İyi olmak...

Cenk Mutluyakalı

 

Bir meslektaşımızın notunu, içim burkularak okudum,  sosyal medyadan…
“5 yıldır çalıştığım kanalımdan, ekonomik sebepler gerekçe gösterilerek işten durduruldum…”

Medya gruplarımızdan birisi -ki eminim, işveren ya da oradaki yönetici için de en zor karardır bu- bir insanın işine, aşına, geleceğine noktayı koyuyor.
“Özel sektörün acımasızlığı” diyor, şu anda herhangi bir işi, bu ay herhangi bir maaşı olmayan dostumuz.

Victor Hugo'nun sözünü anımsatıyor:
“İyi olmak kolay, zor olan adil olmaktır”

İşte bu sözü, bu ülkenin Bakanlar Kurulu salonuna asmak gerekiyor…
Meclis’ine... Ve Maliye’sine!..

Çok daha açık, net, cesaretle söylememiz gerekiyor ki, “vergiyi hep birlikte ödüyoruz, ancak, bu vergiden sadece çok dar bir kesim alıyor payını...”
Yıllardır ‘özel sektör’deki ‘güvencesiz’ ortam ‘laf ola’ konuşuluyor.
Oysa ‘en güvenceli’ kesim üzerinden kızılca kıyamet kopuyor, her gün, her saat...
Öncelik sırası nedense, bu ülkenin maliyesinden neredeyse hiç pay almayan, güvencesiz işçiye, emekçiye, çalışana gelmiyor.
Ana yurdundan ‘göç’ kaygısını en fazla taşıyanlara ‘empati’ yapılmıyor bir türlü.

Mesele “işveren” ya da “patronlar”ı suçlamak kadar basit de değildir!..
Bu en kolayı…
İşsiz kalana acı, işten kovana küfret!..
- “Yasa yap, engelle” de!..
Yetmez!..
Çünkü ‘ekonominin dinamikleri’ doğru çalışmazsa, ortak kaynaklar adil paylaşılmazsa, rekabet koşulları düzenlenmezse, yani sektörler para kazanmazsa, istediğiniz kadar yasa yapınız, istediğiniz kadar hükümet deviriniz, istediğiniz kadar nutuk atınız,
çalışanlar işsizliğe, parasızlığa, güvencesizliğe mahkumdur.

Bir başka örnek vereyim, çok yakınımda yaşadım…
Özel bir okulda, öğretmen bir kızımız… Doğum iznine çıkıyor, ikiz bebeği oluyor…
Ve izni bittiğinde, “sözleşmeniz yenilenmedi” deniyor.
İşsiz… İki bebeğiyle…
Şimdi söyleyiniz, bu ülkede ‘yurtseverlik’ için ‘kavga’ için ‘eylem’ için ‘öncelik’ nerede?
“İyi olmak kolay, zor olan adil olmaktır!”
Her yerde…