‘Kıbrıs Türk Lirası’ bassak mı?

Sami Özuslu

 

1974 yazında Kıbrıs’ta patlak veren savaş bitmiştir, ama henüz nüfus değişimi tamamlanmamış, göçmen kampları boşaltılmamıştır.
Bununla birlikte artık manzara bellidir: Kıbrıslı Türkler Kuzey’de, Kıbrıslı Rumlar ise Güney’de yaşayacaktır.
1963-1974 dönemindeki geçiş döneminin sonunda bir ‘devlet’ ilan edilmemiştir henüz, ama edileceği bellidir.
Ve ilan edilmesi kesin olan o federe devletin bir de ekonomisi olacaktır.
Türkiye’deki ilgili makamlar, Kıbrıs Türk liderliği ile ekonomi alanında bazı planlamalar yapmaktadır.
Bu amaçla bir ‘Kıbrıs Koordinasyon Komitesi’ kurulmuştur.
Komitenin başında o dönem Bülent Ecevit’in kabinesinde Maliye Bakanı olarak görev yapan Ziya Müezzinoğlu vardır.
Türkiye’de yayımlanan Milliyet gazetesinin 5 Kasım 1974 tarihli sayısında Ziya Müezzinoğlu’nun ağzından şu ifadeler başlığa çekilmişti:
“Kıbrıs Türkleri artık bizden hibe almayacak hale geldi...”
Tam 44 yıl önce...

*  *  *

44 yıl sonrasına geldiğimizde, Ziya Müezzinoğlu’nun 1974’te söylediğinden çok ama çok gerilere gittiğimizi görüyoruz.
Bırakın hibe almamayı, cari bütçenin bir kısmı bile TC tarafından karşılanıyor!
Kuşkusuz savaş ortamından çıkmış Kıbrıs’ın kuzeyinde ‘olmayan ekonomi’yi var etmek kolay bir iş değildi.
Nitekim haberin detaylarında ve o döneme ait başka kaynaklarda ‘Kıbrıs Türk ekonomisi’ yaratmak için yapılanların detayını görebilmek mümkün.
Kuzey’de ciddi miktarda ‘ganimet’ vardı ve bunlar ekonomi için bulunmaz nimetti.
Araziler...
Fabrikalar...
Narenciye bahçeleri...
Bakır ve demir madenleri...
Turistik tesisler...
Ve dahaları...

*  *  *

Bunlar bir şekilde ekonomiye kazandırılmalıydı.
Gerek Kıbrıs Türk liderliği, gerekse Kıbrıs Koordinasyon Komitesi bu amaçla çalışmalar yapıyordu.
KTHY, Turizm İşletmeleri, Sanayi Holding, Tütün İşletmesi, ETİ gibi KİT’ler böyle kuruldu. Türkiye’den teknik bilgi sahibi kişiler gönderildi, sermaye ve know-how katkısı verildi.
Şüphe yok ki diplomasiden gelen Maliye Bakanı Ziya Müezzinoğlu savaşın hemen ertesinde verdiği demeçte samimiydi.
“Kıbrıslı Türklerin Türkiye’den hibe almayacak nokta”ya geleceğine inanıyordu mutlaka...
Ama olmadı.
Zaten Türkiye ekonomik darboğazla cebelleşiyor, Demirel’in deyimiyle ‘5 sente muhtaç’ halde yaşıyordu.
Bir de Kıbrıs müdahalesi nedeniyle ambargo yemiş, sistem iyice çökmüştü.
Zaten sonrasında Türkiye 1980 darbesini yaşayacaktı.
İpler büyük ölçüde Kontrgerilla’nın elindeydi!

*  *  *

1974’ten bugüne Kıbrıs’ın kuzeyinde ekonomi alanında çok uygulama geldi geçti.
Bankalardaki Kıbrıs Lirası mevduatlarının bir anda 36 TL’ye sabitlenmesi, savaş sonrasında Kıbrıslı Türklerin yediği çok büyük bir darbeydi.
Oysa bu adımdan önce Kıbrıs Türk liderliği ‘Kıbrıs Türk Lirası’ üzerinde bir çalışma yapmıştı. Dönemin Maliye Bakanı Rüstem Tatar’ın 8 Nisan 1976 tarihli Milliyet’te de çıkan açıklamasında bu niyet açıkça belirtilmişti.
Tatar “Bir Merkez Bankası kurmayı ve Kıbrıs Lirası’na eşdeğer bir Kıbrıs Türk Lirası basmayı öngörüyoruz” demiş, bu konuda Ankara’dan gelecek heyetin görüşünü beklediklerini eklemişti.
“‘Kıbrıs Türk Lirası’ basılsaydı acaba ne olurdu” sorusu çok akademik bir tartışmayı gerektirir.
O para hiç basılamadı. Yerine bankalardaki KL mevduatları eritildi, insanlar perişan edildi!
‘Kıbrıs Türk Lirası’ olayının bir benzeri 1990’lı yılların ortalarında ‘İstikrarlı Para Birimi’nde yaşandı.
Türk Lirası’nın sürekli devalüasyonu nedeniyle çıkış arayan Kıbrıslı Türkler ‘çıkış’ yolu olarak bu formülü seçti.
Ama gene olmadı!
“‘İstikrarlı para birimi’ne geçilseydi ne olurdu” sorusu da akademik tartışmayı gerektirir elbette...
Ama sonuç şu ki, Müezzinoğlu’nun 1974’te iyi niyetle söyledikleri de bugün sadece bir tebessüm yaratıyor yüzlerde...
Hepsi bu...

--

Not: Bu yazıyı yaklaşık 5 yıl önce, 25 Aralık 2013’te yazmışım. Arşivden karşıma çıktı. Bugüne uyarlayıp yeniden hatırlatma ihtiyacı hissettim…