir? Buraya kayıt yaptıran öğrencilerin, ileride diğer kolejlere nakil alması mümkün olabilecek mi? gibi soruların yanıtları henüz belirsiz…

 

Değişen Ne?

SBS’nin eğitim sistemimizden çıkartılmasının olumlu bir uygulama olarak nitelendirilebilir. Ancak KGS’nin yeni şekli de bu sınavlarla eğitim sistemimizde yaratılan tahribatların ortadan kaldığı söylenemez…

 

SBS’nin KGS’ye dönüşmesi; özel dersin olumsuz etkilerini, psikolojileri bozulması pahasına öğrencileri yarıştırma zihniyetini ortan kaldırmıyor… KGS de tıpkı SBS gibi öğrencilerin okul yaşantılarını dikkate almıyor. Süreç temelli bir ölçme-değerlendirme yerine, sonuca bağlı bir ölçme devam ediyor…

 

Kısacası esasta değişen bir şey yok… Hâlâ 10 yaşını yeni tamamlamış öğrencilerden yaşamlarını etkileyecek bir karar verilmesini isteniyor… Kaldı ki bu kararı çocuklar değil veliler veriyor… Sınav biçimler olarak değişmiş ama özü hâlâ duruyor: O özel ders senin, bu özel ders benim koşuşturma pahasına, sınavda en üst sırada yer almaları için, sınıf arkadaşını rakip gören, sevgiden, işbirliğinden, takım ruhundan uzak bir yaklaşım devam ediyor…

 

 

 

 

 

ANLAYANA - GÜLMECE

 

İki İhtimal

 

2. Dünya Savaşında 2 Yahudi Almanlara esir olmuştur. Bunlardan biri
diğerine kendilerine ne yapacaklarını sorar. O da başlar anlatmaya:

“2 ihtimal var ya bizi öldürürler ya da esir kampına yollarlar. Öldürürseler
sorun yok, kampa gidersek 2 ihtimal var ya kurşuna diziliriz ya da gaz
odasında öldürülürüz. Kurşuna dizilirsek sorun yok, gaz odasına gidersek
2 ihtimal var bizden ya sabun yaparlar ya da kağıt. Sabun yaparlarsa
sorun yok kağıt yaparsalar 2 ihtimal var ya gazete kağıdı oluruz ya da
tuvalet kağıdı. Gazete kağıdı olursak sorun yok tuvalet kağıdı olursak
iste o zaman boku yedik.”

 

 

AKLINIZDA BULUNSUN

 

 

Öğretmenin Rolü ve Statüsü

 

 

Geçtiğimiz hafta sonunda “24 Kasım Öğretmenler Günü”nü kutladık… Bu kutlamalarda yine güzel ve özlü sözler söylenip “öğretmenin” nedenli önemli olduğuna vurgu yapıldı… Oysa ne yazık ki son dönemde yaşananlar öğretmenlik mesleğinin statüsünü erozyona uğratmıştır…

 

Ülkemizde çok sayıda eğitim araştırması olmasına karşın öğretmenlik; hem bir meslek hem de mesleğe yüklenen toplumsal rol ve sorumluluklar açısından, bilimsel çalışma ve araştırmalara fazla konu edilmediği söylenebilir. Öğretmenliğin nasıl olması ve neler yapması gerektiği ile ilgili araştırmaya, kitaba ve materyal bolluğuna karşılık öğretmenin mesleği konusundaki “toplumsal rolü ve statüsünü” konu alan çalışmalara pek rastlanmıyor…

 

Eğitim bilimcilere göre; statü ve rol kavramlarının birbiriyle ilişkisinde rolün statüye uygunluğu önemlidir. Bu aynı zamanda bir beklentidir. Eğer rol, statüyle tayin edilmiş beklenti sınırını asar veya bu beklentinin altında kalırsa rol sahibi yaptırımla karşılaşmak durumunda kalır. Bundan dolayı, statü ile rolün uygunluğu çok önemli ve değerlidir.

 

Ne yazık ki ülkemizde; öğretmenlerin rolleri çok geniş çerçevede ele alınıp, öğretmene birçok misyon yüklenirken öğretmenin statüsü oldukça düşüktür. Bütün mesleklerde genel olarak statü ile rol arasında bir denge ve uyum söz konusu iken öğretmenlik mesleğinde aynı denge ve uyumdan bahsetmek pek mümkün değildir. 

 

Ülkemizdeki öğretmenlik mesleğine baktığımızda rolü ile statüsü arasında büyük çeliksiler ve tutarsızlıklar bulunmaktadır. Bu çelişki ülkemizde daha da dikkat çekicidir. Kısacası, öğretmenlerin özlü sözlere ve kuru kutlamalara değil, mesleklerinin statüsünü yükseltecek uygulamalara ihtiyacı var…

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri