Kapatın bu devleti…

Ünal Fındık


Bu ülkenin neresinden tutarsanız elinizde kalır. Neresinden bakarsanız bakın herşey tıkandı. Yolun sonuna geldik. Ya bu statükoyu ortadan kaldıracak, ya da yok olup gideceğiz.

Bu ülkede Anayasa, yasalar hep çiğnenmek içindir. Yasalarda yapılan değişiklikler genelde kişiye özel değişikliklerdir. Elbette yasalar eskidiği için değiştirilir. Ama bizim ülkede Ahmet’in, Mehmet’in, Ayşe’nin ya da filanca iş insanının işini halletmek için yasal değişiklikler gündeme gelir.

Girne tam 23 yıldır “Emirnamelerle” gelişir. Bu gelişmeler de hiçbir plana, programa dayanmaz. Biri gelir 3 kat ile sınırladım der, öbürü gelir 30 kat yapın der. Bir başkası 10 kat yeter size der, öbürü gelir 5 katla idare edin der.

Acaba hangisi doğrudur?

3 katken, 30 kat olmasını buyuran ama o dönemde Belediye Başkanı olan Sümer Aygın’ın buna karşı çıkması ve uygulamaması sonucu 10 kata çekilen yüksekliklerden hangisi doğrudur?

Neden bu konular etraflıca tartışılmadan yani katılımcı bir anlayışla imar planı yapılmadan emirname ile yapılıyor?

Girne Beyaz Bölge Emirnamesi 1993 yılından bu yana yürürlüktedir. Sayısını bilmediğim kadar emirname değişikliği yapıldı. Hepsi birilerinin sorununu çözmek için siyasilerin yaptığı değişikliklerdir.

Halbuki doğru olan önce Ülkesel fizik planın yapılması ardından da öncelik kent belediyelerinde olmak üzere imar planlarının hazırlanmasıdır.

Yurttaş da yatırımcı da, yabancı yatırımcı da nereye ne yapabileceğini bilmelidir. 3 kat sınırı varken bunu bir gece ansızın 10 kat yaparsanız birilerinin cebine 7 kat fazlalığın parasını koyarsınız. Bu ranttır. Bunu yapacaksanız herkese eşit uygulayacaksınız. Yani emirname karagözlüğü ile değil planla yapacaksınız ve şeffaf olacaksınız. Yurttaşınızı kandırmayacaksınız.

O nedenle öncelik ülkenin fiziki planlaması, ardından da kentlerin imar planları olmalıdır.

55/1989 sayılı İmar Yasası’nın Ülkesel Fizik Planının hazırlanma süresi başlıklı 37 inci maddesi “Ülkesel fizik plan, bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak iki yıl içinde hazırlanır” demektedir.

İmar Yasası 1989 yılında yürürlüğe girdi. Bugün 2016 yılındayız. Hala bir Ülkesel fizik planımız yoktur.

Bırakın imar planlarını daha biz ülkenin bütününde nasıl bir gelişme olacağını, nerelerin tarım arazisi, nerelerin orman arazisi, nerelerin mera, nerelerin ova, nerelerin turizm, nerelerin hayvancılık, nerelerin sanayi ya da başka bir gelişme için ayrılacağına karar vermedik.

İmar yasası yürürlüğe gireli tam 27 yıl oldu. Biz hala el yordamı ile gidiyoruz.

Neden?

Neden fiziki planı, ya da imar planlarını yapacak makam olarak Şehir Planlama Dairesi başka işlerle meşgul oluyor da kendi esas görevlerini yapmıyor?

Sonra da ilgili bakan çıkıp “ne yani yatırımcı, hem da dürüst yatırımcı 7 kat çıktı, şimdi yani yıkalım adama, emirnameyi değiştiririz olur biter” demektedir.

Ne güzel, siz yapın istim arkadan gelsin. Ne olacak canım “kahverengi bölgeyi, mavi bölge yaparız olur biter”.

Bu ülkenin yasaları uygulanmamak için vardır. Siz yasal mevzuatı görmezden gelirsiniz, iş bittikten sonra da yapılanı mevzuata uydurursunuz.

Bu kadar basit.

Öyleyse ben sormak istiyorum bu devlete kimin ne ihtiyacı var?

Devlet eğer yurttaşları arasında eşitliği sağlayamayacaksa, devlet eğer yabancı yatırımcı karşısında mevzuatını çöpe atacaksa, devlet eğer ülkede düzeni sağlamak için çaba harcamayacaksa bu devlete kimin ne ihtiyacı var, kapatın gitsin.