Kıbrıslı Maronitler’in saklı tarihine yolculuk 11

Sevgül Uludağ

"Tıpkı Kıbrıslıtürkler'in hissettiği gibi hissediyoruz... Kıbrıslı hissediyoruz kendimizi ancak sanki bu ülkeye ait değiliz..."


Josef Solomo Andreu, Aya Marina (şimdiki adıyla Gürpınar) doğumlu Kıbrıslı bir Maronit… Onunla aslında 1963’te Aya Marina’da Kıbrıslıtürkler’in hayatını kurtaran amcası Maronit papaz Andreas Frangu’yla ilgili bilgi almak için buluşmuştum. Ancak Josef Solomo Andreu bana bu olayı anlatmakla kalmadı, aynı zamanda Kıbrıslı Maronitler’in saklı tarihine ilişkin çok geniş bilgiler de verdi… Josef Solomo Andreu’yla röportajımızın son bölümü şöyle:


SORU: Aya Marinalı Maronitler de köyden ayrılmamış olsaydı, belki de onlar da kalabilir miydi?
JOSEF SOLOMO ANDREU:
Ancak Aya Marina bombalanıyordu, korkmuştu insanlar… Asomatos da Kondomenos’un (Kördemen – Kılıçaslan) yanındaydı, orası da bombalanıyordu, onlar da korkmuştu… O nedenle kaçtılar.
Sonraları izin vermeye başladılar çocukları Maronitler’i ziyaret etsin diye, 2004’ten sonra da Kormacitli Maronitler’e arazilerini iade ettiler. Şimdi daha iyidir…

SORU: Neden 2004’te böyle oldu?
JOSEF SOLOMO ANDREU:
Barikatları açmışlardı, Kıbrıslırumlar “vize” alsın, “turist” gibi geçip görsün kendi yerini “ama bizik hükümet” demek istiyorlardı… Ama sanırım Türkiye bastırdı Denktaş nezdinde bunun yapılması için – “Gelecekte burası böyle olacak” diye göstermek için açtılar barikatları, “iki tane iç hükümet olacak Kıbrıs’ta” demek için… Maronitler küçük bir toplumdur, sanırım Cenevre’de bir anlaşma imzalanmıştı, her ülke kendi azınlıklarına yardımcı olmak durumundadır diye, Türkiye bile bunu imzalamıştı. Küçük toplumları korumak durumundaydılar…

SORU: İnanıyorum ki Maronitler, Ermeniler, Latin Kıbrıslılar, Kıbrıslıtürkler’den ve Kıbrıslırumlar’dan daha akıllıdırlar çünkü bir şekilde hayatta kalmak zorundaydılar ve kim gelirse gelsin, kim giderse gitsin, hayatta kalmanın yolunu bulmak zorundaydılar. Böylece yeteneklerini geliştirmek durumundaydılar… Böyle doğdukları için değil, koşullar onları buna zorladığı için hayatta kalma becerilerini geliştirdiler, bu konuda deneyim kazandılar asırlar boyunca bu topraklarda…
JOSEF SOLOMO ANDREU:
İşte bu yüzden küçük toplumlar korkmazlar, sessizdirler, daha çok bilirler çünkü hayatta kalmak zorundadırlar. Haklısın…

SORU: Gelecek görüyor musunuz bu topraklarda?
JOSEF SOLOMO ANDREU:
Çıkarları olunca gelecek de olacaktır… Şimdi şu gazı keşfettiler, bu milyarlarca liradır, Türkiye de bu gazdan yararlanacaktır… Bir şekilde bir yolunu bulacaklar… Çok büyük şirketler gelip bu petrol ve gazı keşfettiler, Türkiye’nin müdahale etmeyeceğinden emindirler, boru hattının Türkiye üstünden geçeceğinden emindirler, Türkiye komisyonunu alacaktır…

SORU: Ancak Orta Doğu’ya bakacak olursak, petrol yalnız bela getirdi o topraklara… Alev alev yanıyor Orta Doğu… İnsanlara mutluluk getirmedi…
JOSEF SOLOMO ANDREU:
Bir taraftan beladır bu ama eğer onu kontrol edebilirseniz, işte orada akıllı insanlara ihtiyaç olacaktır. Geliri kontrol etmek için… Kontrol edemezseniz, beladır gerçekten… Üstelik bu çatışmaların olduğu ülkeler demokratik ülkeler değildir… Diktatörler Amerikan çıkarlarıyla uyumlu davranmayınca tüm bu çatışmalar çıkıyor ortaya…
Bu sorunu çözecekler. Maraş’ı geri verecekler… Bazı köyleri geri verecekler… Kıbrıslıtürkler ve Kıbrıslırumlar kendi kendilerini yönetecekler, dışişleri de tek olacak…

SORU: Bizim yaşam süremizce mi olacak bunlar?
JOSEF SOLOMO ANDREU:
Hala genciz!

SORU: Kıbrıs’ta şimdi yaşarken nasıl hissediyorsunuz? Maronit mi? Kıbrıslımaronit mi?
JOSEF SOLOMO ANDREU:
Karmaşık duygulardır… Tıpkı Kıbrıslıtürkler’in hissettiği gibi hissediyoruz… Kıbrıslı hissediyoruz kendimizi ancak sanki de bu ülkeye ait değiliz… Veya bu ülkeye ait olmamıza izin vermiyorlar… Ne yazık ki böyle…