Kim takar sizin iradenizi!

Cenk Mutluyakalı

“TOMA ülkeye gelmiyor” demişti, dönemin Başbakanı Özkan Yorgancıoğlu.
Yıl 2013.
 "Artık TOMA ile ilgili tartışmaların da bitmesini umuyoruz. Halkın önünde daha önemli konular vardır. Bizim için de zorlu bir süreç oldu. Sizlerin de bu konuda takipçi olmanızı istiyoruz."

O dönem yine insanların alım gücü geriliyor, Kıbrıslı Türklerin tüm yaşam değerlerine tam bir saldırı yaşanıyordu.
Türkiye’den gelen büyük şirketlerle özel anlaşmalar masada bekliyordu.
“Yavruvatan” ihaleleri yeni bir siyaset aracı olmuştu.
Sık sık yollara başkaldırıyordu toplum, yollarda, meydanlarda…
“Toplumsal Mücadele Aracı” demokratik eylemlere karşı “ithal bir tedbir” olarak gündeme getirilmişti.
“Ulusal” hükümet ihaleye çıkmıştı hatta…
Ömrü üzün olmadı.
Sonrasında yeni bir hükümet göreve geldi, ihaleyi iptal etti.

***

“Sizlerin de bu konuda takipçi olmanızı istiyoruz” denmişti ya…
“Sizler” dedikleri halktı…
İradeydi…
Meclis’ti…
Sokaktı…
10 yıl evveldi…

Ne oldu?
O toplumsal müdahale aracı ve yeni silahlar şimdi “hediye” geldi.
Tam bir “dayatma” olarak karşımıza çıktı yine…
“Külliye” gibi!
İtiraz ederseniz eğer “size ne oldu, parasını biz verdik” diyecekler.
Daha da bağırırsanız, “talep sizden geldi” olacak yanıtı…
Birkaç haysiyetsiz ağız konuşacak, “doğru, biz talep ettik, reddetmediler, şükranlarımızı sunuyoruz” diye de ekleyecek.

***

Kıbrıslı Türklerin ve adanın kuzeyinde yaşayanların öncelikleri önemli değil artık…
Karar verme süreçlerinde etkimiz de yok, yetkimiz de…
Bu durumda hangi demokrasiden söz edilir, bilemiyorum.
Hatta kimilerinin dünyaya duyurmaya çalıştıkları “eşit egemenliğin” de bir tekerlemenin ötesine gitmediği açık seçik ortadadır.

Bir güç dayatmasıdır bu!
Sesini çıkaranı susturmak, püskürtmek, orantısız şiddetle bastırmak üzerinden tam bir tahakkümdür yaşanan…

Demokratik iradeyle reddedilen “hediye paketi” içerisinde geliyor.
Müdahale olarak!
Süslü püslü fiyonklu geliyor ilhak!


Dayatma!

AA’ya konuşan Tatar, kimsenin Kıbrıslı Türklere dayatmayla bir anlaşma kabul ettiremeyeceğini söyledi
“Dayatma” ile Cumhurbaşkanı seçilebilir elbette (!)


Kıbrıs Cumhuriyeti’nden
Türkiye’ye: 500,000 Euro

“Kıbrıs adına Dışişleri Bakanı Konstantinos Kombos  500,000 Euro bağışta bulundu. Yunanistan 5 milyon Euro bağış yaptı.”

Türkiye’deki 6 Şubat depremine dair Avrupa Birliği’nin başlattığı Bağışçılar Konferansı’ndan yansımalar böyle… Dionysis Dionysıou’nun Politis’te yayımlanan makalesini Penna aracılığı ile okudum. Tahsin Ertuğruloğlu adlı ‘atama’ görevli belki üzülecek ama öyle görünüyor ki Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bu anlamlı desteğini kabul etti.
İyi de etti.

Yazar Dionysis’e göre bu süreçte verilen mesaj açık:  “Görüşmelere hazırız.”
Belki de o nedenle Ersin Tatar, Ankara yerine, Londra’da polis derneğiyle görüşmeler yapıyor, “masaya oturmam” diyor.

Gerçi seçim telaşındaki Ankara’nın Kıbrıs’ı ne kadar düşünebildiği de ayrı bir mesele…
Belki propaganda amaçlı milliyetçilik gösterisi yapılacak.
Hepsi bu…
Yine de yeni dönemde Erdoğan’lı ya da Erdoğan’sız Türkiye’nin Avrupa Birliği’yle ilişkilerini iyileştirmek zorunda olduğu tartışmasız gerçek…


Dionysis’in yorumuyla okuyacak olursak…
“Türkiye AB’nin milyarlarca Euro’suna aşırı bir ihtiyaç duyuyor ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşı değişken bir tutum sergilemeye ve Yunanistan ile Kıbrıs gibi AB üyesi devletleri tehdit etmeye devam ettiği sürece bu yardımın gelmeyeceğini anlamış durumda…”

Unutmadan!
AB büyük Bağışçılar Konferansı aracılığıyla Türkiye’ye destek için taahhüt edilen toplam miktar 7 milyar Euro!


Biz yine Kıbrıs’a dönelim, çünkü asıl sorun burada…
Özne olmak istiyorsak eğer bugün yaşadığımız derin çıkmaza, kuşatmaya, belirsizliğe ve ada yarısına kapatıldığımız gerçeğine isyan etmeliyiz.
Dünyaya göstermeliyiz: “Yeni dedikleri siyaset köhnedir ve bizi temsil etmiyor.”