KKTC Hapishane ve İslah Evi gibi

Fatma Azgın

 

Uzun zamandır Kıbrıs sorunu, ekonomik problemler, yaklaşan yerel seçimler ve siyasi partilerin çekişmelerine kapıldık ve sosyal yapının yozluğunu unutur gibi olduk..

Bu toplum için herkes fikir söylüyor, çalışır görünüyor ama, bir dönerci yardımcısının ahlak ve insanlıktan yoksun haberi, toplumun kültürü ve sosyolojisi ile hiç kimsenin ilgilenmediği ortaya çıkıyor.

Aslında şehirlerimizde, köylerimizde, okumaya ve görmeye tahammül edemediğimiz olaylar yaşanıyor. Bir sürü tecavüzcü, hırsız, katil, mafya, yakın ailesi hatta çocuğu ile cinsel ilişkiye giren, seks ve şiddet delisi insanlarla birlikte yaşıyoruz.
Bu adanın binlerce yıllık tarihinde yaşanmayan rezaletler 21.yüzyılda zorla bize yaşatılıyor.

Bu haberleri, en detaylı şekilde  veren basın yayın organlarının bu toplumun “yapay” kültürünü, istemeyerek de olsa,  gerçek bir sosyal yapı olarak göstermesi eleştirilecek bir durumdur. Başta Türkiye ve diğer ülkelerde bu çirkinliklerin haber olmasına da yardımcı olunmaktadır.
Bu gibi haberlerin, arka sayfalarda, detaylı bilgi vermeden “suç ve rezalet” tanımı ile sunulması gerekmektedir. Medya, halkı bilgilendirmek için görev yapmalıdır. Müstehcen ve pislik, sapıklık içeren haberlerin insanlarımıza ne yararı vardır?

Kaç yıldan beridir devam eden, hayatımız boyunca duymadığımız, görmediğimiz ahlak düşkünlüklerine dur diyecek yöntemler bulunma zamanı çoktan gelmiştir.
Kıbrıslı kültürü ile övünen insanlarımız, sivil toplum örgütlerimiz, siyasi partilerimiz,  kültür insanlarımız, her işi bırakıp toplumun sosyal yapısının çürütülmesine karşı tavır sergilemelidir. Çünkü kimlik ve kültür bir toplumun en önemli varlığıdır.

Bugüne kadar kurulmuş hükümetlerin kültür politikası olmamıştır.
Özellikle CTP ve sol partilerden, toplumcu ve hümanist yaklaşımlarından dolayı kültür politikalarını ilk sırada tutmaları beklenir.

Bu eksikliile ilgilenmeyen hükümetimiz bir an önce de herşeyi bırakıp bu toplumu, pisliklerden, ahlaksızlardan korumak zorundadır. Onların bir kısmını hapse tıkmak, mahkemelerimizin yükünü artırmak, iflah olmayacak insanları rehabilite etmekten vazgeçmelidir.

Hükümetin büyük ortağı CTP yıllarca “kayıt dışı” yaşamı sona erdirme sözü vermişti..Kıbrıs’a pasaportla girişi sağlayacaktı. Dünyanın her yerinde olduğu gibi, adaya girenlere kalacağı yer ve adresi, taşıdığı para miktarı sorulacaktı.

Yaşanan korkunç olaylardan anlaşılıyor ki, kaçak iş gücü ve kayıtsız yaşam, artan hızla devam ediyor. Hükümet bu soruna çözüm getirmelidir. Toplumun huzur ve düzeni için acil eylem planı yapmalıdır. Evlerde, iş yerlerinde, kırsal kesimlerde, sokaklarda gezenlere kimlik ve adres sorulmalıdır.

Suç ve suçlu üreten kumarhaneler, gece kulüpleri, bahis yerleri sıkı kontrol yapılamadığı için kapatılmalıdır.
Burada yasadışı kalanlar, suç işleyenler ülkelerine geri gönderilmelidir.

Bu konuları, siyasi ve milli kompleks yapmanın anlamı yoktur. Adaya gerçekten seyahat veya çalışma için gelenler ve belge ibraz edenler, kalacak adresleri belli olanlar, cebinde 1 ay hayatını idame ettirecek kadar para taşıyanlar buyursun gelsin..

Hükümetler bu işler için vardır. İdare edeceği toplumu tanımayan, temel sorunları kavramakta zorluk çeker.

Eğer Kuzey Kıbrıs, ahlaksızca suç işleyenlerin hapishanesi veya islah evi gibi görülüyorsa buna dur demenin zamanı gelmiştir.