KC PASAPORTU VE SAĞ VE SOL

Sami Özuslu

İki öğretmen sendikasının 'karma evlilikler'den doğan mağduriyetler nedeniyle Kıbrıs Cumhuriyeti makamları nezdinde başlattığı süreç çok enteresan gelişmelere yol açacak gibi görünüyor.
Konu biraz da Loizidou davasına benziyor. Nasıl ki Loizidou'nun açtığı dava sonucunda Türkiye 2003'te geçişleri açmak zorunda kaldı, bu süreçte de Kıbrıs Cumhuriyeti bazı adımlar atmaya zorlanabilir.
Siyaset her zaman hukukun önünde gitmez. Bazen hukuk siyasetin gidişatını değiştirir.
KTÖS ve KTOEÖS öncülüğündeki girişimlerin pozitif sonuçlanmasını bekleyen binlerce mağdur var. Ancak bu süreçten çıkacak sonucu bekleyen sadece onlar değil.
Siyaset kurumu da 'katma evlilik mağdurları'nın çıktığı yolun sonucunu dikkatle izleyecek.

*  *  *

Bir yığın örnek var Kıbrıs Cumhuriyeti'nin uyguladığı çifte standarda dair...
Genelde bütün mağdurların Türkiye kökenli eşlerden kaynaklandığı yönünde bir algı var.
Belki çoğunluk öyledir ama çok farklı durumlarda da Güney'deki Muhaceret 'ohi' diyor.
Daha doğrusu 'ohi' bile demiyor.
Sadece "İşleminiz henüz tamamlanmadı" diyerek insanları her başvuru yaptıklarında geri yolluyorlar.
Yıllar önce başvuran ve her gidişte aynı cümleleri duyan birçok insan artık daireye dahi gitmekten bıktı usandı. "Dosyanız incelemede" diyen görevliyle bir sürü insan 'akraba' oldu(!)
5 yıl, 10 yıl, 15 yıldır 'incelenmekte olan' dosyalar var!
Taktik belli: "Reddettik" demiyorlar, çünkü bu durumda yargı yolunun açılacağını biliyorlar.
Başvuranları sürekli 'askıda' tutuyorlar ki bir yere gidemedikleri gibi yasal yollara da yönelemesinler.
Sendikaların girişimi bu oyunu bozacak. Hukukçuların yol göstericiliğinde Kıbrıs Cumhuriyeti makamları bir 'cevap' vermeye zorlanacak.
O noktadan itibaren işin rengi değişmiş olacak.

*  *  *

Eşine ve çocuklarına Kıbrıs Cumhuriyeti doğum belgesi, kimlik ve/veya pasaport çıkaramayanlar arasında sadece TC kökenli insanlar değil, başka ülke yurttaşları da var. Hatta
iki tarafında Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşı olan çiftlerin bile çocukları belge alamıyor.
Böyle durumda olan birçok insan biliyorum.
Mesela birkaç kuşaktır Kıbrıs'ta yaşayan, 1974 öncesinde de adada olan ve Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olan bir ailenin çocuklarına ve/veya torunlarına 'ataları Filistin'den geldi' gerekçesiyle belge verilmiyor!
Daha da ilginç, hatta komik başka bir vaka daha var: Dört kardeşten ikisine 'yurttaşlık' verildi, diğer ikisine ise 'askı' uygulaması yapıldı!
Aynı anne, aynı babadan dört kardeş!
Çifte standarttın, ilkesizliğin, tutarsızlığın dik alası...
Mesela mahkemenin önüne böyle bir dava gelse yargıç herhalde "Nedir sizi yaptığınız?" diye İçişleri Bakanı'na iyi bir fırça çeker.

*  *  *

Kuşkusuz madalyonun diğer yüzüne de bakmak lazım.
Kıbrıs Türk sağı, en başta da UBP, Kıbrıslı Türklerin nüfusu ve yurttaş yapısıyla öylesine hoyratça, öylesine sorumsuzca oynadı ki, tüm hukuksuz, insafsız ve tutarsızlığına rağmen
Kıbrıs Rum liderliğinin tavrını da 'tamamen haksızdırlar' diye kestirip atamıyorum.
Siz sürekli yurttaş yazar, nüfusu 1 milyona dayama niyetiyle hareket ederseniz, elbette Kıbrıslı Rum Toplumu da bundan çekinecek, ürkecekti.
Nitekim olan budur.
UBP'li hükümetlerin bu topluma da, bu adaya da yaptığı en büyük fenalıklardan biri fütursuza yurttaş yapmak ve sürekli nüfus yığmaktır.
Bırakın Kıbrıslı Rumları, bu entegrasyoncu zihniyetten Kıbrıs'ın kuzeyinde yaşayan herkes de rahatsızdır.
İster TC yurttaşı olsun, ister Filistin kökenli, ister Mısırlı, Faslı, Suriyeli, Japon, Çinli...
Kıbrıslı bir Türk'le evlenip yuva kuran binlerce insan ve çocukları işte bu siyasetin kurbanıdır.
Sağ siyasetin kurbanlarını 'solun değerleri' kurtaracak.
Her zaman olduğu gibi!..