‘Kayıt dışılık’ önlense yeter de artar bile!

Cenk Mutluyakalı

Kıbrıs’ın kuzeyinde “kayıt dışılık” önlense ne birilerine muhtaç olacağız, ne de insanların maaşlarına, mevduatlarına göz dikeceğiz.

Kayıt dışılık önlenmiyor çünkü bunun için siyasi iradeye, cesarete, kararlılığa ihtiyaç var.
Bir de unutulmasın, sorunun bir unsuru olanlar çözümü de getiremiyor.

***

Nedense “kayıt dışılık” dendiği zaman çoğunun aklına iş dünyası, yatırımcı ya da patronlar geliyor. Halbuki bu insanların önemli bir çoğunluğu “kurumsal” çalışıyor.
Yoksa batarlar!

Üstelik toplumsal sorumluluk projelerine de bir bakınız lütfen!
Son 50 senede okul, rehabilitasyon merkezi, spor tesisi yapanlar hep iş dünyasından insanlar…
“Vergi vermiyorlar” diyecek kimileri…
İyi de Vergi Dairesi’nde “patronlar” görev yapmıyor ki!
Al o vergiyi…
Topla!
Mali polisi işlet…

***

Elbette toplanan verginin hayatlarımıza hizmet ve altyapı olarak geri dönüşü için de plana, projeye, yasaya, en önemlisi de bütçeyi doğru kurgulamaya ihtiyaç var.
Partizan istihdam, terfi, danışman ya da yeni kıyak, imtiyaz, maaşlar için kullanılacaksa bu vergilerin tümü... Sağlık ve eğitim altyapısına, karayollarına, dijital dönüşüm ve istihdam teşvikine, yoksulluğun önlenmesine dönüşmeyecekse anlamı yok…

***

Bilirkişiler defalarca hesapladı: Kıbrıs’ın kuzeyinde sadece “kayıt dışılığı” önleyerek kendi ayaklarımız üzerinde durabiliriz.
O zaman siyaset de çok daha haysiyetli olur.
Kimseye “yalvar yakar” yaşamak zorunda kalmayız hem…

*** 

“Kayıt Dışılık” en fazla nerede?
Vergi uzmanlarıyla yaptığım görüşmeleri önceden de paylaşmıştım.
“Kiralar” örneğin…
Çoğu kayıt dışı…
Salt öğrenciler de değil…
Özellikle de günlük ya da dönemsel olarak kiralanan daireler, villalar…

“Yap-Sat” alanında avukatlar yanında özel güven sözleşmeleriyle özellikle yabancılara yapılan satışlar da önemli bir kayıt dışılık yaratıyor.

10 binden fazla mülk satışı yapmış tek bir müteahhidin tapuya neredeyse hiçbir müracaatı olmadığı biliniyor.
“Özel sözleşmelerle yabancılara satış yapıyor, böylece, devlete ödeyeceği vergiyle mülk almaya devam ediyor.”

***

Vergi açığı anlamında büyük işletmelerden yana çok fazla dertli değil Vergi Dairesi.
“Özellikle de ithalat yapan şirketlerin vergi kaçırmak şansı yok, onlar zaten en baştan yakalanıyor” diyorlar.

İyi de kim vergi kaçırıyor?
“Özel ders öğretmenleri ve doktorlarda önemli bir kayıt dışılık var. Kredi kartı da kabul etmiyor çoğu…”
Avrupa’da ciddi cezası var bunun!

Bir gazeteci büyüğümle sohbet ediyorum…
“Ne zaman devlet hastanesine gitsem, derdime çare arasam, kendimi bir anda hekimin özel kliniğinde buluyorum”
diye dert yanıyor.
Son dönemin modası şu:

“Bu ameliyat hastanede de olur ancak sizi çok fazla yarmamız gerekir, dışarıda, kısa kesikle yapabiliriz.”

Bedeli var (!)

Çözüm?
“Tüm ödemelerde kredi kartı zorunluluğu olabilir ve e-fatura ile Maliye üzerinden bir sistem zorlanabilir.”

Bir de…
Kamusal alanda hizmet vermeyi kabul eden ve toplumsal kaynaklardan gelir elde edenlerin, özelden ticari kazanç sağlamasını engellemek gerekiyor.
Hem kayıt hem yasa dışı…
“Eşitsizlik” de cabası…



Karanlık yollara mahkum muyuz?

Karayollarının tümünün “ışıl ışıl” olmasını beklemiyorum.
Çok ülke gezdim, gördüm, yolların tümünde aydınlatma lambası yok.
Hele de şehirler arası yollarda…
Kavşaklarda, çemberlerde, yaya geçitlerinde var.

Ama…
Yolların tümünde – hele de şehirler arası – mutlaka çizgiler oluyor, hem ortada, hem de yanlarda, bir de mutlaka ‘kedigözü’ dedikleri fosforlar…
İşte o çizgiler ve fosforlar size rehberlik yapıyor, yol gösteriyor, yolun sınırlarını çiziyor.

Ada yarısında ışık var, yanmıyor, çizgiler görünmüyor ve o fosfor yani kedigözleri de yok.
Trafik yol güvenliğiyle ilgili bu…
Can güvenliğiyle…

Pek çok şehir merkezinde yaya geçitleri var ancak ışık yok.
Görmüyorsunuz!
İnsanlar önünüzden geçiyor ve son anda fark ediyorsunuz.

Bunun için de “maaş kesintisi” mi gerekiyor?
Yoksa mevduatlara el koymak mı?
Vergisini alıyorsunuz her sene…
Hem de artışla!
Hem de cezayla!
Karanlık yollara mahkum muyuz?

Köhneliğin, geri kalmışlığın ve ilkelliğin zirvede, insanlığın ve altyapının dipte olduğu günlerdeyiz…



E.Tatar, İngiltere'de gazetecilere ne anlatmış olabilir?

a) Nasıl zorla seçtirildiğini...
b) Kıbrıslı Türklerin uluslararası toplumdan nasıl uzaklaştırıldığını...
c) Ada yarısının Türk Lirası ile nasıl eridiğini...
d) "KKTC"nin neden tanınmayacağını...
e) Kıbrıslı Türkleri saf dışı bırakma planının nasıl işlediğini...
f) Büyükelçiliğe danışmadan hiçbir adım atmadığını...
g) Çadırda eğitimi, külliyeyi, çocuklarla avluda top oynarken nasıl düştüğünü...
f) "Tahsin Ertuğruloğlu'nu bakan yap" talimatını nasıl uyguladığını...

h) Diğer (Lütfen siz yazınız.)