Kadro isteriz! Kaynak isteriz!

Cenk Mutluyakalı

 

“Maaşlardan” örnek verirdik!..
- Bu paylaşım adil değil, diye...
Ortak kazanıyoruz...
Birlikte biriktiriyoruz...
Ama ‘ortak’ pay etmiyoruz.
Öğrendik ki “paylaşmak” denen kavramın anlamı pek çok insan için farklı!..
Slogan atılacaksa ‘paylaşmak’ yine ‘paylaşmak’...
Ama pratik yaşanacaksa, “ben payımı aldım, dokundurmam”a varıyor işte..
“Sana da bulsunlar” !..
Tamam da önce bir elde avuçta olanı adil paylaşalım.
- Seni gidi onun bunun uşağı, sen gidi bozguncu, seni gidi hınzır!..


***


Böylece eleştirinin yansıması “paramıza göz diktiler”e varıyor!..
Neylersin...
Yapacak bir şey yok...


***


Kıbrıs’ın iki yakından, eş misyonda iki kurumu, “üretim” üzerinden kıyasladım en son...
Para değil...
Üretim... Verimlilik... Sonuç...
Hani “gözü olanın gözü çıksın”a varmasın mesele..
Neylersin ki bazı kelimeler tehlikeli bizde...
Hizmet gibi...
Performans gibi...
Çalışmak gibi...
Üretmek gibi..
Verimlilik gibi...
‘Şeytanlaşmış’ laflar bunlar...
Dokunma, yanarsın!..


***


Mesele üreten emeğe geldiği zaman ve bunun sorgulanmasına, her koşulda iki ‘mazaret’ var tekrarlanan...
- Daha fazla bütçe!..
- Daha fazla kadro!..

Ya kadroya ihtiyaç var mutlaka, ya ödemeye, kaynağa...
Ama senelerdir böyle...
‘Kadro’lar onlarca kez artmasına rağmen böyle...
‘Bütçe’ler çoğalmasına rağmen böyle...
Kadronun ve bütçenin arttığı günün haftasına sorgulasanız yine aynı mazaret...
- Daha fazla bütçe...
- Daha fazla kaynak...

***

Evet, daha fazla bütçe ve kadroya ve elbette siyasi iradeye, kararlığa ihtiyaç var.
Ama ‘niyet’e de ihtiyaç var, ‘heves’e de...
Daha fazla çalışmak, üretmek için!..
Velhasıl, isteğe, beceriye...
Ve YÜZLEŞMEYE!..