Kıbrıs Tarihinin Akışını Değiştiren Çılgın Diktatör

Niyazi Kızılyürek

Kırkı yıl önce Başpiskopos Makarios’a karşı 15 Temmuz Darbesini düzenleyerek Kıbrıs tarihinin akışını değiştiren diktatör Dimitris İoannidis hakkında Türk kaynaklarında fazla bir bilgiye rastlamıyoruz.

1963-64 çatışmalarında Kıbrıs’ta görev yapan Yunanlı Albay’ın Makarios’a Kıbrıslı Türkleri imha etmeyi önerdiğini biliyoruz. Bunu, Makarios’un 1976 yılında İtalyan gazeteci Orianna Fallaci’ye verdiği bir mülakattan öğreniyoruz.

Genel olarak fanatik bir anti-komünist olduğunu ve Enosise ihanet ettiğini düşündüğü Makarios’tan nefret ettiğini biliyoruz ama gerçek bir çılgın olan bu aşırı milliyetçi subayın ruh halini pek bilmiyoruz.

Aşağıda okuyacağımız belge faşist diktatörün karanlık ruhu ile çarpık zihniyetini bütün çıplaklığı ile gözler önüne seriyor. Belge 16 Temmuz 1974 tarihinde ABD’nin Atina büyükelçiliğinden Washington’a gönderildi.

Hikayesi ise şöyle: Kıbrıs’ta darbenin gerçekleştiği 15 Temmuz günü dönemin dışişleri bakanı Henry Kissinger ABD’nin Atina büyükelçisi Tasca’ya bir mesaj gönderir ve mesajın İoannidis’in yüzüne okunmasını ister. Büyükelçi Tasca da bu görevi Atina’da İoannidis ile temas halinde olan CIA ajanlarına devreder.

Mesajda, ABD’nin Kıbrıs’ı egemen ve bağımsız bir devlet olarak gördüğü ve siyasal ve anayasal yapısının değiştirilmesine karşı olduğu yazılıydı. Açıkçası, ABD İoannidis’in Enosisi ilan etmesine karşı olduğunu vurguluyordu.

Mesaj, 16 Temmuz günü İoannidis’in yüzüne okununca, çılgın diktatörün tepkisi şöyle oldu: ‘General kelimenin gerçek anlamıyla patladı, yukarıya doğru sıçradı, kendi etrafında dönmeye başladı ve masayı yumruklayarak boş bir bardağı kırdı.’ Sonra Kissinger’i eleştirdi. Bir gün Yunanistan’ın içişlerine karışılmaması yönünde açıklama yaptığını, sonra da ABD’nin Yunanistan’ın içişlerine karışarak ‘şu şu prensiplere uymalısınız’ şeklinde konuştuğunu söyledi. Kıbrıs’ta olabilecek her şeyden kendisinin sorumlu tutulduğundan yakınan İoannidis, Makarios’un isteğine uyarak Yunan askerlerini adadan çekseydi, adayı komünistlere teslim etmekle suçlanacağını iddia etti ve 15 Temmuz’da Kıbrıs’ı komünistlerin eline düşmekten kurtardığını, ABD’nin bir gün bunu anlayacağını ileri sürdü.

İoannidis, kendisinin de bağımsız, egemen bir Kıbrıs’a inandığını, Makarios’a karşı harekete geçenlerin çoğunluğu oluşturan milliyetçi Kıbrıslı Rumlar olduğunu, Yunan hükümetinin görüşünü veya desteğini alıp almadıklarının önemli olmadığını, Yunanistan ile Kıbrıslı Rumların Enosisi düşünmediklerini, Türk hükümetinin bu gelişmelere itirazı olmadığını, Türklerin bunun Kıbrıslı Rumların ‘iç meselesi’ olduğunu bildiğini ileri sürdü.

‘Makarios’un uluslararası bir aktör, milli bir kahraman, bir din adamı ve hayırlı işler yapan biri olduğunu herkes unutmalıdır’ diyen İoannidis, Makarios’un ‘çürümüş homoseksüel bir papaz, bir sapık, işkenceci ve cinsi sapık’ olduğunu ileri sürdü.

İoannidis, ‘adanın hotellerinin yarısının Makarios’a ait olduğunu ve pozisyonunu korumak ve faaliyetlerini sürdürmek için Kıbrıslı Rumların %70’ni (%30’nun komünist olduğunu düşünüyor) ve hepsi de anti-komünist olan Kıbrıslı Türkleri feda ettiğini’ iddia etti. Bunu anlayan Milli Muhafız ordusunun Makarios’a karşı harekete geçtiğini ve Yunanistan’a yardım etmesi için yalvardığını, Yunanistan da bir oldu-bitti ile karşı karşıya kaldığı için yardım ettiğini ileri süren İoannidis, darbe konusunda Türklerle doğrudan bir temasının olmadığını ama Türkleri rahatsız edecek bir şey yapmadıklarını söyledi. Türklerin Makarios’un tahttan düşmesini kabul ettiğini iddia eden İoannidis, ısrarla Enosis ilan etmediklerinin altını çizdi. Darbeden sonra Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Nikos Samson’dan hoşlanmadığını da belirten İoannidis, Samson’un ‘deli’ olduğunu söyledi.

Dimitris İoannidis’in yukarıda aktardığımız değerlendirmeleri hastalık derecesinde homofobik olduğunu, Makarios’tan nefret ettiğini, fanatik bir milliyetçi ve bağnaz bir anti-komünist olduğunu gösteriyor. Bu duyguların esiri olan faşist diktatör bizzat örgütlediği darbeyi Kıbrıslı Rumların ‘iç meselesi’ olarak takdim edebilecek kadar pişkin davranıyordu.

Gerçeklik algısı ise Türkiye’nin adaya müdahale etmesini gerektirecek bir gerekçe göremeyecek kadar bozuktu. Darbenin resmen olmasa da fiilen Enosis anlamına geldiğini, bunun da Türkiye’nin adaya müdahale etmesi için yeterli bir neden olduğunu kavrayamayacak kadar hayalperestti.

Kısacası, Türkiye’ye adanın %37’sine el koyma fırsatını veren İoannidis bir faşistin mayasında bulunan bütün unsurları –homofobi, hayalperest milliyetçilik, anti-komünizm- bünyesinde barındıran bir faşist biriydi. Yunan ordusunun Kontr-Gerillası olan ‘Yunan Subaylarının Kutsal Kurumu’nun (İDEA) üyesiydi. Hiç evlenmedi. Bir yazara göre, kadınlar ve tanımadığı erkekler karşısında ‘oldukça çekingen ve tuhaf’ davranıyordu...