Kaç yaşında ?

Cenk Mutluyakalı

 

Kitapların 'sırtları'na bakarak, yüzlercesi arasında zaman geçirmek nasıl bir keyiftir, anlatamam.
Üzerinize çeker, birkaç sayfa karıştırırsınız...
Ya "Bunu mutlaka okumalı" dersiniz alırken...
Ya da "Kütüphanemde olmalı" diye  kıstırırsınız koltuk altınıza...
Bir de gülümsedikleriniz vardır, yerine bırakırsınız, bir başka sıcak parmak gezinsin diye sayfalarında...

***

Öylesine gülümsediğim 'popüler kültür' yayınlarından biriydi...
"Genç kalmanın sırları"nı anlatıyordu sanırım...
Dünyadaki en önemli "talep" budur: Genç kalmak !..
Oysa "arz"ı azca "bilimsel gerçek" çokça "hayal" satmaktır...

***

Gülümseyerek kapatsam da kapağını, hem de bir ay geçmesine rağmen unutmadım o soruyu:
"Kaç yaşında olduğunuzu bilmeseniz, kaç yaşında olmak isterdiniz..."
Hade buyurunuz bakalım, var mı bir yanıtınız!

***

Öyle züğürt tesellisiyle "şimdiki yaşımı çok seviyorum" demeye gerek yok!
Biliyoruz ki, bu durumda "istemek" yetmiyor...
Çünkü ne geriye dönmek mümkün, ne de bir anda ileriye gitmek...
Yoksa mümkün olsa...
Yani sizin arzunuza kalsa mesele, görürdüm bakalım kaç kişi kalırdı yerli yerinde (!)

***

Çok daha gençler, henüz yeni ergenler için bu sorunun yanıtı zor!
Hatta çabucak "büyüme" isteklerinin depreşeceğini de anlamak güç değil artık.
Oysa "büyümek" zor, telaşlı...
Çok yorucu büyümek...
Bir de bu sorunun yanıtını iyi vermek, fazlaca yaşı "yaşamak"la, bir ömrü iyice tüketmekle alakalı sanırım...
Zor yani!

***

"Kaç yaşında olduğunuzu bilmeseniz, kaç yaşında olmak isterdiniz..."
Hepi topu "fantezi”yse yaptığımız...
40'lı yaşların aklıyla, 16'ya dönmek iyi olurdu..
Ama dedim, iyice ileriye gittikten sonra geriye sarmak...
Yani, "Bugünkü aklım olsaydı" durumu...
Yaşadıklarımdan pişmanlığım falan yok da...
Gene de bir başka olurdu işte...
Bilmem siz ne dersiniz...