FIBA EuroBasket 2025 turnuvasının ev sahiplerinden biri olan Kıbrıs’taki karşılaşmalar dün Limasol kazasına bağlı Polemitya köyündeki Spiros Kiprianu Spor Salonu’nda başladı...
-*-*-
C Grubu karşılaşmaları bu salonda oynanacak...
Bu grupta Kıbrıs Cumhuriyeti ile birlikte, İtalya, Gürcistan, İspanya, Yunanistan ve Bosna Hersek bulunuyor...
-*-*-
Dünya’nın en önemli basketbol yıldızlarının bazıları ile birlikte, binlerce spor turisti de Ada’ya akın etti...
-*-*-
Ve dün Kıbrıs, Avrupa Basketbol Finalleri C Grubu’na ev sahipliği yaparken, ben de, ülkenin en eski basketbol kulüplerinden – belki de en eskisi Keravnos Strovolou’nun bazı taraftarları ile sohbet ettim...
-*-*-
Bizim konumuz ne yazık ki basketbol değildi...
Biz, Keravnos kulübünde eğitilen, spor yapan yüzlerce Kıbrıslı Rum, üçüncü ülke vatandaşı ve tabii ki çok sayıda Kıbrıslı Türk genç ve çocuğun ailelerini temsilen görüştüğümüz bir grup insanla, çok acıdır ama büyük bir ayıbı konuştuk...
-*-*-
Nedir bu ayıp?
Anlatalım!
-*-*-
Keravnos’un asbaşkanı ile 2 bin kişilik muhteşem spor salonu ile futsal alanı, tenis kortları, açık hava basketbol sahaları, restorandan oluşan dev tesisinin sorumlusu olan iki şahıs; eşleri ve bir arkadaşları ile birlikte KKTC’de tutuklu!
-*-*-
Neden tutuklandılar?
Yasal gerekçe; “KKTC’ye yasadışı giriş, yasadışı girişe yardımcı olmak ve özel mülke tecavüz...” gibi “uyduruk” “kıytırık” iddialardan oluşuyor...
-*-*-
Ancak işin aslı; “... Rumların tutukladığı Şimon Aykut’a karşı bu beş masum insanı kullanmak!”...
-*-*-
Defalarca yazdım; Şimon Aykut kesinlikle masumdur...
Dün bazı Rum arkadaşlar da bana yüzde yüz katıldılar...
-*-*-
Daha doğrusu, “yüzde yüz katıldılar” dersem hata yapmış olabilirim ama tamamı, özetle şu görüşteydi:
“Tamam mülkler bizim de; ... 1974’ten bu yana 51 sene geçmiş; aynı sebeplerle binlerce kişi Rumlara ait mülkleri almış, satmış, üzerine inşaat yapmış, yakmış, yıkmışken; durduk oturduk yere, bu adamı yani Aykut’u tutuklayıp, ateşe körükle gidiyorsunuz?”
-*-*-
Kesinlikle ve kesinlikle Kıbrıslı Rumlar arasında, Şimon Aykut’un suçlu veya suçsuz olduğunu tartışan tek kişi yok!
Herkesin sorduğu soru şu: “... Neden 51 yıl sonra?”...
-*-*-
Hakikatten ben de merak ediyorum; “... Neden 51 yıl beklendi?”...
-*-*-
Kıbrıs meselesini kim başlattı?
Sabahlara kadar tartışırız!
Sebep oydu, sorumlu şuydu, buydu!
-*-*-
Şimdi de durum aynı yere geldi!
Siz Şimon Aykut’u tutukladınız; biz de beş kişiyi alıyoruz!
-*-*-
Sorry; Aykut mallarınızı aldı – sattı – çaldı mı diyorsunuz?
E hepimizi alsanıza!
-*-*-
Ersin Tatar’ı niye almıyorsunuz?
O’nun da Rum mülkü var!
Oturduğu evin arazisi bile Rum mülküdür belki de!
-*-*-
O’nu alamazsanız, mesela beni alın!
Her gün geçiyorum!
Bende Rum mülkü yok, hatta ip ve kuşak bir de mik ve vaşak var!
-*-*-
Ancaaaaak; tavşan mı yumurtadan, yoksa tavuk mu horozdan çıkar?
Öyle değildi değil mi?
-*-*-
Kısacası; bu ülkede, oturup konuşsalar, anlaşsalar, misler gibi yaşayacağız ama her iki taraftaki vordo goncoloz faşistler yüzündendir bu çektiğimiz!
-*-*-
Bir tarafta “Kıbrıs Yunandır” diyen geri zekalılar; öte yanda “Kıbrıs Türktür” sanan daha geri zekalılar!
-*-*-
Bu ada en son Yunan olduğunda, Büyük İskender hayattaydı be embesiller!
Ve çok üzgünüm ama Ada Osmanlı’nın eline geçtiğinde de Osmanlı, Türk olanlarla alay ediyordu be sümüklü cahiller!
-*-*-
Yunan – Türk fark etmez ama!
Müslüman – Ortodoks hiç fark etmez!
-*-*-
Oturun ve konuşun!
Sizin milliyetçilik komplekslerinizi tatmin olacak diye; Keravnos Basketbol Kulübü’nün çok değerli iki yöneticisi ve eşleri ile bir arkadaşları da Şimon Aykut da “haksız yere”, “son derece masum oldukları bilindiği halde”; milliyetçi ihtiraslarınız uğruna hapistedir!
-*-*-
Efendim, Keravnos Kulübü’nün iki yöneticisinden özellikle bir tanesinin Kıbrıslı Türk sporcu gençlerle ve aileleriyle ilişkileri de mükemmel...
Bugün hala ilgili kulübün antrenman saatlerinde, çok sayıda KKTC plakalı aracı, park yerinde görebilirsiniz...
-*-*-
Keravnos, kapılarını bize açan ilk kulüplerdendir...
Keravnos’un daha geçen yıla kadar 16 yaş altı takımının kaptanı bir Kıbrıslı Türk çocuktu...
Bu çocuk, aynı zamanda Kıbrıs Cumhuriyeti ulusal takımına da seçilmişti...
-*-*-
Bu kulüpte basketbol yanında, tenis yapan, eğitimini alan çok sayıda Kıbrıslı Türk çocuk da var...
-*-*-
Kıytırık ve uyduruk sebeplerle tutukladığınız ve “teminatla – tutuksuz yargılanmalarına da izin vermediğiniz” bu beş masum insandan birine Allah göstermesin bir şey olursa, nasıl hesap vereceksiniz?
-*-*-
Sayın Ersin Tatar; ara Nikos Hristodulidis’i...
Ya da sen Sayın Hristodulidis; ara Tatar’ı; oturun – konuşun...
Çözüm bulununcaya kadar; mülkle bağlantılı saçmalıklarla bir birimizi üzmenin bir anlamı yok...
Hatta oturmuşken, daha çok geçiş noktası da açın...
-*-*-
Tamam, düşmanlık size koltuk sağlıyor ama bize mutluluk vermiyor...
-*-*-
Ve bu arada her iki topluma ortak çağrımdır; mülkiyet nedeniyle tutuklanan insanların serbest kalmaları için ne olur bir şeyler yapın!
-*-*-
Haaaa sadece Türkler, Rumların mülklerini kullanmıyor değerli Rum kardeşlerim!
Bunu da bilin ve görün!
Baf Havaalanı, Larnaka Havaalanı, çok sayıda turistik mekanın arazileri Türklere aittir!
-*-*-
Haaaa gerçek çözüm mü?
Aslında gerçek çözüm; ne yazık ki Türkiye’dedir!
Yani meselenin esas çözüm adresi Ankara’dır ki onları da masaya çekmenin eminim yolu – yordamı vardır!
Yeter ki istensin!
Özdemir Berova’nın milliyetçiliği!
Sevgili Özdemir Berova!
Maliye Bakanımız...
Allah tuttuğunu altın etsin!
İki gündür yazdıklarımı tam da kanıtlayan sözler sarfetti!
-*-*-
Hani diyorum ya, “bu milliyetçilerin, milliyetçiliği de eksik” diye!
Tam da öyle!
-*-*-
Ne diyor Berova; “... Kıbrıs Rum Kesimi her fırsatta toplumumuzu taciz ediyor...”
-*-*-
Milliyetçilik buraya kadar!
-*-*-
Peki, tarihi açık veren bütçe?
-*-*-
Tarihin en büyük dış ticaret açığı?
-*-*-
Tarihin en büyük iç borçlanma rakamları?
-*-*-
Seçim maksatlı T izinleri?
-*-*-
Z izinleri?
-*-*-
Gollifa gibi dağıtılan vatandaşlıklar, arsalar?
-*-*-
Kime verildiğine bakılmaksızın oy uğruna verilen tabanca izinleri?
-*-*-
Liyakatsiz işe alımlar?
-*-*-
Ne den Özdemir gardaş?
Rumlar bizi kesecek, yoksa tacizden öteye gidemeyecekler mi?
Eşit egemen devleti batırdınız; yastığa kelleyi rahat vurup uyuyorsunuz ve utanmadan “milliyetçiliği” sadece Rumları eleştirmek olarak kabul ediyorsunuz!
Genç nesil akademisyenlerinden Hury Yontucu, “Algıların Ötesinde Dijital Bilgelik – Çatışma Bölgelerinde Dezenformasyonla Mücadele ve Medya Okuryzaralığı” adlı kitap hazırladı... Kitap üç dilli... Yontucu’nun anlatımıyla kitap, “... sahte habercilikten, algoritmik yönlendirmelere; derinleşen kutuplaşmanın içinden etik duruş, barış dili ve eleştirel düşünceye nasıl bir yol çizileceğine ışık tutuyor...” Ve bu üç dilli kitaba, bu sayfadaki fotoğraftaki QR kodundan da bedava ulaşabilirsiniz... Eline sağlık Hury Yontucu...