Kendi içimizde

Cenk Mutluyakalı

Meclis’te söylendi sanırım…
“Biz kendi içimizde anlaşamazsak, Rumlarla nasıl anlaşacağız” diye.

*  *  *

Haklısınız!
Böylesi bir düşünce yapısıyla elbette zor...

*  *  *

İnsanların birbiriyle uzlaşması ya da ortaklaşması, birbirini anlaması ya da üretmesi Türk, Rum, İngiliz, Amerikan olmasıyla ilgili değildir.
Düşüncelerle ilgilidir.
İdeallerle ve kültürle ilgilidir.
İnsanlıkla ve medeniyetle ilgilidir.

*  *  *

İyi insanlar vardır; dürüst, bilge, kültürlü, yaratıcı insanlar…
Kötü insanlar vardır; çiğ, kaypak, riyakâr insanlar…
“Kendi içimizde” de böyledir bu!

*  *  *

Yoksullar kendi içlerinde anlaşırlar, sömürenlere karşı…
Çünkü bilirler ki, emeğin ve dayanışmanın ortaktır dili…
Açlıkları ortaktır, hasretleri kardeştir ve bunun ilgisi yoktur kimlikle!

*  *  *

“Patronlar Kulübü” de öyledir.
Dinleri, imanları, milliyetleri paradır.
Kimin hangi bayrağa selam durduğu, hangi Meclis’i tanıdığı fark etmez, anlaşırlar.
20 Temmuzda “KKTC” bayrağı dalgalandıran kumarhanelerin, Kıbrıslı Rum müşterilerinin yoluna kırmızı halılar döşemesi ve “buzikili” gece düzenlemeleri bundandır.
“Euro Euro” dört döner yeri geldi mi anlı şanlı milliyetçiler!

*  *  *

Ada’nın barışa adanmış yürekleri ulus ötesi bir yerde uzlaşırlar.
Uluslara rağmen.
Özgürlükçü insanlar kenetlenebilir dünyanın her yerinde, yobazlığa ve gericiliğe karşı…
Feministlerin, radikallerin, anarşistlerin uzlaşması için “ortak milli marşlara” ihtiyaç yoktur.


*  *  *

Irkçılar, milliyetçiler, kafatasçılar da ortaklaşır aslında…
Yolları aynıdır…

*  *  *

“Biz kendi içimizde anlaşamazsak, Rumlarla nasıl anlaşacağız” diye soruyorsanız eğer…
Kendi içimizden bu düşünceyi arındırdığımız zaman anlaşacağız, derim…
Rumlarla… Ya da Türklerle…
Etnik kimliklerimize hapsolmadan “biz” olduğumuz zaman…