İstihdam Rakamlarının Anlattığı Hikâye: Tuhaf Nüfus Artışı ve Derinleşen Eşitsizlik

Aslı Murat

İstatistik Kurumu’nun 2024 Hanehalkı İşgücü Anketi yayımlandı. İlk bakışta, işsizlik oranı %5,1’den %4,9’a düşmüş, istihdam oranı %48,3’ten %50,5’e çıkmış. Yani rakamlarla konuşursak “hafif bir iyileşme” var. Ama rakamlar hiçbir zaman tek başına konuşmaz; onları doğru okumak gerekir.

2023 yılı için açıklanan kurumsal olmayan sivil nüfus 380.917 iken, 2024 yılı verilerinde bu rakam 456.059 oldu. Nüfus sayımı yapılmadığı ve herkesin dilinde bir rakam olduğu için pek inandırıcı değil. Ama elimizdeki verilerle yorum yapmak zorundayız. Bir yıl içinde çalışma çağındaki nüfus 306.908’den 367.449’a çıktı. Tamı tamına 60,541 kişilik artış. Bu kadar kısa sürede bu denli büyük bir artış, doğal nüfus artışıyla açıklanamaz. Sebepler ne olabilir? Plansız göç ve vatandaşlık dağıtımı mı? Geçici işçi girişleri mi? Yoksa istatistik yöntemlerinde yapılan değişiklikler mi? İhtimaller çok, açıklama yok. Üstelik bu değişimi yönetecek herhangi bir nüfus ve istihdam politikası da ortada görünmüyor.

***

2023 yılında toplam istihdam 148.211, işsiz sayısı 7.988, işsizlik oranı %5,1, istihdam oranı %48,3’tü. Kadın istihdam oranı %36,1, erkeklerde ise %58,9 olarak ölçüldü. İşsizlik oranı kadınlarda %5,8, erkeklerde %4,8’di. Çalışanların %7,6’sı yaptığı işten dolayı herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı değildi.

2024’e geldiğimizde toplam istihdam 185.607’e yükseldi, işsiz sayısı 9.552 oldu, yani önceki seneye göre arttı. İşsizlik oranı %4,9, istihdam oranı %50,5 olarak gerçekleşti. Kadın istihdam oranı %37,6, erkeklerde %61,9 oldu. İşsizlik oranı kadınlarda %7,8’e çıkarken erkeklerde %3,3’e geriledi. Sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı olmayanların oranı ise %8’e yükseldi.

Bu tablo, artışların nicel ama nitelik bakımından sorunlu olduğunu gösteriyor. Kadınların işgücü piyasasındaki payı hâlâ düşük; kadın işsizliği erkeklerin iki katından fazla. Bu kadar derin bir cinsiyet uçurumu, sadece işgücü piyasasında değil, toplumsal yaşamda da eşitsizliği büyütüyor. Kadınların ekonomik bağımsızlığını zayıflatan bu tablo, kadına yönelik şiddeti körükleyen yapısal bir faktör haline geliyor.

***

Sektörel dağılım kırılganlığı gözler önüne seriyor: 2024’te istihdamın %78,8’i hizmet sektöründe. Sanayi %7,1, tarım %4,9, inşaat %9,2. Üretim yerine hizmete yaslanan ve ithalata bağımlı bir ekonomik yapı, krizlerde sert darbeler alır. Tarım ve sanayideki düşük istihdam, ülkenin kendi ayakları üzerinde durma kapasitesini sınırlıyor.

Gençler için tablo daha da endişe verici. 15-24 yaş grubunda işsizlik oranı 2023 yılında % 14,9 iken, 2024’te %16,9’a yükseldi. Bu orana iş aramayan ama iş bulsa çalışmaya hazır gençler dahil değil. Onlar “işgücüne dahil olmayan” kategorisinde, yani görünmezler. Genç işsizliği, sadece bireysel bir sorun değil; uzun vadede ülkenin ekonomik ve sosyal dokusunu aşındıran bir kriz. Ki içinden geçtiğimiz dönemin en önemli sorunlarından biri olan göçü de tetikliyor.

***

Sonuçta ortaya çıkan tablo şu:

  • Çalışma çağındaki nüfus, geçtiğimiz yıllara göre olağanüstü arttı; sebebi belirsiz, politikası yok.
  • Kadın-erkek arasındaki istihdama erişim uçurumu, ekonomik hayatta eşitsizliği ve şiddet riskini besliyor.
  • Ekonomi üretim yerine hizmete yaslandıkça, kırılganlığını arttırıyor ve dışa bağımlılığı kalıcılaşıyor.
  • Genç işsizliğinde artış yaşanıyor.
  • Kayıt dışılık artıyor; sosyal güvenlik kapsamı daralıyor.

Rakamlar bize yalnızca bugünü anlatmaz; geleceğin de ipuçlarını verir. Eğer bu tabloyu değiştirecek kapsamlı politikalar üretilmezse, önümüzdeki yıllarda iş gücü piyasası daha eşitsiz, daha kırılgan ve daha umutsuz bir hale gelecek. Bu da beraberinde daha fazla göç, daha fazla sömürü, daha fazla toplumsal yok oluş ve daha fazla bağımlılık getirecek. O yüzden değişim şart, zaman değişim zamanıdır. Mevcut siyasi yapı ile devam edip ilerlemek mümkün değildir.