Ersin bey bilemeyebilir ama Türk Ordusu’nda askerlik yapanların örneğin atış veya eğitim alanlarında mutlaka okudukları bir “deyim” vardır…
Nedir bu?
At vur övün!
-*-*-
Evet bu da var!
Ama benim en çok aklımda kalan ya da günün yazısına konu teşkil edeni, “Hiçbir mazeret, başarının yerini tutamaz” sözüdür!
-*-*-
Bu arada “Hay bin kunduz!”
II.Mutlu Barış Harekatı’nın 51’inci yıldönümünden bir gün öncesine rastgelen bu yazı; o “mutlu” harekattan bu güne; “kimin mutlu, kimin mutsuz, kimin başarılı, kimin başarısız” olduğunun da bir değerlendirmesi olarak kabul edilebilir!
-*-*-
14 Ağustos 1974’te II. Mutlu Barış Harekatı başladı…
Neden adına “mutlu” dendiği konusunda o yıllarda bir itirazım yoktu ama günümüzde o harekatın elbette çok mutlu sonuçlarını görenler olsa da; genelde Kıbrıslı Türk ahalisi pek göremedi!
-*-*-
Neyse!
51 yılda mesela “mutsuz”luktan başlayanlar, turizmde bir dünya markası haline geldi…
Güney Kıbrıs!
Peki Kuzey ne yaptı?
Kumar hariç, hiçbir turizmde tutturamadı!
-*-*-
Denedik denemesine ama olmadı!
Neden olmadı?
E ne demiştik, hiçbir mazeret, başarının yerini tutamazdı değil mi?
-*-*-
Enerjide sınıfta kaldığımız konusunda herkes hemfikir mi?
Hemfikirdir!
Özellikle yeşil enerji konusunda, rüzgardan veya güneşten faydalanmada, Kuzey taraf olarak ciddi fark yedik!
-*-*-
Toplu taşımacılık!
Yol kalitesi!
Biraz Türkiye yapıyor; bizimkiler bir yandan yamalıyor; öte yandan mesela bir inşaat şirketimiz, neredeyse tüm ihaleleri alıp, bir yandan yüzüne gözüne bulaştırıyor, öte yandan siyasilerle birlikte, sürekli artan ihale bedelini kırıştığı dedikodularını etrafa saçıyor!
-*-*-
Güney Kıbrıs, 51 yılda ticari anlamda bir Dünya ülkesi olmayı başardı…
Tüm dünya markaları, en orijinal – en yasal halleriyle Güney’de mağazalar açtı mesela…
-*-*-
Ticareti geçelim, çevre temizliği veya mesela çöp ayrıştırma, çöpten enerji üretme konularına bakalım…
Aramızda 51 sene fark olduğu açık!
-*-*-
Sporda, öyle veya böyle, Dünya arenasında yer alıyor Güney!
Kuzey mi?
Mazeret üstüne mazeret!
Tabii bu arada Türkiye de Güney Kıbrıs dediği Kıbrıs cumhuriyeti ile her türlü sportif teması gerçekleştirirken, bu konuda bizim yöneticilerimiz “dut yemiş bülbül” haline dönüşüyor ki “papağan” veya “kukla” olmaktan daha iyidir diye düşünüyorum!
Bülbülcük!
Ötemiyorlar ama bu konuda!
-*-*-
Ötemiyorlar demişken, aklıma geldi; siyaseten de Türk tarafı 51 senede sıfır mesafe kat etti!
Gözlemci Türki Devlet olmanın ötesine geçemedik ama bundan da kötüsü, bu Türki devletlerin neredeyse tamamı tarafından en ciddi anlamıyla satıldık!
Bülbülüm yine suskun!
Ötebilen tek kişi yok!
Be Ersin abi “cik cik cik!”
Korkudan mıdır yoksa gerçekten dut mu yediler bilemem ama “cik” yok!
-*-*-
Efendim, “Kıbrıs kültürü”…
Güney taraf Kıbrıs kültürüne de Kıbrıslılığa da ağır sarıldı!
Bu arada Elen ve Ortodoks kültürlerine de sıkı sıkıya bağlılık hiç tartışılmadı!
-*-*-
Kuzey taraf ise tam anlamıyla kültür karmaşası yaşadı!
-*-*-
Güney taraf, Kıbrıs’ın neredeyse tüm yemeklerine sahip çıktı; hellimi sahiplendi mesela, bizim cumhurbaşkanımız bile hellime “hellim peyniri” diyen garagözlerle şov yapmaktan öteye geçemedi!
-*-*-
Güney taraf, patates başta olmak üzere bir çok tarım ürününe de sahip çıktı, turizm avantajıyla yerinde ihracatı başardı biz çürüttük!
Narenciye en değerli ganimetimizdi, kuruttuk!
-*-*-
Zeytin üretiminde, zeytin ürünleri üretiminde bir dünya markası oldu Güney!
Biz cırmalıyoruz!
Zaman zaman bazı ahlaksızların zeytinyağına motor yağı karıştırmış olma saçmalıkları ile uğraşıyoruz!
-*-*-
Agro turizmden bahsedelim mi?
Peki şarap üretiminden, bağcılıktan?
-*-*-
Sağlık sorunlarından?
Mesela Güney’de ilaç sıkıntısı yok; bizde çok!
-*-*-
Mükemmel iki havaalanları var; muhteşem ve milyar dolarlık yatlarla dolu yat limanları, ticaret yaptıkları dev gibi Limasol Limanı…
-*-*-
Denizleri temiz; sahilleri bedava…
-*-*-
Ekonomi bize göre çok daha iyi…
Pasaportları bir Dünya markası…
Bizimkisi, çok özür dilerim ama tuvalet kağıdı ile yarışıyor ve onun kadar bile işe yaramıyor!
-*-*-
Eğitim mi?
KKTC okullarında okuyan tek bir Rum yok!
Ana okuldan üniversiteye, Güney’de okuyan Kıbrıslı Türk çok!
-*-*-
Eksikleri olmasına rağmen, oturmuş bir bürokrasi ile AB’ye tam üye, sıkı denetimi olan bir devlet oldular; biz devlet olduğumuz iddiasının ötesine geçemediğimiz gibi, devlet yönetiminde temel ilke, rüşvetçilik oldu!
-*-*-
En önemli konuya da değinelim isterseniz; Kuzey tarafı tamamen anavatan yönetiyor; bütün kirden – pastan – çökmüşlükten elbette onlar da sorumlu; Güney tarafın anavatanı ile ilişkisi son derece düzeyli!
-*-*-
Bilmem anlatabildim mi?
Eşitiz diyenleredir bu yazdıklarım…
Eşit değiliz!
Hem de hiçbir alanda!
Tek bir konuda bile!
-*-*-
Haaaa “Egemeniz” diyenlere zaten Dünya gülüyor…
Türkiye’den izinsiz işemeye dahi gidemeyenlerin yönettiği bir ülkenin egemenliğinden söz etmek, kendimi Japonya İmparatoru sanmak gibi bir şeydir!
Kooperatif Görevlileri Sendikası’nın (Koop-Sen), Koop-Süt, Zirai Levazım Kooperatifi ve Binboğa Yem Kooperatifi’nde dün başlattığı süresiz grevi yürekten selamlıyorum… Emekçilerin her türlü haklarını bir an önce almaları için ülkenin ayağa kalkması gerektiğini düşünüyorum… Bu yaşananlar, bilinmelidir ki, her üç kooperatifin iflas edip, akabinde özelleştirilmesi maksadıyla siyaset üreten ve bu doğrultudaki talimatları uygulayan mevcut hükümetin ağır bir ısgartalığıdır… Hükümet istifa etmelidir… Yaşasın emekçilerin hakları…