İSTİKRARLI HÜKÜMET DERKEN?

Sami Özuslu

‘Milli cephe hükümeti’ni zorlayan, ama yaptıkları stratejik ve de tarihi hatayla ‘vandalizmin destekçileri’ konumuna düşenler bir yandan ‘muhalefette olma’ fikrine ısınmak için psikolojik terapi uygularken, diğer yandan da yeni bir propagandaya başladılar: “Bu hükümet istikrarlı olmayacak…”

Yani ‘ömrü kısa’ olacak…

Bu cümlenin yayılıyor olmasının temel nedeni, seçimden birinci parti çıkmasına rağmen hükümet kuramayacak durumda olan UBP’nin kendisine oy verenlere ve etrafında bir şeyler bekleyenlere umut vermekten başka bir şey değil.

Dört farklı partinin birlikteliği elbette teoride de kolay değil ve muhakkak pratikte de zor olacak.

Lakin meseleyi hükümetin ‘ömrü’ne ve hele de ‘istikrar’ meselesine indirgemek, siyaseti ‘araç’ değil, ‘araç’ olarak görmekten kaynaklanıyor.

Ayrıca bu bakış açısı ‘hükümetlerin asli görevi nedir’, ‘bu dönemde toplum hükümetten en bekler’ sorularından kopuk, içi boş bir yaklaşımdan öteye gidemiyor.

Hem şu önemli sorunun yanıtı da yok içinde:

“İstikrarlı, uzun ömürlü bir hükümet gerçekten işe yarar mı?”

*  *  *

Soruya yanıt ararken sesli düşünmekte fayda var.
En son ‘istikrarlı hükümet’ hangisiydi?
2009-2013 arasında, yani tam 4,5 yıl ülkeyi kesintisiz, tek başına yöneten UBP hükümeti…
İlk bir yıl Derviş Eroğlu, ardından da İrsen Küçük’ün Başbakan olduğu dönem…
Peki ama o 4,5 yıl içinde toplum ileriye mi gitmişti? Refah düzeyi mi artmıştı? İşsizlik rakamları aşağıya mı inmişti? Demokratik hak ve özgürlükler ileriye mi taşınmıştı? İhracatımız mı artmış da dış ticarette denge mi sağlanmıştı? Toplum huzur içinde miydi?
Yok…
Tam aksine, kazanılmış birçok hak budanmış, emekçi kesimler ayaklanmış, emekliler yollara sokaklara dökülmüş, KTHY kapatılmış, KIBTEK’in elden çıkarılması zorla önlenmiş, bir 13. maaş ödemesi nedeniyle Ercan haraç mezat elden çıkarılmış, camilerin sayısı artmış, bir de külliye yapılmış, hak arayanlar polisin orantısız şiddetiyle ezilip elenmiş, Türkiye ile ilişkilerde ‘besleme’ ve ‘7,5-8’ krizleri patlak vermişti.
Eğer istenilen ‘istikrarlı hükümet’ buysa bilemem.

*  *  *

Konu ‘uzun sürelilik’ yahut ‘istikrar’ meselesi değil tek başına yani…
Asıl mesele ‘vizyon’da yatıyor.
Bu ada yarısında yaşayan bu toplum nereden nereye götürülecek?
Ortaya konulan hedeflere ne ölçüde ulaşılabilecek?
Dört parti, toplumsal beklentilere ne kadar cevap verebilecek?
Eğer ’vizyon’ konusunda bir uzlaşı varsa ve dört partinin yönetim kadroları bunun arkasında durabilirse, zaten hükümetin ömrü de o kadar uzar.
Toplumun bu denemeye çok, ama çok ihtiyacı var.
22 Ocak olayları Erhürman hükümetine uzun, upuzun bir yol açtı.
Bu krediyi en iyi şekilde kullanmak lazım…