Karamsardan çok iyimser

Tayfun Çağra

Kıbrıs müzakerelerinin yoğunlaştırılmış 2. turu sona erdi. Dün sona eren bu turun ardından BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, liderler adına ortak açıklama yaptı ve şu anki sonuç ile ilerleyen günlerdeki programı açıkladı.

Bu açıklamayı Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da Saray’a döndüğünde önemli noktalarıyla tekrarladı;
Ortak açıklamada 16 ayın özeti yapıldı ve 16 aylık sürede önemli ilerlemeler sağlandığı kaydedildi. Yönetim ve güç paylaşımı, AB konuları, Mülkiyet ve Ekonomi başlıklarında önemli ilerlemeler olmasına rağmen önemli de ayrılıklar var. Toprak ile Güvenlik-Garanti konularında da fikir alışverişi yapılırken 2016’da çözüm hedefinin taraflarca muhafaza edildiği de belirtiliyor.

25 Eylül’de Newyork’ta BM Genel Sekreteri Ban Ki moon ile yapılacak görüşmede de çabaların yoğunlaştırılması ve Genel Sekreterin sürece daha müdahil olması talebinin iletilmesi bekleniyor. Newyork’ta liderler ayrı ayrı ve birlikte Genel Sekreterle görüşecekler.

ABD’den geldikten sonra da Ekim’de yeniden müzakerelere devam edilecek.
Akıncı gazetecilere yaptığı açıklamada anlaşmazlık noktalarının en aza indirilmesini, mümkünse tümünü çözmeyi veya azamisini halletmek istediklerini belirtti.

2017’ye sarkan bir sürecin hedefleri arasında olmadığını da kaydeden Akıncı, karşılıklı kabul edilebilir bir çözüm hedefinin ihtiyatlı iyimserlikle devam ettiğini de belirtti.

***

Önce Eide’nin, ardından Akıncı’nın yaptığı açıklamalar, gelişmeler için en azından karamsar olmayı gerektirmiyor. İhtiyatlı iyimserlik mi demek daha doğru olur bilmiyorum ama karamsar olmaya neden olmadığını söylemek gerek.

Evet, bu tarafta olduğu gibi diğer tarafta da çözüm karşıtlarının her zaman olduğu gibi ortalığı karıştırmak, süreci yavaşlatmak ve daha da ileri giderek kesmek gibi girişimleri olacak ve de başladı zaten…

Önemli olan bundan sonraki süreçte de liderlere çözüm, barış ve Federal Kıbrıs’ı isteyenlerin sürekli destek vermeleri… Çözümü istemeyenlerin sayısı az olsa! da statükonun devamı için seslerini sürekli yüksek çıkarmaya gayret edeceklerini bilmek gerekir. Çeşitli spekülasyonlarla da sürece balta vurmaya çalışacaklarını bilerek ve bu kesimden gelecek bu gibi gerçek olmayan bilgi ve haberlerin onlara yardım edecek şekilde yaygınlaşmasına aracı olmamak gerektiğini unutmamak gerekir.

Ben bu aşamada gazeteci kimliğimi de geri plana iterek sürecin selameti açısından müzakere sürecinde gelinen aşamanın ayrıntılarını toplumlarla paylaşmamanın (eğer uyulursa) liderler açısından doğru bir tutum olduğunu düşünüyorum.

Sonuçta ortaya çıkacak taslak anlaşma, nasıl olsa her iki tarafta da tartışılacak zamanı bulacaktır. O zaman bol bol her iki açıdan da görüşler ortaya konabilir.