Kıbrıs’ta İlk Cumhurbaşkanlığı Seçimleri

İlksoy Aslım

1955’te EOKA’nın Birleşik Krallık’a karşı başlattığı silahlı mücadele zaman içinde Kıbrıslı Rumlarla Kıbrıslı Türkler arasında toplumlararası çatışmaya dönüştü. Sorunun barışçı çözümü için Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan arasında çeşitli düzeyde yapılan görüşmeler sonucunda NATO kontrolünde “bağımsız” bir devlet kurulması kararlaştırıldı. Kıbrıs’ta enosis ve taksim hedefine alternatif bir devlet kurulacağı kararı verildikten sonra adadaki iki topluma bildirildi. Bu yazıda, toplumların gönüllü birliği olmadan kurulan devletin 1974 öncesi yapılan üç cumhurbaşkanlığı seçimleri, özellikle üçüncüsüne önem verilerek, tarihsel süreç içinde anlatılacaktır. Cumhurbaşkanı yardımcılığı seçimleri ise başka bir yazıda anlatılmaya çalışılacaktır.

 

1960 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri

İlk yapılan cumhurbaşkanlığı 13 Aralık 1959’da, yani henüz yeni devlet ilan edilmeden yapıldı. Kıbrıslı Rumlar kendi içlerinde yaptıkları seçimle cumhurbaşkanını, Kıbrıslı Türkler de ayrı bir seçimle cumhurbaşkanı yardımcısını seçtiler. Seçim sistemi iki turlu seçimi öngörüyordu. Eğer adaylardan biri yüzde 50’nin üzerinde oy alamazsa seçim iki aday arasında tekrarlanacaktı. Ancak cumhurbaşkanlığı seçimine iki aday, EOKA’nın desteklediği Kıbrıs Başpiskoposu III. Makarios ile AKEL’in desteklediği İoannis Kliridis (Glaflos Kliridis’in babası) katılınca seçim ilk turda sonuçlandı. Kliridis’i AKEL’in yanısıra sağ ve sol bağımsız politikacılar da desteklemişti. Örneğin sol kanattan Plutis Servas ve sağ kanattan Themistoklis Dervis, Kliridis’in destekçileri arasındaydılar. Ancak Makarios, oyların yüzde 66.8’ni alarak Kıbrıs Cumhuriyetinin ilk cumhurbaşkanı seçildi. Kıbrıslı Türk lider Fazıl Küçük ise tek aday olduğundan seçim yapılmadan cumhurbaşkanı yardımcısı oldu. Seçimler Aralık ayında yapılmasına rağmen, seçilen yöneticiler göreve başlamak için cumhuriyetin ilan edilmesini beklediler.

 

1968 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri

1965 yılında yapılması planlanan ikinci cumhurbaşkanlığı seçimleri, 1963 yılı sonunda başlayan toplumlararası çatışmalar nedeniyle zamanında yapılamadı. 1967 yılında yaşanan yeni toplumlararası çatışmalar sonrasında Cumhurbaşkanı Makarios Kıbrıs’ta normalleşme politikasını gündeme getirdi. Bu süreçte Kıbrıslı Türk liderliği ise 1967 yılında kendi enklavlarını yönetecek Kıbrıs Geçici Türk Yönetimini kurdu. Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Türklere yönelik tepkilerini yabancı büyükelçilerin Kıbrıs Türk liderleriyle temaslarına ambargo koyarak gösterdiler. Ancak, Makarios bu gelişmeye rağmen, normalleşme sürecini devam ettirdi. Bu dönemde Makarios enosisin artık mümkün olmadığını açıkladı. Makarios seçimlere enosisi terk ederek, bağımsız Kıbrıs politikasını savunarak girdi. 25 Şubat 1968’de yapılan seçimlere Makarios yeni politikasına rağmen beklenenden daha çok oy aldı. Kıbrıslı Rumlar enosisi savunan Takis Evdokas’a karşı, oyların yüzde 95.45’ini Makarios’a verdiler. Kıbrıslı Türkler 1964 yılı başından sonra Kıbrıs Hükümetinde yer almamalarına rağmen, ayrı bir seçim yaparak Fazıl Küçük’ü yeniden cumhurbaşkanı yardımcısı seçtiler.

 

1973 Cumhurbaşkanlığı Seçimi Öncesi Gelişmeler 

Makarios’un 1968’deki büyük seçim başarısına rağmen, sonraki dönemde izlediği bağımsızlık politikası enosis yanlısı güçler tarafından tehdit olarak algılandı ve Cumhurbaşkanı suikast girişimleri de dahil olmak üzere birçok sıkıntıyla karşılaştı. 

Bu dönemde önce Kıbrıs’ta iki toplum arasında yaşanan yumuşama, daha sonra dünyada ABD ve Sovyetler Birliği arasında gerçekleşti. Kıbrıs’ta yaşanan yumuşama sonrasında ABD artık Makarios’u düşman kampta görmüyor ve istikrarlı bir Kıbrıs’ı tercih ediyordu. ABD’nin Makarios’u istikrarı sağlayan bir lider olarak görmesinden sonra onun hayatını koruması önem kazandı. Yazar Laurence Stern, ABD’nin Makarios’u Ocak 1970 sonunda Nairobi’deki bir suikast girişiminden kurtardığına inanıyordu. Ayrıca ABD Lefkoşa Büyükelçisi David Popper de, ABD’nin aynı yılın Şubat ayında Makarios’u bir suikast girişimi konusunda uyardığını belirtmişti. 

1971’le birlikte Kıbrıslı Rumlar arasındaki çatışmalar artarken tarafların kutuplaşması açığa çıkıyordu. Makarios, Kıbrıslı Rumlar arasında yaşanan çatışmayı 29 Eylül 1972’de yaptığı basın toplantısında açıkladı. Makarios düzenlediği basın toplantısında, Kıbrıs’a yapılan silah kaçakçılığını anlattı ve Yorgo Grivas’ı bu silahları yasadışı gruplara dağıtmaktan sorumlu olmakla suçladı. ABD Lefkoşa Büyükelçiliğine göre, silahların toplam maliyeti 180 000 Kıbrıs lirası idi. İlgili silahların iki finansörünün, Kitium ve Girne Piskoposları olduğu tahmin ediliyordu. Makarios’a göre silahlar Lübnan üzerinden kaçak yollardan adaya getiriliyordu.

Ekim’de üç piskopos ve Grivas yanlısı eski EOKA üyelerinin oluşturduğu bir grup iki bildiri yayınladılar. Piskoposlar toplumlararası görüşmeleri eleştirirken enosis için referandum çağrısı yapıyorlardı. Diğer yandan, eski EOKA üyeleri de müzakereleri reddedip Yunanistan Hükümetine Grivas’ı desteklemesi çağrısında bulunuyorlardı. Makarios ise, Yunan Hükümeti ile yakınlaşmaya çalışmasına rağmen, iç sorunlar nedeniyle bunda başarılı olamıyordu.

12 Ekim’de, en kıdemli olan Baf Piskoposu, kaçak silahların finansörü olduğu düşünülen Kitium ve Girne’li meslektaşlarını toplantıya çağırdı. 19 Ekim’de planlanan toplantı, piskoposların aldığı kararlara uymayan Makarios’un durumunu değerlendirmek için yapılıyordu. O günlerde bu toplantı Makarios’a, toplumlararası görüşmelere ve bağımsız devlete karşı yapılan kampanyanın bir parçası olarak değerlendiriliyordu. Piskoposlar eylemlerinde yalnız değillerdi. 15 Ekim’de, Grivas’ın siyasi kolu ESEA ve bazı eski EOKA “savaşçıları” toplumlararası görüşmeleri kınadılar. Buna karşılık Makarios da, piskoposların toplantısını kınadı ve onları yasa dışı işler yapmaktan sorumlu tutacağını söyledi. 26 Ekim’de bir röportajında Makarios konuyla ilgili görüşlerini açıkladı. Makarios muhalif bloku bölmek için, Grivas ile işbirliği yapmak istediğini ancak görüş farklılığı nedeniyle başarılı olamadığını dile getirdi. Üç piskoposun istifa talebini reddeden Makarios, “Kutsal Kanunları” (Holy Canons) ihlal etmediğini iddia etti. 30 Ekim’de ise, cumhurbaşkanlığı görevini korumaya kararlı olduğunu belirtti. Makarios bu zorlu süreçte enosis taraftarlarının kalbini ve desteğini kazanmaya çalıştı. 5 Kasım’da Akaça köyündeki bir EOKA mensubunun anma töreninde Makarios, tüm Kıbrıslı Rumların enosisçi olduğunu belirtti ve “mevcut zorluklar enosisi mümkün kılmasa da, bu ülkünün Yunanistan’ı anavatanları olarak gören Kıbrıslı Rumların kalbinde her zaman yaşayacağını” söyledi.

7 Kasım 1972’de Yunan Dışişleri Bakan Vekili Phaedon Kavalieratos ilk kez “Grivas’ın yaratabileceği tehlikenin boyutunu kabul” eden bir açıklama yaptı. Grivas’ın artan eylemlerinden derin endişe duyduğunu belirten Bakan, bunların Türkiye’yi toplumlararası müzakerelerde daha talepkar ve uzlaşmaz olmaya yönelttiğini söylüyordu. Kavalieratos esas tehlikenin, “fiziksel ve politik olarak yaşamının sonuna gelmiş yaşlı bir adamın, tehlikeli bir son hamle yapma arzusundan kaynaklandığını” düşünüyordu. Diğer yandan Büyükelçi Popper, Kavalieratos kadar kötümser değildi. Popper, Aralık başında Washington’a gönderdiği raporunda, Grivas’ın taraftarlarının yaptıkları eylemlerin herhangi bir darbenin başarılı olması için yeterli olmadığını söylüyordu. Bir darbenin başarısı için Yunanlı subaylarının kontrolündeki Ulusal Muhafız Ordusunun ve Kıbrıs Polis Gücünün onu desteklemesi gerekiyordu. Toplumlararası görüşmelerin devam etmesi halinde Yunanistan Hükümeti ve Ulusal Muhafız Ordusu, Grivas’ı kesinlikle kontrol altında tutabilirdi.  

              

1973 Cumhurbaşkanlığı Seçimi

1973’ün başında Kıbrıs’taki Rumlar arasındaki şiddet olayları dramatik bir şekilde arttı. Cumhurbaşkanı daha sert bir çizgi izlemesi gerektiğine inanmaya başladı ve 27 Ocak’ta basına “Grivas’ın, EOKA’ya ihanet ettiğini ve terör eylemlerine artık müsamaha edilmeyeceğini” söyledi. Makarios, Grivas’ın kaos ve gerilim yaratarak seçimlerin yapılmasını engellemeye çalıştığına inanıyordu. Ancak Makarios, seçimlerin yapılacağını ve halkın kendi iradesini ifade etme olanağı bulacağını vurguladı. Kısaca Makarios cumhurbaşkanlığı seçimiyle güven tazelemek istiyordu.

18 Şubat 1973’te yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Makarios tek adaydı. Grivas, enosis yanlısı bir aday ile Makarios’a meydan okumaya cesaret edememişti. Sonuç olarak, Makarios seçim yapılmadan yeniden cumhurbaşkanlığına seçildi. Makarios cumhurbaşkanı seçilirken, Kıbrıs Türk bölgelerinde yapılan seçimlerde de Denktaş Kıbrıs Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı Yardımcısı oldu.

Makarios seçim yarışını kazanmıştı. Ancak enosis yanlısı bir aday çıkarmayı başaramayan Grivas’ın 1974 yılı başında ölümünden sonra işler daha da kamaşıklaştı ve onun takipçileri Yunanistan’daki yeni cuntanın emrine girdiler. Bu, Makarios’un cumhurbaşkanlığı  görevinden, en azından bir süreliğine uzaklaştırılmasına ve Kıbrıs’ın bir kısmını kaybetmesine neden olacak olaylar zincirini başlatacaktı. Makarios tek aday olarak kazandığı cumhurbaşkanlığı görevini Yunanistan cuntasının darbesiyle kaybedebileceğini asla aklına getirmemişti. Çünkü ona karşı bir darbe yapılması çılgınlıktı. Ancak bu çılgınlık, 15 Temmuz 1974’te gerçekleşecekti.