Kalkınma / Kaldırma Meseleleri…

Tamer Öncül

Hatırlayacaksınız, “Petrol Dolum Tesisi’ne Hayır İnsiyatifi’nin” protestolarına karşı hükümetin tek savunması; “Gerekli önlem alındıktan sonra çevreye hiçbir zararı olmaz…” safsatasıydı…
“Gerekli Önlemler” konusunda ciddi yatırımları olan ülkelerde bile, bu tür işletmelerin çevreye verdiği zarar ortadayken; kendi çevre dairesinin, mahkemelerinin kararlarına bile uymayan bir devletin ne tür önlemler(!) alabileceğini geçtiğimiz gün Kalecik’te gördük !..
Benzerleriyle kıyaslandığında oldukça küçük sayılan bu iki tonluk sızıntının dahi çevreye verdiği zarar ve yetkililerimizin beceriksizliği acı bir şekilde ortaya çıktı…
İki ton civarında yakıtın denize boşalmasını, denize ‘deterjan’ dökerek temizlemeye çalışmış aklıeveller…
Küçücük bir sızıntıya bile çözüm üretemeyen; bu tür kazalara karşı hiçbir önlem ve hazırlığı olmayan bu yarıbuçuk devletin; hiçbir yaptırım gücü (ve hakkı) olmaması da ayrı felaket…  Peki, kirliliğin deterjanla dibe çöktürülerek; görüntünün kurtarılmasını başarı(!) olarak lanse eden Çevre dairesi Müdürü dışında hiçbir hükümet yetkilisinin bu konudan tek satır bahsetmemesi ne ne demeli? (ha, pardon… onlar 40 bin askerin ihtiyaçlarına odaklanmışlardı!.. Daha ciddi işlerle uğraşıyor adamlar, haklarını yemeyelim!…) Ne yazık ki, medyamız da bu homofobik açıklamanın provokatif büyüsüne kapılıp; bir günde bu tehlikeli kazayı gündeminden düşürdü…. Perşembe günün gazetelerini görmeyenler; Cuma gün gazete okudularsa memlekette böylesine bir kirlenme olduğundan habersiz, az ilerideki balık çiftliğinden aldıkları balıklarıyla sağlıklı beslenmenin(!) keyfini yaşamışlardır…
Tüm bunları yazarken, bir yıl önceki (25-02-2012) yazımın son satırları geldi aklıma…

“Yılda bir buçuk milyon fidan dikilirken; üç beş ağacın hesabını yapıyormuş KALKINMA DÜŞMANI hainler…”
“ Petrol dolum tesisleri çok güvenliymiş; hatta Havii’de bile varmış da; Foklar(onlar balık sanıyor) yalnızca Kutuplarda yaşarmış da; bizim çevrecilerin dünyadan haberi yokmuş da!..”
“Külliye için bir çok dedikodular çıkarılıyormuş da; bunlar külliyen yalanmış da; hepsi KALKINMA DÜŞMANI hainlerin uydurmasıymış da!…”
KALKINMA adına ne yalan rüzgarları esti bu küçücük yarım adada…
Rüzgarlar değil ama dinamitlerle oyuldu dağlarımız; hala daha da oyuluyor…
Rüzgarlar değil ama; Salepçiler söküyor ender görülen Orkidelerimizi…
Hortumlar değil ama; Açgözlü Haramiler yutuyor toprağımız…
Katletmedik ne eşeklerimizi bıraktılar; ne doğamızı; ne de kimliğimizi…
Şimdi sıra FOKLAR’a geldi…
Soğuk Kuzey Rüzgarlarıyla sarsılıyor yorgun bedenlerimiz
ÜŞÜYORUM….

Yukarıdaki fotoğraf Kalecik’ten… Aşağıdaki fotoğraf ise petrol kazalarının sembolü olmuş bir fotoğraf… Adamızın etrafındaki, petrol ve doğalgazdan biz nasıl nemalanacağız diye düşüneceğimize; biraz da bu fotoğraflara bakıp; çocuklarımıza nasıl bir gelecek; nasıl bir dünya bırakmaya hazırlandığımızı düşünsek, daha iyi olmaz mı?