“Koççinodrimitya’da gömülü olabilir…”

Sevgül Uludağ

 “Kayıp” yakını Mihalis Yangu Savva, 1963 “kaybı” Vasıf Hasan’ın akibetini araştırdı: “Olimpiakos’tan Gogos Zaharias’ın öldürülmesine karşı intikam olarak kaçırılıp Koççinodrimitya’ya götürülmüştü…”

1974’te kardeşi Bilelle’de Kulaklı Tepe’de beraberindeki Kıbrıslırumlar’la birlikte “kayıp” olan ve yıllar önce Kulaklı Tepe’deki bu yeri Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermek üzere birlikte araştırma yapmaya gittiğimiz, daha sonra Kayıplar Komitesi’nin buradaki kazı çalışmalarında kardeşinin kalıntıları bulunarak kendisine iade edilen “kayıp” yakını Mihalis Yangu Savva, 18 Aralık 1963’te “kayıp” edilen Vasıf Hasan’ın akibetini araştırdı.

Bir süre önce bu sayfalarda “kayıp” Vasıf Hasan’ın kızı Tijen Gülle’nin bir paylaşımını görerek bundan etkilenen Mihalis Yangu Savva, 1963 “kaybı” Vasıf Hasan’la ilgili olarak bize bir araştırma yapacağını söyledi ve kısa süre sonra da bazı bulgular elde etti… Mihalis Yangu Savva, elde ettiği bulguları, “kayıp” Vasıf Hasan’ın kızı Tijen Gülle’yle de paylaştı çünkü onları bir araya getirdik ve tanıştırdık…

Mihalis Yangu Savva, Vasıf Hasan 18 Aralık 1963’te “kayıp” edilmeden birkaç gün önce bazı Kıbrıslıtürkler’in Olimpiakos Futbol Takımı’nın müdavimlerinden Yorgos (Gogos) Zaharias’ı öldürdüklerini, bunun üzerine Zaharias’ın arkadaşlarının çok öfkelendiğini ve bunun “intikamını” almak üzere sokağa çıkarak önlerine gelen ilk Kıbrıslıtürk’ü yakaladıklarını, bunun da Vasıf Hasan olduğunu araştırmaları sonucunda öğrendi.

Bisikletiyle Çağlayan-Aykasiyano bölgesinde giderken bazı Kıbrıslırumlar tarafından kaçırılan Vasıf Hasan bir araçla Koççinodrimitya’ya götürülmüş ve Mihalis Yangu Savva’nın araştırmasına göre, burada öldürülerek bir kibrit fabrikası yakınlarına gömülmüş. Ancak tam gömü yeri hakkında Mihalis Yangu Savva, daha ayrıntılı bilgi elde edemedi çünkü bu yörede yürüttüğü araştırmalarda bir sessizlik duvarıyla karşı karşıya kaldı.

Mihalis Yangu Savva, kendi “kayıp” kardeşi bulunmuş olmasına karşın, gönüllü olarak yıllardır başka “kayıp” Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırumlar’ın gömü yerlerinin bulunması için bir aktivist olarak tek başına mücadele veriyor.

Mihalis Yangu Savva’yla dün yeniden buluştuk ve sorularımızı şöyle yanıtladı:

SORU: “Kayıp” Vasıf Hasan’la ilgili olarak YENİDÜZEN’deki sayfamda kızı Tijen Gülle’nin yazdıklarını gördükten sonra Facebook’ta “Ben bu konuda araştırma yapacağım” diye bana bir not yazmıştın. Ondan sonra neler yaptın?
MİHALİS YANGU SAVVA
: Üç kişi buldum ve konuştum bu konuyu… Sonra iki kişiyle daha konuştum…
Vasıf Hasan “kayıp” edilmeden bir veya iki gün önce, bazı Kıbrıslıtürkler, bir Kıbrıslırum’u öldürmüşlerdi. Bu Kıbrıslırum’un adı Yorgos Zaharia idi. Ya da Gogos Zaharia… Yorgos Zaharias, Olimpiakos Futbol Kulübü büfesini mi çalıştırıyordu, orada mı çalışıyordu veya müdavimi idi kulübün. Şu anda Olimpiakos Kulübü’nde Yorgos Zaharias’ın fotoğrafı asılıdır.
Yorgos Zaharias’ın bazı Kıbrıslıtürkler tarafından öldürülmesine sinirlenen bazı Kıbrıslırum arkadaşları sokağa atılmışlar ve önlerine gelen ilk Kıbrıslıtürk’ü yakalamışlardı… Onu arkadaşlarının öldürülmesinin “intikamını” almak gerekçesiyle yakalamışlar ve sonra da bir arabayla Koççinodrimitya’ya götürmüşlerdi.

SORU: Geçmişte bazı Kıbrıslırum okurlarım iki farklı şey anlatmıştı bana ve bunları yazmıştım yıllar önce: Bunlardan birisi, Olimpiakos’un tribünleri yakınında bisikletiyle giden bir Kıbrıslıtürk’ü yakalayıp dövdükleriydi. Bir diğer ihbarda da Lefkoşa’da yakalamış oldukları bir Kıbrıslıtürk’ü Koççinodrimitya’ya götürüp öldürdükleri ve gömdükleri şeklindeydi… Şimdi senin araştırmanla bu iki farklı ihbarın aslında aynı şeyden bahsetmiş olabilecekleri ortaya çıkıyor, parçacıklar birleşiyor…
MİHALİS YANGU SAVVA:
Vasıf Hasan’ı Lefkoşa’da Aykasiyano-Çağlayan yöresinde bir yerlerde yakalayıp onu arabayla Koççinodrimitya’da şimdi fabrikalar bölgesi olan bir yere götürmüşlerdi ama o zamanlar orada fabrikalar yoktu, boş bir alandı, tek bir kibrit fabrikası vardı. 1964’te burada tek bir fabrika vardı. Afrodit Kibrit Fabrikası’ydı bu… Daha sonra bu fabrikanın adı Markona Kibrit Fabrikası olarak değiştirilmişti…
Vasıf Hasan’ı buraya götürmüşler ve Koççinodrimitya’dan da onlara yardım etmek üzere bir Kıbrıslırum gitmişti. Onu orada öldürmüşlerdi. Böylece kendilerince “işi bitirmişlerdi”…

SORU: Yani senin araştırmana göre onu aldılar, dövdüler, sonra da öldürdüler… Onu birkaç gün veya bir süre hayatta tutmadılar…
MİHALİS YANGU SAVVA
: Evet. Onu Koççinodrimitya’da, kibrit fabrikası yakınlarında bir yere gömdüler… Tüm bilgiler, Koççinodrimitya’daki kibrit fabrikası yanına gömülmüş olduğu şeklindedir.
Şimdi gerçeği söyleyecek birisini bulmamız lazımdır… Bu yeri gösterecek birisini bulmamız lazımdır…

SORU: Bu görev Kayıplar Komitesi’nin görevidir… Şu anda kendilerine pek çok bilgi sağlamış bulunuyorsun… Pek çok ipucu buldun. Gidip Koççinodrimitya’daki bu bölgeyi de araştırdın, kendi gözlerinle gördün… İsterlerse Kayıplar Komitesi yetkililerini bu bölgeye götürebilirsin… Orada arkeologlar araştırma yapabilirler, araştırma görevlileri araştırma yürütebilirler…
MİHALİS YANGU SAVVA:
Eğer daha fazla bilgi elde edebilirsem Kayıplar Komitesi’yle birlikte bu bölgeye gidebiliriz ve kendilerine bu bölgeyi gösterebilirim… 

SORU: Bu bizim görevimiz değildir çünkü Kayıplar Komitesi’nin araştırma görevlileri vardır, bizden çok daha geniş olanakları vardır…
MİHALİS YANGU SAVVA:
Ben her gün Kıbrıstürk tarafına geçiyorum, binlerce arkadaşım vardır… Son dokuz yıldır yapıyorum bunu gönüllü olarak, “kayıp” kardeşimin bulunmasından bu yana aradan geçen dokuz sene boyunca hiç durmadım, hem Kıbrıslıtürk, hem de Kıbrıslırum “kayıplar”ın gömü yerlerinin bulunması için uğraş veriyorum.  Ben “kayıp” kardeşimi buldum ama hala “kayıplar”ın bulunması için uğraş veriyorum. Neden? Çünkü bir Kıbrıslıyım ben ve yurdumun her yerini seviyorum, bu yurdun tüm insanlarını seviyorum… Ben kardeşimi kaybettim ancak kardeşimin “kayıp” olmasına yol açan olayları biliyorum, neden böyle olmuş olduğunu biliyorum… Kıbrıslıtürkler’in de neden “kayıp” edildiklerini, hangi olayların bunlara yol açtığını biliyorum… Tüm bunlar neden oldu, bunu biliyorum… Bana yardım eden çok iyi arkadaşlarım vardır, yavaş yavaş bana yardım ediyorlar. Bu arkadaşlarım bazan korkuyorlar ama sonra konuşmaya başlıyorlar… Sonra yavaş yavaş yardım ediyorlar. Ben de Kıbrıslıtürk toplumundan yardım istiyorum. Şimdi sanırım 220 civarında “kayıp” Kıbrıslıtürk vardır, gömü yeri bulunmamış olan… Sanırım 680 civarında da “kayıp” Kıbrıslırum vardır. Havaalanındaki laboratuvarda gömü yerleri bulunup kimliklendirilmeyi bekleyen 220 “kayıp” şahsın kalıntıları vardır. DNA testleriyle kimliklendirilmeyi bekliyor bunlar…
Tüm bu “kayıplar”ın aileleri vardır bekleyen, evlatları vardır, ister Kıbrıslıtürk, ister Kıbrıslırum olsun, tüm “kayıp” yakınlarının acısı aynı acıdır. Istırap, aynı ıstıraptır… Ben kendimi tümüyle bu işe adadım, gönüllü olarak… Ve elimden geleni yapıyorum… Zorluklarla yapıyorum bunu… Kıbrıslırum fanatiklerle zorlu anlar yaşıyorum… Biliyorlar ama konuşmuyorlar. Gerçeği söylemeleri için onlarla kim konuşmalıdır? İnanıyorum ki toplum lideri onlarla konuşmalıdır. Anastasiadis gibi, Şilluris gibi liderler bunlarla konuşmalıdır ki gerçeği söylesinler… Aynı şekilde Kıbrıslıtürk liderliği de gerçeği bilip de konuşmayan Kıbrıslıtürkler’le konuşmalı, onları gerçeği söylemeye teşvik etmelidir.
Bu kanlı sayfaları kapatmalıyız artık… Kimi zaman oyun oynadıkları hissine kapılıyorum. Televizyonu açıyorsun, ağlıyorlar ve “Aman arayın da bilgi verin” diyor bazı siyasiler televizyon reklamlarında. Kimse bu reklamlardan etkilenip de aramıyor tabii… Bu konuda bir şeyler yapmalıyız…

SORU: Yani iki toplumun liderlerine çağrınızdır bu, “kayıplar” konusunu ciddiye alıp bu konuda ciddi adım atmaları yönünde…
MİHALİS YANGU SAVVA:
Mesela ben pek çok Kıbrıslırum’un gömü yerleriyle ilgili bilgi sahibiyim ancak tam nokta bilmiyorum… Aynı şekilde dosyalarımda Kıbrıslıtürkler için de bazı bilgiler vardır, toparladım bunları… Mesela Latça’da, Ali Salahi, başka iki Kıbrıslıtürk, başka üç Kıbrıslıtürk gömülmüştür… Örneğin geçtiğimiz Cumartesi günü bir Kıbrıslırum polis geldi, dört yıl uğraştım bu adam konuşsun diye bana ve sonunda “Rolandis’in evinin arkasına bakınız, oraya 15 Kıbrıslıtürk gömülmüştür” dedi… Parisinos yakınındadır bu bölge… Ve bunu ilk kez Cumartesi günü duydum bu adamdan… Bugüne kadar Çangaridis bölgesinde olduğunu biliyordum, Parisinos’ta Çangaridis bölgesinden 300 metre geride olduklarını öğrenmiştim.  Ancak Cumartesi ulaştığım bilgiye göre, 300 metre ileride, Rolandis’in evinin arkasında oldukları şeklindedir.
Tüm bunları bilenler konuşup anlatmalıdır… Halen hayatta olan ve bunları bilenler konuşmalıdır, ölmeden önce konuşup söylemelidirler…

SORU: Aynı şekilde dosyalara da bakabilirler… Çünkü Kıbrıs’ta da bu konularda dosyalar mevcuttur çeşitli makamlarda… Yalnızca Türkiye’de değildir bu dosyalar… Kıbrıs’ta da vardır. Pek çok dosyada, pek çok bilgi vardır.
MİHALİS YANGU SAVVA:
Bravo… Evet, dosyalarda bilgiler vardır, birisinin oturup bunları okuması gerekir…

SORU: Bu konuda bir örnek verebilirim mesela Kıbrıslıtürk tarafında yapılabilecek somut bir adımla ilgili… Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk tarafındaki tüm kaymakamlıklarla temasa geçmeli, kendilerinden dosyalarını tarayıp bilgi vermelerini talep etmelidir. Eğer bu yapılmamışsa tabii… Biliyorum ki Kaymakamlıklar’da yapılmış listeler vardır, 1974’te Kıbrıslıtürk makamlar, bazı Kıbrıslıtürkler’i çeşitli bölgelerde görevlendirmişti – örneğin Girne’de, Mağusa’da, Omorfo’da savaştan hemen sonra ölüleri defnetmek üzere görevlendirmeler yapılmıştı, bunlar listeler halinde kaymakamlıklar tarafından yazılıp çizilmişti. Sağlık ekipleri tesis edilmişti, çeşitli görevler için çeşitli bölgelere insanlar görevlendirilmişti. İsimleri yazılı olarak bir liste halinde kaymakamlıklarda vardır bu görevlendirmelerin. Bu isimlerin bir kısmı hayattadır, bazılarını buldum ben okurlarımın yardımıyla ama bunlardan bazıları bana konuşmazlar. Belki Kayıplar Komitesi’ne konuşabilirler… Kayıplar Komitesi veya Sayın Akıncı talep edebilir bunu Kaymakamlıklar’dan… Ben bazı yerlerde gömü yapan bazı şahısları biliyorum ama bana konuşmuyorlar… Çünkü ben sadece bir gazeteciyim.
MİHALİS YANGU SAVVA:
İşte liderlerin, liderlik yapmasının zamanı tam da şimdidir… Eğer iki toplum lideri bu konuda yardımcı olmak istiyorlarsa, liderliklerini göstermenin zamanı şimdidir. Çünkü ben araştırma yapıyorum, tekrar tekrar üstüne gidiyorum ama bir noktada bir sessizlik duvarıyla karşılaşıyorum… İki toplum lideri bu konularda ağırlıklarını koymalı ve bu sessizlik duvarlarının aşılmasına yardım etmelidir…