“Kıbrıslırum toplumunun gerçekle yüzleşmeye cesareti var mıdır? Sorun budur...”

Sevgül Uludağ

 “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı ardından, Kıbrıslırumlar için bir Hakikat Komisyonu kurulmalıdır...”

Ahilleas Dimitriadis

Kıbrıslırum toplumunun önde gelen hukukçularından, Titina Loizidu davasının ünlü avukatı Ahilleas Dimitriadis, CYPRUS MAIL gazetesinde dün çıkan makalesinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı ardından Kıbrıslırum toplumuna yönelik bir “Hakikat Komisyonu” kurulmasının en iyi çözüm olacağı görüşünü ortaya koydu. Ahilleas Dimitriadis, uzun yıllardan beridir Kıbrıs için bir “Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu” kurulması önerisini tekrarlıyor.

Ahilleas Dimitriadis’in CYPRUS MAIL gazetesinde yer alan makalesini derleyerek okurlarımız için özetle Türkçeleştirdik. Ünlü hukukçu Dimitriadis, özetle şöyle yazıyor:

***  15 Temmuz günü bir soru sormuştum. “Kıbrıs İçin bir Hakikat Komisyonu mu?” demiştim. Ne yazık ki insanlar bunu çokça tartışmadı ve bu soruya yanıt da verilmedi. Sorun, Kıbrıs hükümetinin, daha doğrusu Kıbrıslırum toplumunun gerçekle yüzleşme cesareti olup olmadığıdır...

***  58699/15 sayılı Vasiliu’ya karşılık Kıbrıs davasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 31 Ağustos 2021 tarihli kararı belki de durumu değiştirmiştir şimdi. (Bu kararda Kıbrıs hükümetinin) Bayan Vasiliu ve üç çocuğunun 8nci Madde’de belirtilen özel ve aile hayatına ilişkin ihlal  yapıldığı ve kendilerine 45 bin Euro tazminat ve ayrıca masrafların ödenmesi emredilmiştir.

***  Bay Vasiliu, seferi bir Kıbrıslırum askerdi, Lefkoşa’nın Aybavlos bölgesinde, Türk işgalinin ikinci bölümü esnasında “kayıp” edilmiştir. Aslında Türk ordusu tarafından infaz edilmiş ve karşılıklı anlaşma sonucu ilan edilen bir ateşkes esnasında ölü bedeni de Milli Muhafız tarafından bulunduğu yerden alınarak Lakadamya askeri mezarlığında Ağustos 1974’te bir toplu mezara “meçhul” denilerek gömülmüştür. Ailesine de bilgi verilmemiştir.

***  Ve aslına bakılacak olursa, Kıbrıs hükümetinin bu mezarı kazarak Vasiliu’dan geride kalanları çıkarması ve aileye sevdiklerinin aslında “kayıp” olmadığını, ölü olduğunu ve 1974’ün Ağustos ayından beridir Lakadamya mezarlığında gömülü olduğunu söylemeleri için 25 sene daha geçmesi gerekecekti.

***  Dava Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde 2002 yılında başlamış ve mahkeme, ailenin insan haklarının ihlal edilmiş olduğunu saptayarak, kendilerine verilmiş olan zararın ödenmesine karar vermişti.

***  Kıbrıs hükümeti 2015 yılında bu davayı istinafa götürmüş ve karar böylece bozulmuştu. Ve dava böylece Strazburg’a gitmişti. 19 senelik hukukü prosedürler ardından, aile haklı bulunmuştur.

***  Mahkeme, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 8nci Madde tahtında (özel hayatı ve aile hayatını koruyan maddedir bu) (“kayıp” şahsa ilişkin) soruşturma, olası ölüm ve Kıbrıs’ta hükümet denetimindeki bir bölgedeki bir toplu mezarda bedeninin bulunduğu hakkında aileye bilgi vermekle yükümlü olduğunu kaydetmiştir. Bunu yapmakla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, kazıların geciktirilmesine gerekçe olarak Kıbrıs’taki Yüksek Mahkeme’nin tam olarka tanımlanmamış “siyasi boyutlar”a atıfta bulunmasını geçersiz kılmıştır.

***  Mahkeme ayrıca Davalı'nın soruşturma ve bilgilendirmedeki bu gecikmeye, Başvuru Sahiplerinin bilgilendirilmesinden daha ağır basabilecek bir ilgi göstermediğine dikkat çekmiştir. Bu konuda daha fazla analiz yapmayacağım, dileyen bu metni şu internet adresinde okuyabilir:

http://hudoc.echr.coe.int/eng?i=001-211595

***  Benim tartışmak istediğim konu, bu kararın uygulanmasının geçen Temmuz ayında da tarif etmiş olduğum gibi bizleri belki bir Hakikat Komisyonu’na daha da yaklaştırabileceği noktasıdır.

***  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararının uygulanmasının üç düzeyi vardır: (a) tazminat ödenmesi, (b) bireysel önlemler ve (c) genel önlemler.

***  Verilen zarar ve masrafların ödenmesi basittir, hükümetin bunu yapmak için üç aylık bir zamanı vardır.

***  Bireysel önlemler ise gecikmenin gerekçesi olarak gösterilen “siyasi boyutlar” ve nedenlere ilişkin bir soruşturma açılmasını içerebilir.

***  İşte tam da bu noktada, genel önlemler içerisine bir Gerçek Komisyonu konabilir...

***  Bu konudaki ana fikir, sürekli olarak devam eden bu ihmali soruşturarak kanıtları dinlemek ve bunu yalnızca Vasiliu ailesi için değil, toplu mezarda bulunan diğerleri için de yapmaktır.

***  Bu yalnızca hükümetteki kayıtları araştırmayı, memurların ve diğerlerinin sözlü olarak ifadelerini dinlemeyi içerir ki tüm bunların Kıbrıslıtürkler’le veya hatta Türkiye’yle alakası yoktur.

***  Bu yalnızca Kıbrıslırumlar’ı ilgilendiren bir konudur ve önerim de bir Hakikat Komisyonu’nun tek toplumlu olarak harekete geçirilmesidir, yani yalnızca Kıbrıslırum toplumu içerisinde harekete geçirilmesidir.

***  Bir kez Kıbrıslırumlar böylesi bir komisyonda bazı konuları açıklığa kavuşturduktan sonra, Kıbrıslıtürkler’e ve Türkiye’ye dönerek iki toplumlu düzeyde bir Hakikat Komisyonu’nu uygulamak için yeterli deneyime ve yüksek ahlaki bir zemine sahip olacaklardır ki başlangıçta yapılması gereken de buydu.

***  Bunun çok zor olduğuna inamıyorum. Bu üç adımdan oluşan basit bir süreçtir:

Kayıplar Komitesi’nin görevlerine ilişkin tanımalamalar değiştirilebilir. Bu konuda hazırladığımız metni şu adreste bulabilirsiniz: www.truthnowcyprus.org

 Kanıt Yasası CAP 9 değiştirilmelidir ki böylesi bir soruşturmada ortaya konacak kanıtlar, hiçbir şekilde cezai biçimde herhangi bir mahkemede kullanılamasın, sivil ya da idari herhangi bir davada...

Nihayetinde bir Hakikat Komisyonu’nun iç tüzüğü hazırlanarak hakikat ve pişmanlığa karşılık af öngörülebilir.

***  Bu noktada esas sorun Kıbrıs hükümetinin, daha doğrusu Kıbrıslırum toplumunun gerçekle yüzleşmek için cesareti olup olmadığıdır. Kendi toplumundan bazı şahıslar, kendi toplumlarından başkalarına karşı yaptıklarına ilişkin gerçek budur ve bu da, iki toplumlu bir Hakikat Komisyonu’na giden yolda bir köşe taşı olabilir. Bu aynı zamanda Kayıplar Komitesi’nin evrimi de olabilir çünkü inanıyorum ki Kayıplar Komitesi, kendi amacına zaten hizmet etmiş durumdadır.

***  Belki bu nokta, toplumumuzda tartışmayı başlatacak iyi bir noktadır. Maksat cezalandırmak değil, gerçeği öğrenmektir ki bu adaya daha iyi günler gelebilsin ve bu bilgilere sahip olanlar halen hayattayken onlardan bu bilgiler alınsın ve bu bilgileri duymak isteyenlere verilebilsin...

(CYPRUS MAIL gazetesinde 8 Eylül 2021 tarihinde yer alan Ahilleas Dimitriadis’in yazısını derleyip özetle Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).

 

 


KAZILARDA SON DURUM... KAZILARDA SON DURUM...

 

Girne’de askeri bölgede ve Fota’da yeni kazılar...

Kayıplar Komitesi kazı ekiplerinin adamızın kuzeyinde ve güneyinde yürütmekte olduğu kazılara kesintisiz biçimde devam edilirken, gerek 1963-64, gerekse 1974 “kaybı” Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın gömü yerleri aranıyor.

Bu çerçevede Kayıplar Komitesi, Girne’de bir askeri bölge içerisinde ve Fota’da (Dağyolu) yeni kazılar başlattı.

Konuyla ilgili olarak Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatörü Arkeolog Gülseren Baranhan’dan aldığımız bilgileri, okurlarımızla paylaşmak istiyoruz... Kazılarda son durum şöyle:

***  Gönyeli’de 1974 “kaybı” bir Kıbrıslırum’un dere yatağının yanında, ılgın ağaçlarının altında gömülü olduğu bilgisiyle yürütülen kazı tamamlanmış bulunuyor. Bu kazı kapatıldı. Kazılarda bir “kayıp” şahıstan geride kalanlar bulundu.

***  Dağyolu’nda (Fota) 1974 “kaybı” bir Kıbrıslırum’un köyde ekip biçme yapılan tarlalarda gömülü olduğu bilgisiyle yeni bir kazı çalışması başlatıldı.

***  Galatya’da (Mehmetçik) 1974 “kaybı” bir grup Kıbrıslırum’un göl bölgesinde gömülü olduğu bilgisiyle başlatılan kazı çalışmaları sürüyor.

***  Zeytinlik’te (Templos) 1974 “kaybı” bir grup Kıbrıslırum’un harnıp ağaçlarının doğusunda gömülü olduğu bilgisiyle kazı çalışmalarına devam ediliyor.

***  Tuzla’da (Engomi) 1974 “kaybı” bir Kıbrıslırum’un zeytin ağaçları olan bir bahçenin bitişiğindeki tarlada gömülü olduğu bilgisiyle kazı çalışmaları sürdürülüyor.

***  Mora’da (Meriç), 1974 “kaybı” bir Kıbrıslırum’un bir tarlada gömülü olduğu bilgisiyle başlatılan kazı sürüyor...

***  Yukarı Yeşilırmak’ta (Kserovuno) askeri bölge içerisinde 1964 “kaybı” bir Kıbrıslıtürk’ün dere yatağın yanında bir kuyuda gömülü olduğu bilgisiyle daha önceden kazısına başlanan ama çamur nedeniyle tamamlanamayan kazı çalışmaları tamamlanmış, kazı kapatılmıştır.

***  Girne’de askeri bölge içerisinde 1974 “kaybı” bir grup Kıbrıslırum’un kalıntılarının dere yatağında görüldüğü bilgisi üzerine kazı çalışmalarına başlandı...

***  Lefkoşa’nın güneyinde, Pallaryodissa bölgesinde açık bir arazide 1963 “kaybı” bir Kıbrıslıtürk’ün gömülü olduğu bilgisiyle başlatılan kazı devam ediyor.

Kazı ekiplerindeki tüm arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz.