Katlanarak Büyüyen Tehlike

Salih Sarpten

KKTC okulları, katlanarak büyüyen önemli bir sorunla karşı karşıyadır: Ana dili Türkçe olmayan yabancı uyruklu öğrenciler.

Aşağıdaki tablodan da göreceğiniz üzere ülkemizdeki okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve liselere devam eden toplam 57 bin 311 öğrencinin %10.4’ü yani 5 bin 958 çocuğumuz ana dili Türkçe olmayan yabancı öğrencilerimiz.

Bu sorun aslında yeni değil. Uzun zamandır kendini hissettiriyordu. Ancak son 5 yılda katmerlenerek büyüdü ve eğitim sisteminin en önemli sorunları arasındaki yerini aldı. İşin daha vahim tarafı, sorun giderek büyüyor ne var ki bu çocuklar hiç yokmuş gibi davranmaya devam ediyoruz.

Son 5 yıldaki artışı gösteren grafikteki veriler incelendiğinde sorunun çok kısa bir sürede ne kadar devasa bir hal alacağını kestirmek zor değil.

%10,4 oranı 30 kişilik her sınıfta en az 3 kişinin Türkçe bilmediği anlamına gelir. Girne, İskele ve Gazimağusa bu oranın %20’ler düzeyinde olduğu düşünüldüğünde bu bölgedeki okullarda etkili ve verimli ders yapmanın mümkün olmadığı da kolaylıkla anlaşılabilinir.

Bu yıl öğretim döneminin sonuna geldik. Okullar yakında kapanacak ama seneye tekrar açılacak ve işte o zaman karşımızdaki manzara bugünkünden çok daha vahim olacak. Şöyle bir okul ortamı düşünün;

  • Kimse bu öğrencileri, bu öğrenciler de kimseyi anlayamıyor.
  • Sadece anadilleri değil, geçmişleri, yetenekleri, alışkanlıkları, sosyal ve duygusal davranışları dolayısıyla da öğrenme hızları ve öğrenim ihtiyaçları da farklı.
  • Arkadaşlarıyla oyun oynamıyor, kantinden alış-veriş yapamıyor.
  • Bu öğrencilere yönelik anlamlı bir öğrenim verilemediği gibi, bulundukları sınıf içerisindeki diğer öğrencilerin öğrenmelerini de erozyona uğratan bir unsur olma durumuyla karşı karşıya kalıyorlar.

Kısacası hem bu öğrencilerin pedagoji ve çocuk hakları açısından ciddi sıkıntılar ortaya çıkıyor. Hem de topyekûn eğitim kalitesi darbe alıyor.

Peki ne yapmalı?

Öncelikle bu durumun bir eğitim kalitesi erozyona uğratan, bu çocukların için de hem pedagojik hem de insan hakları bağlamında ciddi sorunlar ortaya çıkardığını görmek bunun bir eğitimsel problem olduğunu kabul etmek gerekiyor. Sonrasında ise şu adımlar atılmalı.

  1. Öncelikle bir nüfus politikası hayata geçirilmeli. Çünkü eğitim kamusal bir hizmettir ve kamu hizmetlerini nitelikli olarak sunmanın temelinde ülkedeki nüfusun esasları yatmaktadır.
  2. Bir dil politikası hayata geçirilmelidir. Bu politika Türkçe öğretimindeki temel esasların yanında yabancı dil öğretimi de dahil, öğretme-öğrenme yaklaşım, anlayış ve uygulamaları içermeli.
  3. Anadili Türkçe olmayan yabancı uyruklu öğrenci örgün eğitim sistemi içerisinde dahil olmadan önce takip etmek, tamamlamak ve Türkçe dil düzeyleri belirlenmiş bir seviyeye getirmek için zorunlu olarak dahil olacakları bir Hazırlık Sınıfı uygulaması ivedilikle sisteme entegre edilmeli, yasal mekanizması kurulmalı.
  4. Günümüzdeki eğitim sistemlerin “çok kültürlü” yapıda olması gerektiği gerçeğinden yola çıkılarak “çok kültürlü eğitim anlayışı” benimsenerek, KKTC okullarındaki tüm eğitim-öğretim uygulamalarında bu anlayış etkin olmasına yönelik uygulamalar geliştirilmeli.
  5. Öğretmenlerin bu anlamda karşılaştıkları sorunları baş etmelerinde onlara yardımcı olarak bilgi ve becerileri kazandırmak için bu konudaki ihtiyaçlarına dönük hizmet içi eğitim faaliyetlerinin organize edilmeli.

Önümüzdeki öğretim dönemi için söylenebilecek en önemli şey; çok kültürlü eğitimi odağına alan bir yaklaşımla ana dili Türkçe olmayan yabancı uyruklu öğrencilerin okul yaşantılarına başlamadan önce takip edebilecekleri hazırlık sınıfı programını sisteme entegre edilmesi için adım atılması gerekliliğidir. Aksi halde sadece bu öğrencileri yok saymakla kalmayacağız, aynı zamanda mutsuz okullar ve başarısız nesiller yetiştirmeye devam edeceğiz…


Anlayana Gülmece

Uzman Farkı

Bir fabrikada imalat hattındaki çok önemli olan ana makinelerden biri arızalanınca fabrikadaki tüm üretim durur. Mevcut teknisyenler makineyi çalıştırmak için çok uğraşırlar, ancak ne yaptılarsa nafile, bir türlü başaramazlar. Sonunda konusunda uzman çağrılır. Uzman gelip makineyi inceler… Durumuna bakar... Sonra çantasından bir çekiç çıkararak makineye yaklaşır. Makinenin belli bir noktasına elindeki çekiçle dikkatlice sert bir vuruş yapar. Makine hemen çalışmaya başlar ve hiçbir arıza olmamış gibi fabrika tekrar üretime geçer.

Uzman fabrikadan ayrıldıktan iki gün sonra faturasını gönderir: "Hizmet bedeli karşılığı 1.000 USD (bin dolar)" Fabrika müdürü bu faturaya çok kızar ve bir çekiç darbesi için bin doları çok bulur. Uzmandan ayrıntılı fatura göndermesini istenir.

Uzmandan bir gün sonra aşağıdaki ayrıntılı fatura gelir :

Makineye çekiçle vurma bedeli................ 1 $

Nereye vuracağını bilme bedeli........... 999 $

Toplam................................................ 1.000 $


Okumuş muydunuz?

Büyük beyinlerin, büyük hedefleri vardır. Küçük beyinler ise sadece arzuları…
Washington Irving