Kıbrıs Türk medyası özgür mü?

Süleyman İrvan


3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü gününde Kıbrıs Türk medyasının özgürlük sorunları bir kez daha gündeme geldi. Gazetecilik örgütleri, siyasal parti liderleri açıklamalar yaptı. Uluslararası örgütler tarafından hazırlanan raporlara değinildi. Bugünkü yazımda önce yapılan açıklamalara kısaca değineceğim ve ardından Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün raporu çerçevesinde bir değerlendirme yapacağım. 


“Basın özgürlüğü demokratik toplum için ön şarttır”
Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği Genel Sekreteri Özgül Gürkut Mutluyakalı imzasıyla yayımlanan bildiride, basın özgürlüğünün, demokratik bir toplum için ön şart olduğu ifade edildikten sonra, “Ancak gerek siyasi, gerek ekonomik güç odaklarının iktidar kaygıları, bizim coğrafyamızda olduğu gibi dünyanın pek çok yerinde basın özgürlüğünü kısıtlayan gelişmelere yol açıyor. Özel günlerde bir dizi güzel cümleler sıralayanlar bile basın özgürlüğünden rahatsızlık duyarak sansüre başvurabiliyor” denildi. Bildiride, Kıbrıs Türk basınının ekonomik ve etik sorunlar yaşadığı, basın emekçilerinin büyük çoğunluğunun en düşük ücretlerle, en uzun sürelerde ve güvencesiz çalıştırılanlar arasında bulunduğu, basın özgürlüğü konusunda da kötü bir tabloyla karşı karşıya olunduğu ifade edildi. Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği ile ortak çalışma yürüten 5 meslek örgütünün birlikte açıkladığı “Medya Etik Kurulu Deklarasyonu”nun, basın özgürlüğü adına umut veren bir girişim olduğu kaydedilen açıklamada, mesleki etik değerlere bağlı bir medyanın, daha güçlü ve güvenilir olacağına vurgu yapıldı.

Darbaz: “Gazeteciler özgürleşmeden basın özgürlüğünden söz edilemez”
Basın Emekçileri Sendikası (Basın-Sen) Başkanı Kemal Darbaz, yaptığı açıklamada, basın emekçilerinin özgürleşemediği bir ortamda basın özgürlüğünden ve özgür gazetecilikten söz etmenin mümkün olmadığını, özgürleşmeninse, yeri geldiğinde bedel ödemeyi de bilmeyi gerektirdiğini belirtti. Açıklamasında, “Basın özgürlüğü ve özgür gazetecilik adına sınıfta kaldığımız bir dönemi daha geride bıraktık” diyen Darbaz, koşullarda br iyileşme gözlenmediğini ifade etti. “Kutlama yapmanın hiçbir koşulunun bulunmadığı bu özel günde, yaşadığımız gerçekliği anlamaya çalışmak, örgütlülüğe sahip çıkmak, basın emekçileri olarak yapabileceğimiz en anlamlı çaba olacaktır” diyen Kemal Darbaz, Basın-İş Yasası’nın uygulanmadığını, siyasi ve ekonomik odakların basını kontrol altında tutma, kendi politik ve ekonomik çıkarları için kullanma heveslerinin hiç bitmediğini belirtti.

Cemal: “Kıbrıs Türk basını ileri bir aşamada”
Kıbrıs Türk Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Akay Cemal, yaptığı açıklamada, basın özgürlüğünün çok az ülkede tam olarak uygulanabildiğini, Kıbrıs Türk basınının bu konuda ileri bir aşamada bulunduğunu belirtti. Açıklamasında ilkeli ve doğru haberciliğe vurgu yapan Akay Cemal, medyanın ve medya çalışanlarının sorunlarını gidermeden basın özgürlüğünden söz edilemeyeceğini söyledi. Akay Cemal, İşlerine geldiğinde medyaya övgüler yağdıran siyasilerin, medyanın yaptığı eleştirel haberlerde hemen tavır değiştirdiklerini vurguladı. Cemal, özgür basının, olaylar ve gelişmeler karşısında kamuoyunu sağlıklı ve objektif  biçimde aydınlatma çabasını sürdürmekte olduğunu ifade etti.

Yorgancıoğlu: “Basının özgür olmadığı ülkeler geri kalmaya mahkûmdur”
CTP Genel Başkanı Özkan Yorgancıoğlu, yayımladığı kutlama mesajında, kitlelerin daima bir adım önünde olması beklenen basının özgür olmadığı ülkelerin geri kalmaya mahkûm olduğunu, medeniyet seviyesi yüksek olan dünya ülkelerinin özgür düşünceye ve ifade özgürlüğüne verdikleri değerle yayımlanan listelerin başında yer aldıklarını ifade etti. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün basın özgürlüğü indeksine de değinen Yorgancıoğlu, Kuzey Kıbrıs’ın 2013’te 8 puan yükselerek 94’üncü sıraya çıkmasını ülke demokrasisi adına mutluluk verici bulduğunu ifade etti. Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği’nin girişimiyle oluşturulan Medya Etik Kurulu Deklarasyonu’na imza atan örgütleri de kutlayan Yorgancıoğlu, evrensel gazetecilik kurallarına bağlı kalarak yayın yapmanın önemini vurguladı.

Tatar: “Gazeteciler görüşlerini özgürce ifade edebiliyor”
Maliye Bakanı Ersin Tatar, yayımladığı mesajda, demokratik toplumlarda bağımsız basının önemine değindikten sonra, KKTC’de medya çalışanlarının görüşlerini özgürce ifade edebildiklerini belirtti. 
Çakıcı: “Özgür basın, demokrasinin vazgeçilmez unsurudur”
Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Mehmet Çakıcı, yaptığı açıklamada, özgür basının, demokrasilerin vazgeçilmez bir unsuru olduğunu vurguladı. Basının özgür olmadığı ülkelerin gelişiminde ciddi sorunlar yaşandığını belirten Çakıcı, Kuzey Kıbrıs’ta basın özgürlüğü anlamında ciddi eksiklikler yaşandığını, maaş ve özlük haklarından, çalışma saatlerine kadar birçok sorun olduğunu kaydetti.  Basın İş Yasası’nın uygulanmasında halen sorunlar yaşandığını belirten Çakıcı, “Medya Etik Kurulu Deklarasyonu”nun ise olumlu bir gelişme olduğunu söyledi. 

Ödül töreninde de basın özgürlüğü konuşuldu
Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği tarafından verilen Medya Başarı Ödülleri töreninde yapılan konuşmalarda da Kıbrıs Türk medyasının yaşadığı özgürlük sorunlarına değinildi. Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği Başkanı Hüseyin Güven, Kuzey Kıbrıs’ta basın özgürlüğünün arzu edilen noktanın çok uzağında olduğunu, özellikle özel sektörde çalışan basın mensuplarının sosyal sigorta ve ihtiyat sandığı yatırımlarının yapılmadığını, düşük ücretlerle çalıştırıldıklarını, Basın İş Yasası’nın uygulanmadığını dile getirdi. Hüseyin Güven, ülke medyasının daha özgür olabilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini belirtti. 
TDP Genel Başkanı Mehmet Çakıcı ise BRTK ve Türk Ajansı Kıbrıs hükümet haberciliği yaptıklarını, siyasi parti gazetelerinin ve özel televizyonların da bundan farklı bir yayın politikası izlemediğini, her medya kuruluşunun kendi yönetimine göre hareket ettiğini savundu.
CTP-BG Genel Başkanı Özkan Yorgancıoğlu da, her ülkede olduğu gibi KKTC’de de basın özgürlüğü anlamında sorunlar yaşandığını, özgür basın için siyasilere ve basın mensuplarına görevler düştüğünü, basın özgürlüğünün ileriye taşınabilmesi için siyasilerin desteği yanında gazetecilerin mücadelesinin de önemli olduğunu vurguladı.
2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün basın özgürlüğü raporunu eleştirdi. Güney Kıbrıs’ın bu sıralamada KKTC’den daha önde yer almasının mümkün olmadığını ifade eden Talat, bu sonucun ya kriterlerden kaynaklandığını ya da bu işte bir torpil olduğunu dile getirdi. Talat, Kıbrıslı Türk işadamlarının Güneyde herhangi bir gazeteye ilan veremediğini, yasalarda öyle bir yasak olmamasına rağmen gazetelerin bu yasağı uyguladığını ifade etti. Kıbrıslı Rumların kuzeydeki gazetelere istediği reklamı veya ilanı verebildiğine dikkat çeken Talat, kıyaslama yapılacak olunursa, 94. sıranın sorgulanması gerektiğini ifade etti.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü yıllık raporunda Kuzey Kıbrıs’ın yeri
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü tarafından açıklanan 2013 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne 4 Şubat 213 tarihli yazımda yer vermiş, Kuzey Kıbrıs’ın neden daha üst sıralarda yer almadığının nedenlerine değinmiştim.
Öncelikle, Örgütün değerlendirmesini bir ankete dayalı olarak yaptığını belirteyim. Değerlendirmede kullanılan ankette 6 kategoride toplam 74 soru yer alıyor. Yani anket oldukça ayrıntılı, ancak soruların geneli ankete yanıt verenlerin algılamalarını ölçüyor. Bir örnek vermem gerekirse, bir soruda, “kamusal radyo ve televizyonların müdür atamalarında resmi müdahale var mı?” diye soruyor. Yanıtlayıcıların 1 ile 10 arasında bir rakam vermeleri gerekiyor. 1 Hiç müdahale yok, 10 resmi makamlar belirliyor demek. BRT ve TAK müdürlerinin nasıl belirlendiğine bakıp bu soruya siz de bir puan verebilirsiniz.
Ankete dönersek, ilk kategori gazetecilere yönelik müdahaleleri kapsıyor. Bu yılki ankette, bu kısım ayrıntılandırılmadı. İkinci kategoride medyanın yasal statüsüne ilişkin sorular var, örneğin yayın ruhsatlarının saydam biçimde verilip verilmediği, resmi ilanların kayırmacı biçimde dağıtılıp dağıtılmadığı, okur temsilciliği, medya etik kurulu gibi özdenetim kurullarının olup olmadığı soruluyor.
Üçüncü kategoride, gazetecilerin yasal statüsü mercek altına alınıyor. Örneğin, gazetecilerin aynı zamanda ek iş yapıp yapmadıkları, sendikalara üyeliğin kolay olup olmadığı sorgulanıyor. Benim ilk soruya cevabım evet, ikincisine hayır şeklinde. İki cevap da olumsuz puana dönüşüyor bu durumda.
Dördüncü kategoride çoğulculuk ve editöryal bağımsızlık sorgulanıyor. Resmi makamların gazetecileri tehdit edip etmediği, ekonomik çıkar gruplarının medyayı baskı altına alıp almadığı, reklam tehdidinin olup olmadığı, oto-sansür uygulanıp uygulanmadığı, medyada yoğunlaşma olup olmadığı, editöryal bağımsızlığın güvencede olup olmadığı soruluyor.
Beşinci kategoride yasal çerçeve mercek altına alınıyor. Basın özgürlüğünün anayasal güvenceye sahip olup olmadığı, resmi bilgilere erişimde engel bulunup bulunmadığı, gazetecilerin haber kaynaklarını açıklamaya zorlanıp zorlanmadıkları gibi sorular soruluyor.
Son kategoride ise internete ve internet gazeteciliğine ilişkin sorular yer alıyor. Örneğin, hükümetin internet erişimini hızlandırmak için bir politikası olup olmadığı soruluyor.
Sonuç olarak, anketteki sorulara verilen yanıtlar çerçevesinde oluşan puanlarla belirlenen sıralamaya bakıldığında, Kuzey Kıbrıs’ın yeri çok da kötü sayılmaz. Geçen yıla göre yaşanan iyileşmede, Yenidüzen’in başlattığı okur temsilciliği uygulamasının da bir payı var. Ayrıca, gazetecilik örgütlerinin açıkladığı Medya Etik Deklarasyonu çerçevesinde oluşturulacak Medya Etik Kurulu sayesinde bir sonraki yıl biraz daha üst basamaklara çıkılacak gibi görünüyor.
Aslında Kuzey Kıbrıs’ın neden 94. sırada bulunduğu gayet açık. Yapılması gerekenler de belli. Olumsuz puana yol açan uygulamalar düzeltilirse, daha özgür bir medya ortamına sahip olabiliriz. Basın-İş Yasası uygulanırsa; resmi ilan ve reklamların dağıtımı objektif kriterlere bağlanırsa, medyaya yapılan yardımlar saydamlaşırsa, BRT ve TAK özerkleşirse, basın özgürlüğü yasal güvenceye kavuşursa ve editöryal bağımsızlık sağlanabilirse sıralamada daha kabul edilebilir bir yere gelinecektir.