İyi akşamlar sayın seyirciler!

Mert Özdağ

Eğer gidişatta bir değişiklik olmazsa barış hep "amaç" olarak kalmaya devam edecek.

Zira hayal görmek "gözler kapalı" iken daha tatlıdır.

Deneyin, tadına varın.

Mesela kapatın gözleriniz, devasa bahçeli bir eviniz olduğunu hayal edin.

Havuzları olsun…

Garajında 4 adet arabalar…

Ne güzel değil mi?

Yine o “gözlerin kapalı olduğu” günlerden geçiyoruz.

Namı-diğer kritik günler!

Uyuyoruz!

Ve bilerek, isteyerek bazı şeyleri görmemek için çabalıyoruz adeta.

Adına "kktc" denen bu yarım adanın bir vilayet olma adına artık evrimini tamamlama aşamasına geldiğini görmek, konuşmak istemiyoruz.

TC’den gelen baskı ve telkinlere karşı birkaç kişi dışında kimsenin ses ettiği yok.

Süslü cümleler prim yapıyor şimdi.

Kimisi "çözüme" kimisi "yeni siyasete" sarılıyor.

Ancak gözler kapalı!

Sonuna kadar, sımsıkı!

*  *  *

Bir çözümden öte barışmak zorundayız önce.

Barışmak!

Avaz avaz barışmalıyız, Rum’u, Türk’ü, Maroniti, hatta Türkiye'den adaya göçeni ile, barışmak!

Santim santim kin ve nefret tohumları ekilen bu yarım adada barıştan daha önemlisi yok.

Farkında değiliz birçok şeyin.

Sanıyoruz ki Cenevre'de, ya da ne bileyim, bir başka Avrupa kentinde imzalar atılınca hallolacak her şey!

Olmayacak!

Tekrar yazayım, OLMAYACAK!

Barış başka bir şey!

İlmik ilmik örmek lazım barışı…

Önce kendi yüreğimize…

Sonra karışımızdaki her bir bireyin yüreğine…

Tek tek…

Öylesine hazırcıyız ki…

Her konuda…

Bekliyoruz ki Facebook’taki canlı yayınlardan "barış" çıksın!

Ne ki o?

Sihirbaz şapkası mı bu?

Kendimizi avutuyoruz.

Yapay gelişmelerden medet umuyor, bir şey olacak sanıyoruz!

Erdoğan'dan, Kocias'tan bekliyoruz barışı.

Adanın topraklarında çözemediğimiz "haritayı" gidip BM kasasına tıkıştırıyoruz mesela…

Bekliyoruz ki BM'deki bürokratlar halletsin, bu iş olsun.

Baksanıza ne diyor TC Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yiğit!..

"Türkiye'nin bu müzakereleri olumlu sonuçlandırma duruşu yok" diyor.

Açık aleni!..

Üstelik bunu TRT Haber'de yapıyor.

Kıbrıslı Türk lider Akıncı'nın "ANADOLU SORUYOR" isimli programının canlı yayınının ardından bu yorum yansıyor ekrana!...

Planlı bir şekilde yani!..

Organize!

Akıncı çıkacak, Anadolu soracak, sonra 'yiğitçe'  ağzının payı verilecek.

Biz de bakakalacağız, “beslemeler” olarak!

Sene 2017…                                                   

*  *  *

Zaten liderlik de her fırsatta söylüyor "bu son" diye…

Nesi son?

Barışmanın sonu nerede görüldü ki?

Dedim ya film izler gibi izliyoruz olanları.

Sobanın önünde, TV izlerken Facebook canlı yayınlarından “barış” bekliyoruz.

İyi akşamlar sayın seyirciler!

Biraz da Muhteşem Yüzyıl izlesek!

O daha heyecanlı!

Ya da “Bu Şehir Arkandan Gelecek”e bak!..

Cenevre gelmiyorsa arkandan, belki Ankara gelir!

Ya da Mersin!

Kim kimin arkasındaysa artık.

Cenevre’de “Poyraz Karayel” çok mu sert esti!

“Cesur ve Güzel”deki kadar cesur var mı müzakerelerde?

Kocias o kadar cesur mu?Yoksa Erdoğan mı?

“Vatanım Sensin”deki vatan Omorfo olmasın sakın!

İzledikçe izleyesi geliyor insanın!..

Dedim ya, sadece izliyoruz, sadece izliyoruz.

Baksanıza Erdoğan "Erenköy ile Güzelyurt birleşsin, bize verin" diyor, bakakalıyoruz.

Kimseden ses yok!

Bildiklerimiz perde önündeki tantana…

Peki ya bilmediklerimiz?

Kıbrıs halkları sürecin dışında…

Seyirci…

Oysa “güven yaratan gelişmelerle” paralel gidecekti güya süreç!

Erenköy tepelerinde ELAM'cı faşistlerin fotoğraflarına bakıyoruz şimdi biz.

Nerede o güven?

Yaratan kim?

Önlemleri kim aldı?

Yok!

O yüzden barış da yok dostlar.

Belki anlaşırlar, belki anlaşmazlar.

Ama barış şimdilik sadece hayal.

Gerçekten hayal…

Umarım bir gün gerçek olur!.

Umarım.