Kıbrıs sorunu çözülmezse kimliksizlik sorunu da çözülemeyecek!

Serhat İncirli

Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği (KTBB),  Kıbrıs Türk Yerel Yönetimlerinin uluslararası görünürlüğünü artırmak için "Kıbrıs'ta Bölgesel Kalkınma Yolu ile Yerel Yönetimleri Yakınlaştırmak" başlığı altında Brüksel’de  temaslar gerçekleştirdi…

-*-*-

18 belediyemizin 18 başkanı var…

Brüksel’e 13 tanesi gitti…

5 tanesi gidemedi…

-*-*-

Gidenler: “Güzelyurt Belediye Başkanı Mahmut Özçınar, Lefkoşa Türk Belediyesi Başkanı Mehmet Harmancı, Gönyeli-Alayköy Belediye Başkanı Hüseyin Amcaoğlu, Girne Belediye Başkanı Murat Şenkul, Gazimağusa Belediye Başkanı Süleyman Uluçay, İskele Belediye Başkanı Hasan Sadıkoğlu, Lefke Belediye Başkanı Aziz Kaya, Değirmenlik-Akıncılar Belediye Başkanı Ali Karavezirler, Dikmen Belediye Başkanı Yüksel Çelebi, Çatalköy-Esentepe Belediye Başkanı Ceyhun Kırok, Geçitkale-Serdarlı Belediye Başkanı Halil Kasım, Mehmetçik-Büyükkonuk Belediye Başkanı Fatma Çimen Tuğlu, Lapta-Alsancak-Çamlıbel Belediye Başkanı Fırat Ataser."

-*-*-

Gidemeyenler: Mesarya Belediye Başkanı Ahmet Latif; Yeniboğaziçi Belediye Başkanı Katip Demir, Karpaz Belediye Başkanı Hamit Bakırcı, Beyarmudu Belediye Başkanı Bülent Bebek, Tatlısu Belediye Başkanı Hayri Orçan…

-*-*-

Ahmet Latif aleyhine, bir su deposu davası nedeniyle yurt dışına çıkış yasağı var, vize için başvuru yapamadı, ya da yapmadı, çünkü seyahat belgeleri poliste…

-*-*-

Boğaziçi Belediye Başkanı Katip Demir’in de bir davayla alakalı durumu söz konusu… Ancak öğrenebildiğim kadarıyla Demir, vize için geç kaldı… Ya da vize başvurusuna “olumsuz yanıt verildi” ve bu olumsuz yanıtın sebebi, “başvuru için geç kaldınız” şeklindeydi!

-*-*-

Bakırcı, Bebek ve Orçan da gidemedi…

Onlara da “vizeye geç başvurdunuz” denildi!

-*-*-

Oysa gerçek öyle değil!

Gerçek apaçık ortada!

Demir, Bakırcı, Bebek ve Orçan’ın ortak özellikleri “kökenleri”…

Dördü de “Türkiye” kökenli KKTC yurttaşları ve başkanları…

-*-*-

Bebek, yıllarca KKTC’de astsubay olarak görev yaptı…

Orçan, yıllardır başkan ve ayrıca DP’nin önemli isimlerinden…

Bakırcı eski bir bakan ve milletvekili…

Demir de yıllardır belediye başkanlığı yapan biri…

-*-*-

Bana bu konuda “pasaport kokusu” vurdu!

-*-*-

Dört başkan, köken nedeniyle vize alamadı!

-*-*-

Sonuç!

Evet sonuç şudur; ya Kıbrıs sorunu çözülecektir, ya da çözülecektir!

-*-*-

Kıbrıs sorunu çözülmezse, gerek çocuklarımızın gerekse binlerce kişinin “kimliksizlik sorunu” devam edecektir!


İyi bir şey!

İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO), Mersin’in Taşucu Limanı ile Girne Limanı arasında deniz otobüsü seferleri başlatıyor. İDO’dan yapılan açıklamaya göre seferler 27 Mayıs Salı günü başlayacak seferler, sezon boyunca her gün yapılarak 28 Eylül 2025’e kadar devam edecek.

-*-*-

Mersin Taşucu Limanı’ndan saat 14.00'de başlayacak ilk sefer, yaklaşık 3 saatlik yolculuğun ardından Girne Limanı’na ulaşacak. Dönüşler ise Kıbrıs Girne Limanı’ndan saat 10.00’da başlayacak ve 13.00’a doğru Taşucu Limanı’na varılacak.

-*-*-

İnternet sitesine girip baktım, 450 yolcu kapasiteli hızlı deniz otobüsleriyle hizmet verilecek güzergâhın fiyatı tek gidiş 2 bin 250 TL olacak…

-*-*-

Bana, uçaktan keyifli ve çok da ucuz gelen bir yolculuk…

Türkiye’ye gitmeye çekinmesem, vallahi giderdim…

İyi bir şey…


Laf ile peynir gemisi yürür mü a canım yürür mü?

Laf ile peynir gemisi / Yürür mü a canım yürür mü? / Öküz altında buzağı / Büyür mü a canım büyür mü?

-*-*-

Eşme eşeleme toz olur / Deşme deşeleme söz olur / Eşme eşeleme toz olur / Deşme deşeleme söz olur…

-*-*-

Cem Karaca’nın şarkısı!

Bayılırım!

-*-*-

Efendim, bu şarkı nereden mi aklıma geldi?

-*-*-

Anlatalım…

Macaristan'da Türk Devletleri Teşkilatı Gayrıresmi Zirvesi gerçekleştirildi…

Bu zirvede Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir konuşma yaptı ve konuşmasında, “mahcubiyetinden olsa gerek”, “… Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) olmadan aile fotoğrafı eksik kalacak” LAFını etti!

-*-*-

LAF!

Vıdı vıdı, bıdı bıdı!

Bla bla bla der İngiliz!

-*-*-

Efendim, Erdoğan, Türk dünyasının doğru bildiği yoldan şaşmadan gönülden bağlı olduğu Kıbrıs Türklerinin hak, özgürlük ve adalet mücadelesine çok daha fazla omuz vermesini beklediğini vurgulamış…

-*-*-

Ayrıca, TAK’ın bülteninde okudum, Kıbrıs Türklerine yönelik önemli mesajlar vermiş ve şöyle demiş:

“… Ak sakallıların KKTC'deki toplantısını anlamlı bulduğumu ifade etmek istiyorum. KKTC'nin bulunmadığı bir Türk dünyası aile fotoğrafının her zaman eksik kalacağını düşünüyoruz. İnşallah uzak olmayan gelecekte KKTC'yi teşkilatımıza tam üye olarak kabul edeceğimiz günleri görmeyi ümit ediyorum.”

-*-*-

Bu arada, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da, " Kıbrıs Türklerinin onlarca yıldır maruz bırakıldıkları haksız ve insanlık dışı izolasyonlar karşısında kendileriyle dayanışma içinde hareket etmemizin ortak sorumluluğumuz olduğuna inanıyoruz. Semerkant Zirvemizde Teşkilatımıza gözlemci üye olarak kabul edilen KKTC, aile meclisimizin ayrılmaz bir parçasıdır” demiş…

-*-*-

Peki “action”?

Her hangi bir action yok!

Laf çok!

-*-*-

LAF!

Vıdı vıdı, bıdı bıdı!

Bla bla bla der İngiliz!

-*-*-

Gıbrızlı da der ki; “Gandırın Ersin’i da goggo isdesin!”

-*-*-

KKTC niye davet edilmemiş?

Niye “gözlemci” ülke KKTC, aile fotoğrafında olsun yer almamış?

-*-*-

Laf ile peynir gemisi yürümez!

Vıdı vıdı, bıdı bıdı!

Bla bla bla der İngiliz!

Peki nereye kadar?

-*-*-

Neyse eşmeyelim, toz olmasın!

Deşmeyelim, söz olmasın!


Teknofest fıkrası!

Bir çok genç, KKTC’de “Teknofest” diye bir etkinlik yapılacağını duyduğu zaman, “Techno Müzik” etkinliği sanmıştı!

-*-*-

Tabii ki değil!

Teknofest, çocuklara, gençlere, tek bir düğmeyle yüzlerce çocuğun nasıl bombalanabileceğinin gösterildiği ve bununla da övünülen bir etkinlikti…

-*-*-

Fıkra gibi…

Gibisi fazla…

Fıkra!

-*-*-

Efendim, Teknofest’te satılan ceket – şapka ve benzeri hediyeliklerin vergisi – gümrüğü ödenmedi.

-*-*-

Ayrıca, Teknofest için Türkiye’den uçakla KKTC’ye taşıyan AKP’liler, dönüşte Ercan Havaalanı’nda Duty Free’de “alkol” bırakmamışlar!

-*-*-

Yarısının ücreti de ödenmemiş!

-*-*-

Fıkra bu kadar!

-*-*-

Ama en acısı, bizzat devletin kendisinin fıkra olması!


Dün yine mahkemedeydik… Ersin Tatar kendisine hakaret ettiğimiz gerekçesiyle bizden hayatımızda görmediğimiz kadar tazminat talep ediyor… Yazdıklarımızdan dolayı ne sağlığında, ne gelirinde, ne özel yaşantısında bir sıkıntı oldu… Maşaallah durumu her açıdan çok iyi… Neyse, Yenidüzen’de yazmaya; Sim TV’de ve Sim FM’de konuşmaya devam… İşimiz gazetecilik… En iyi şekilde yapmaktan başka derdimiz de yok…