Kıbrıs’ta Çözüm

Erdinç Gündüz

 

Uzun bir süreçten sonra çözüm için müzakereler umutlu başladı. Müzakereciler arasındaki ilk görüşme de gerçekleşti. Bir ‘takvim’ bile yaptılar. Daha da ötesi, ikisi birlikte hem Atina’yı hem de Ankara’yı ziyaret edecekler.
BM devrede... Atina da Ankara da devrede ve de ‘umutlu’ mesajlar veriyorlar..... Dünya liderleri de iyimser mesajlar vermekte... Üçüncü garantör İngiltere,  gelişmelere, -bir ‘garantör’ gibi olmasa da-  olumlu baktığını dile getirmekte...  Peki, ‘Dünya Lideri’ ABD ? 
ABD de, çok iyi niyetli gibi görünüyor. Tek (!) isteği, doğu Akdeniz’in bu önemli sorununun ‘barış’ adına çözülmesi. Belli ki meselede başrol oyuncusu gibi görünmek istemiyor. ‘Başrol-altı’ önemli oyuncu pozisyonunda.  Ama, ‘petrol’, ‘gaz’, ‘su’, ‘Orta Doğu’ ve de özellikle ‘İsrail’ varken ABD’nin ‘başrol-altı oyuncu’ pozisyonuna inanan var mı ?


Sevgililer Günü

Kimilerine göre Kapitalist sömürü düzeninin, ‘Anneler Günü’, ‘Babalar Günü’ gibi  uydurma ‘tüketim’ günlerinden biri... Kimilerine göre sevgililerin, birbirlerine sevgi ve bağlılıklarını tazelemeleri için özel ve güzel bir gün... Kimilerine göre, 365 günden hiç de farkı olmayan bir gün...
Hangisine inanmak istiyorsanız ona inanın.

14 Şubat Sevgililer Günü ile ilgili birkaç hikaye var anlatılan. Ama en doğru kabul edileni ‘St.Valentine Hikayesi’.
Tarih: M.Ö. 270... Roma İmparatoru II.Claudius’un çok önemli bir derdi var. Gençler orduya katılmak istemiyor. Nedeni de, hiçbirinin eşlerinden ve sevgililerinde ayrılıp aylar süren savaşlara gitmek istememesi.
Ordusunu ille de güçlendirmek isteyen İmparator, nişanlanmayı ve evlenmeyi yasaklıyor. Ama yasağa rağmen, Romalı bir Papaz, St.Valentine, gizlice nikahlar kıymaya devam ediyor. Sonunda da yakalanıyor. 14 Şubat günü yakalanıyor ve alem ibret için meydanda sopalarla dövülerek öldürülüyor. İşte o günden başlayarak, önce Roma’da, daha sonra da yayılarak tüm dünyada,  14 Şubat ‘St.Valentine’s Day’ –Türkçe’de ‘Sevgililer Günü’- olarak kutlanıyor.


Şehzade Mustafa ve tarih

TV dizisi ‘Muhteşem Yüzyıl’ın en çok ilgi çeken bölümlerinden biri oldu Şehzade Mustafa’nın boğularak öldürülme sahnesinin yer aldığı bölüm. Gerçek tarihi bilenler olayın dizide nasıl aktarılacağının merakı içindeydiler. Tarihi bilmeyenler veya tarihi sadece okullarda okutulan  Resmi Tarih’ten bilenler ise şaşkındı. Çünkü Osmanlı tarihinde, hemen hemen her Padişah’ın, benzeri cinayetler işlediğinden habersizdi. Kendilerine sadece zaferleri anlatılan Padişahların, kardeşlerini, akrabalarını, küçücük çocukları, hatta öz annelerini bile öldürttüklerini bilmiyorlardı, kabul edemiyorlardı.

Hep söyleriz ya.... Bir Resmi Tarih var bir de Gerçek Tarih... Okullarda okutulan Resmi Tarih, hep anlı şanlı olayların anlatıldığı, siparişle yazılmış bir tarih.  Gerçek Tarih ise, her şeyi didik didik araştıran, inceleyen gerçek tarihçilerin ve gerçek araştırmacıların yazdığı –bazen de yazılmamış- tarih.
Resmi Osmanlı Tarihi’nde sadece Padişah cinayetlerinin saklanmış olduğunu sanmayın sakın. Örneğin, hem kara hem de deniz savaşları ile ilgili Resmi Tarih’te yer almamış o kadar çok şey var ki.....
İstiklal Savaşı için bile aynı şeyleri söylemek mümkün... İstiklal Savaşı ile ilgili, saklanan ve resmi tarihte yer almayan o kadar çok şey var ki...
Kıbrıs’ta da aynı değil mi ?  Resmi Kıbrıs Tarihi’nde de her şeyin yer aldığını mı sanıyorsunuz ?
Bilmediklerinizi öğrenmek istiyorsanız eğer, Resmi Tarih kitaplarını bir kenara koyun ve resmi olmayan araştırmaları, kitapları, hatta anıları da okuyun. Şaşıracaksınız.