Kayıplarla ilgili “YAP/YAPMA” Kılavuzu… (4)

Sevgül Uludağ

Geçtiğimiz hafta Kıbrıs’a bir ziyarette bulunan Suriye İnsan Hakları Komisyonu ve Suriye hükümet görevlilerine, Suriye’de oluşturacakları “kayıplar”la ilgili “mekanizma” konusunda çeşitli tavsiyelerde bulunduk, kayıplarla ilgili bir “YAP/YAPMA Kılavuzu” sunduk… Geliştirmekte olduğumuz “Kılavuz”umuz devamla şöyle:

***  “KAYIPLAR”LA İLGİLİ DOSYALARDA ŞEFFAFLIK…

“Kayıplar”la ilgili oluşturacak dosyalarda şeffaflık ve kayıp yakınlarına gerçekçi ve doğru bilgiler vermek esas olmalıdır.

Kıbrıs’ta geçmişte bu konuda çok acı deneyimler yaşadı kayıp yakınları… 1964’te “kayıp” edilen sevdiklerinden geride kalanların bir kuyuda olabileceğini öğrenen ve bu konuda dönemin bir yetkilisini ziyaret eden bir “kayıp” yakınına herhangi düzgün bir bilgi verilmekten kaçınılmış ve hatta daha da ileri gidilerek sözkonusu “kayıp” yakınları tehdit de edilmişti… Kuyu bir müteahhit tarafından açılmış, temizlenmiş, insan kemikleri çevreye saçılmış ve bazı “kayıp” yakınları o kuyunun başına giderek, kendi sevdiklerine ait olduğunu zannettikleri kemikleri çamurların içinden toplamaya girişmişlerdi… Nihayetinde, bu kuyuda bulunan “kayıp”la ilgili yıllar sonra Kayıplar Komitesi kazı yaparak kuyuda geride kalan insan kemiklerini toplamış, kimliklendirmiş ve kaybın yakınlarına defin için vermişti… Dönemin bir yetkilisi tarafından tehdit edilen “kayıp” yakınının sevdikleri ise, bir okurumuzun yardımıyla bir Kıbrıslırum “kayıp” yakınının bize ve Kayıplar Komitesi’ne gösterdiği kuyuda bulunmuştu. Ancak burada önemli olan nokta, her iki noktada da, iki farklı kuyuda gömülü olan bazı 1964 “kayıpları”nın yakınlarının karanlıkta bırakılması ve doğru düzgün bilgi verilmeyişiydi…

Benzer süreçler geçmişte her iki tarafta da yaşandı ve ancak büyük mücadeleler sonucunda ve aradan yıllar geçip de Kayıplar Komitesi’nde yöneticiler değiştikten sonra, “kayıp” yakınları sevdikleri hakkında bazı bilgilere ulaşabildiler.

Babası, annesi ve erkek kardeşi Kitrea’dan (Değirmenlik/Cirga) “kayıp” edilmiş bulunan Maria Yeorgiadu, bu yüzden Suriye İnsan Hakları Komisyonu ve üst düzey hükümet temsilcileriyle toplantımızda kendilerine “Kayıp yakınlarına karşı her zaman şeffaf ve gerçekçi olmaları” tavsiyesinde bulundu…

***  BİR İHBAR HATTI KURMAKTA GECİKMEYİNİZ...

Aranacak “kayıplar”ın olası gömü yerleri hakkında yurttaşların bilgi verebileceği, ihbarlarda bulunabileceği bir “ihbar hattı” kurmakta gecikmeyiniz. Kıbrıs’taki Kayıp Şahıslar Komitesi, böylesi bir “ihbar hattı”nı her iki tarafta da oluşturmakta aşırı derecede geç kalmıştı... Kayıplar Komitesi’nden çok önceleri biz bundan tam 19 sene evvel, 2006 yılında CYTA ve TELSİM hatlarımızla Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum okurlarımızın isimli veya isimsiz olarak bize bildiklerini, gördüklerini, duyduklarını anlatabilecekleri ve isimlerinin gizli tutulacağı güvencesiyle ve kişisel telefonlarımızla “İhbar Hatları” oluşturmuştuk... Böylelikle Kıbrıs’ın her iki tarafından da okurlarımızdan gelen binlerce telefon ihbarını gazetelerde kaleme aldık, pek çoğuyla buluştuk ve bize olası gömü yerlerini gösterdiler. Bu okurlarımız, bazı durumlarda güvenlik ve gizlilik gerekçesiyle yalnızca bize bu olası gömü yerlerini gösterdiler, biz de daha sonra Kayıplar Komitesi’ne sözkonusu olası gömü yerlerini bizzat gösterdik. Bazı okurlarımız ise gerek kuzeyde, gerekse güneyde, olası gömü yerlerini yanımızda Kayıplar Komitesi yetkililerinin de olmasını kabul ederek bize ve Kayıplar Komitesi yetkililerine sözkonusu olası gömü yerlerini gösterdiler, Kayıplar Komitesi’nin olası gömü yerleri hakkındaki sorularını yanıtladılar ve elbette yine “isimsiz” olarak bunu yaptılar.

İhbar Hatlarımıza gelen tüm bilgileri gönüllü ve insani biçimde, tüm ayrıntılarıyla Kayıplar Komitesi yetkilileriyle paylaştık. Gazetelerde yayımlamamızın sakıncalı olduğu bazı bilgileri de yine Kayıplar Komitesi yetkilileriyle gizlilik koşuluyla paylaştık.

Böylelikle pek çok gömü yerinin bulunması, okurlarımızın bu ihbar hatlarına yağdırdığı bilgiler sayesinde sağlanmış oldu.

Suriye’den gelen heyete böyle bir ihbar hattını mümkün olan en kısa sürede kurmalarını tavsiye ettik...

***  TANIKLIKLARI GECİKMEDEN TOPLAYIP BUNLARIN TAKİBİNİ YAPINIZ...

“Kayıplar” ve “toplu mezarlar” ile her türlü olası gömü yeri hakkında görgü tanıklarından hiç gecikmeden tanıklıklarını almak üzere harekete geçiniz ve bunların kayıt altına girmesini sağlayınız. Sonrasında da bunların takibini gecikmeden yapınız.

Bu konuda yaşadığımız pek çok olay vardır... Bazı durumlarda, görgü tanıkları açık isimleriyle dahi konuşup bilgi sundukları halde, sözkonusu görgü tanıklarının ifadelerine aradan yıllar geçmiş olmasına karşın herhangi bir başvuru yapılmamış, kendileri bu konuda aranmamıştır.

Bunlar arasında en çarpıcı örneklerden birisi rahmetlik Tuncer Bağışkan’ın durumudur.

Tuncer Bağışkan, bizimle 2007 yılında kendi açık ismiyle bir röportaj yapmış ve Tekke Bahçesi dışına aralarında Kıbrıslırumlar’ın da olabileceği bazı “kayıplar”ı bizzat gömdüklerini anlatmıştı. Ancak Kayıplar Komitesi’nden hiç kimse Tuncer Bağışkan’ı arayıp da Tekke Bahçesi çevresindeki gömüler hakkında ondan herhangi bir tanıklık istememişti... 2011 yılında yani aradan dört sene geçtikten sonra Tuncer Bağışkan’ı Kayıplar Komitesi’nden hiç kimsenin aramamış olduğunu öğrenince bizzat biz duruma müdahale ettik ve Kayıplar Komitesi yetkililerini de alarak kendilerini Tekke Bahçesi bölgesine götürdük, burada Tuncer Bağışkan’la buluşturduk. Tuncer Bağışkan kendilerine başından geçenleri aktardı: Henüz 17 yaşındaki bir gençken, 1963’teki iki toplumlu çatışmalar nedeniyle Aralık ayı sonlarında Küçük Kaymaklı’dan kaçıp da Girne Kapısı’ndaki kışlık Şahin Sineması’na göçmen olarak sığındıkları zaman, geceleyin bir takım yetkililer sinemaya gelip kendisini ve başkalarını alıp onları Tekke Bahçesi bölgesine başka bölgelerden getirilen ölüleri gömmeye götürmüşlerdi. Ölüleri üçer beşer aynı mezara gömmekteydiler ve bunlar arasında bazı Kıbrıslırumlar’ın da bulunduğu bilinmekteydi. 

Bu yüzden 4 Şubat 2011'de Tuncer abiyi arayıp Kayıplar Komitesi'nin o günlerdeki yetkilileriyle buluşturmuştum: Ksenofon Kallis ve Murat Soysal'a bildiklerini anlatmış, nereyi kazmış olduklarını, "kayıplar"ın nerede gömülü olabileceğini göstermişti...

2011'de bu yerleri göstermişti Tuncer abi Kayıplar Komitesi yetkililerine, ancak aradan sekiz sene geçtikten sonra 2019'da Tekke çevresinde Kayıplar Komitesi kazı yapmaya başlayınca, bir kez daha onu aramıştık ve tekrardan gidip Kayıplar Komitesi yetkililerine bu yerleri bir kez daha göstermişti... Göstermiş olduğu bir yerde, 1963 "kaybı" dört Kıbrıslırum'dan geride kalanlar bulundu. Ancak Tuncer abimizin göstermiş olduğu iki başka yer (asfaltın altında, yol içinde) henüz kazılmadı... Tuncer Bağışkan’ı bundan iki yıl önce beklenmedik biçimde kaybettik, nur içinde yatsın... İyi ki görgü tanıklığını, bizzat yaşadıklarını Kayıplar Komitesi yetkililerine bir değil, birkaç kez anlatmasını ve bu yerleri göstermesini sağladık. Onun sayesinde Tekke Bahçesi bölgesine gömülen dört “kayıp” Kıbrıslırum bulunmuş oldu... Ve göstermiş olduğu diğer noktalar da kazılırsa, belki de başka “kayıplar” da bulunabilecek...

Suriye’den gelen üst düzey heyete, görgü tanıklarının yıllar içerisinde göçüp gittiğini veya bazı şeyleri unutabileceklerini aktararak, mümkün olan en kısa sürede görgü tanıklarının ifadelerini kayıt altına almalarını ve bunları yakından ve gecikmeden takip etmelerini önerdik.

***  OLASI GÖMÜ YERLERİNDE KAZI YÜRÜTMEYİ GECİKTİRMEYİN...

Suriye’den gelen üst düzey heyete, olası gömü yerlerinde kazı yürütmeyi geciktirmemeleri, bunun için yılların geçmesini beklememeleri gerektiğini aktarmaya çalıştık.

Göstermiş olduğumuz bazı gömü yerleri makul bir süre içerisinde araştırılıp kazılırken, bazılarında çok büyük gecikmeler oldu. Bunun sonucunda kaybından geride kalanları almayı bekleyen bazı kayıp yakınları vefat etti, onların ölümünden sonra bulunan kayıplarından geride kalanları böylece eşleri değil, evlatları alıp defnetmek durumunda kaldı. Bu konuda çok sayıda örnek yaşadık ve bunun için gerçekten üzgünüz...

Sonuçta kayıp yakınlarının daha da fazla mağdur edilmemesi için, olası gömü yerleri hakkındaki araştırmalar hızla yapılmalı ve yapılacaksa eğer kazılar da gecikmeden yapılmalıdır. Suriyeli yetkililere bunu anlattık. Kayıp yakınları henüz hayattayken, sevdiklerinden geride kalanlara kavuşturulmalı ve doğru düzgün bir defin töreni yapabilmelerine olanak sağlanmalıdır. Her bir gecikme, kayıp yakınlarının daha da fazla mağdur edildiği anlamına geliyor...

***  OLASI GÖMÜ YERLERİNDE AYIRIMCILIK YAPMAYIN, BUNLARI KATEGORİZE ETMEYİN...

Suriyeli üst düzey heyete bir diğer tavsiyemiz, olası gömü yerleri konusunda ayırımcılık yapmamaları ve bunları kategorize etmemeleri, çeşitli sınıflara ayırmamaları şeklinde oldu. Orada kazı yapılıncaya kadar, tam olarak neler yaşandığını kimi zaman bilmek mümkün değildir. “Şu olası gömü yerinde kayıplar yoktur, zaten ölü olduğu bilinenler gömülüdür” diye bir yaklaşımı biz asla kabul etmedik çünkü oraya tam olarak kimlerin öldürülüp gömülmüş olduğunu ancak kazılar yapılıp DNA testleriyle kimliklendirmelerin yapılmasıyla birlikte öğrenebiliriz çoğunlukla.

Nitekim yıllar önce bir kayıp şahsı verilen emir üzerine bizzat gömmüş olan bir şirocuyu olası gömü yerine götürüp Kayıplar Komitesi’ne bu yeri göstermesini sağladığımız halde, sözkonusu yerde herhangi bir kazı yürütülmemiş ve buraya “nasıl olmasa ölü olduğu bilinen birisi gömüldü” yaklaşımı seçilmiştir. Mağusa Boğazı’ndaki bu olası gömü yeri şimdi tellenmiş ve yakında buraya dev bir inşaat yapılacak gibi durmaktadır. Sözkonusu olası gömü yerine Kayıplar Komitesi’nin gömüldüğü varsaydığı “ölü olduğu bilinen şahıs”tan geride kalanların ise başka bir yere, bizim göstermiş olduğumuz bir başka kuyuya gömülmüş olabileceği olasılığı ortaya çıkmıştır.

Geçtiğimiz günlerde bu yeri Kayıplar Komitesi yetkililerine bir kez daha göstererek bu olası gömü yerinin aslında “Acil kazılar” sınıfına girdiğini çünkü bu bölgede her an dev bir inşaatın başlatılabileceği bir durum hasıl olduğunu belirttik.

***  ARAŞTIRMALARA DOĞAYLA İÇİÇE OLAN FARKLI KESİMLERİ KATIN...

Kayıpların gömü yerlerinin araştırılmakta olduğu süreçlere, doğayla içiçe olan farklı kesimlerin katılması, onların bilinçlendirilmesi, görecekleri, duyacakları, tanık olabilecekleri olası gömü yerleri hakkındaki bilgileri oluşturulacak kayıpları arama mekanizmalarıyla gizlilik içerisinde paylaşabilmeleri son derece yararlı olabilir.

“Kayıplar’la ilgili YAP/YAPMA Kılavuzu”muza böyle bir madde eklemek istiyoruz: Avcılık kulüplerini, doğayı koruma örgütlerini, dağcılık kulüplerini, doğada yürüyüş yapan dernekler, kişiler ve grupları bilinçlendirip “kayıplar”ın olası gömü yerleri hakkında bilgi vermelerini teşvik etmek, sürece büyük yarar sağlayabilecek bir girişim olabilir. Çünkü bu tür kulüplerde faaliyet gösterenler sürekli olarak doğadadırlar, en ulaşılmayacak yerlere kadar giderler ve doğada insan eliyle yaratılmış düzensizlikleri (örneğin olası gömü yerlerini, kazılmış ve örtülmüş bir alanı veya çökmüş gaminileri, orada olmaması gereken bir ayrıntıyı) kolaylıkla farkedebilirler.

Biz bu konuda Kayıplar Komitesi’yle birlikte avcılıkla ilgili dernekler ve kulüpleri de katacağımız bir çalışma yürütmeye çalıştık ancak bunda başarılı olamadık. Lefkoşa Avcılık Atıcılık Kulübü’nde bir dönemin yetkililerinden Aktay Elektrikçi’yle birlikte bu konuda epeyi kafa yorduk. Planımız şuydu:

Aktay Elektrikçi, Avcılık Atıcılık Federasyonu’yla da temasa geçmiş ve onlarla anlaşmıştı. Bir akşam buluşacaktık ve Avcılık Atıcılık Federasyonu’nu oluşturan tüm kulüplerden avcıların katılacağı bir toplantıda onlara bir sunuş yapacaktık. Bu sunuşumuzda Kayıplar Komitesi’nden özellikle olası gömü yerleri hakkında bilgi sahibi bir bilim insanının da bizimle birlikte olmasını istiyorduk. Bu konuda Kayıplar Komitesi’nde bazı çalışanlarla birlikte kafa yormuştuk. Yapılması gereken, avcılara bir harita sunulması ve bu harita üzerinde, en çok kayıp vakalarının meydana geldiği yerlerin işaretlenmesiydi... Böylelikle bu yerlerle ilgili bilinçlenecekler ve ava gittikleri ya da doğada oldukları zamanlarda, görebilecekleri düzensizlikleri derhal Kayıplar Komitesi’ne bildirebileceklerdi...

Her nasılsa araya başka konular, başka işler, başka araştırmalar  girdi ve bunu gerçekleştiremedik.

Önümüzdeki dönem bunu gerçekleştirmek için özel çaba harcamaya başladık. Böylesi bir çalışma adamızın hem kuzeyinde, hem de güneyinde gerçekleştirilmeli ve farklı gruplarla Kayıplar Komitesi’nin olası gömü yerleri ve “kayıplar”ın en son görüldükleri yerler hakkındaki uzman çalışanları bir araya getirilmeli, daha fazla bilgi akışı sağlanabilmesi maksadıyla, Kıbrıs’ta bir bütün olarak kayıp vakalarının hangi alanlarda görülmüş olduğuna dair haritalandırmaya gidilmeli ve böylesi bir harita da şeffaf olmalı, yaygın biçimde paylaşılmalıdır.

Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üyesi eski Asistanı, rahmetlik Ksenofon Kallis, bir zamanlar böylesi bir harita hazırlamıştı ancak bu harita “kayıplar”ın aranmaya başlanmış olduğu ilk dönemlerde hazırlandığı için sonradan eklenen bilgiler bu haritada yoktu... Eminim Kayıplar Komitesi’nde Kallis’in paylaşmış olduğu bu harita mevcuttur... Ofisinde de duvarda asılı idi bu harita... Bu harita baz alınarak geliştirilebilir ve “kayıplar”ın gömü yerlerini arama sürecinde kullanıma sokulabilir...

“Kayıplar’la ilgili YAP/YAPMA Kılavuzu”muzu geliştirmeye, iyileştirmeye, derinleştirmeye devam edeceğiz. Bu konuda bir atölye çalışması da planlıyoruz... Bu konuya ilgi duyan ve paylaşmak istediği şeyler olan okurlarımızı ve kayıp yakınlarını beni aramaya davet ediyorum. Telefon numaram 0542 853 8436, CYTA numaram 00 357 99 966518’dir. Bana mail de atabilirsiniz: caramel_cy@yahoo.com veya Facebook veya Messenger veya Whatsapp’tan da mesaj atabilirsiniz... Şimdiden teşekkürler...

Suriye'den gelen heyetle toplantımızdan görünüm...