İsrail Kuzey Kıbrıs’a saldıracak ve Sınırüstü’nde daha önce arayıp da bulamadığımız gazı bu defa kesin bulacağız!

Serhat İncirli

İsrail’de bir analist, demiş ki, “… Haydi gidelim, Kuzey Kıbrıs’tan Türkiye’yi atalım ve oraları biz alalım!”

-*-*-

Şimdi, Türkiye’de çok sayıda benzer “analist”; özellikle son dönemlerde, İsrail’e karşı en az elli defa “Cihad” ilan etti; en az 100 defa da Türk Ordusu’nu Gazze’ye gönderen yazılar yazdı!

-*-*-

İsrail’in Türkiye’ye veya Türkiye’nin İsrail’e “saldırması”; hele hele de deniz – hava ve kara harekatını içeren bir savaşa yeltenmesi, kalkışması, hatta bunu “düşünmesi” bile “absürd” bir şeydir!

-*-*-

İmkansız ötesidir!

-*-*-

Peki bu türden “heyecanlar” neden yaratılıyor?

-*-*-

Bunun sebebi çok basit!
Türkiye’de ve KKTC’de, çöken ekonominin, yerlerde sürünen adaletin, iğfal edilmiş demokrasinin halkı yönetime karşı durmaya ittiği apaçık bir gerçektir!
Peki bunu önlemenin yolu nedir?

-*-*-

Tabii ki düşman yaratılacak, tehlike var denilecek ve halkın milliyetçi duyguları ile oynanıp, bir şekilde “oy kaybı” önlenecek!

-*-*-

Yani İsrailli bir deli ya da İsrailli önemli sayıda deliler topluluğu; diyelim ki Güney Kıbrıs2ta da kendilerinden daha deli bir Türk ya da Türkiye düşmanı grupla işbirliği yaptı ve Kuzey Kıbrıs’a aldırdı!

-*-*-

Bu, açık bir dünya Savaşı olur!
Herkes savaşın içindedir ve mantık, bunu kabul etmez!

-*-*-

Üstelik, mesela Azerbaycan, böyle bir savaşta sizce “İki devlet tek millet” olduğu Ankara ile mi yoksa “golon ce vraci” yani üzgünüm ama “don ve göt” olduğu İsrail ile mi yan yana durur?

-*-*-

Bu saçmalıklara girmeyelim sevgili arkadaşlar!
Türkiye de İsrail ile ticaretini sürdürmektedir!
Ve bu konuda sıkıntısı olan da yoktur!
Gizli gizli de değil üstelik, Türk limanlarında dolan gemiler, İsrail limanlarında boşalmaktadır!
Hikayeye gerek yoktur!

-*-*-

Biliyorum ve anlayışla da karşılıyorum; ekonominiz iflas etmiştir ve halk size kızgındır!
Ama gaz bulduk, petrol bulduk, şehitlerimiz, bayrak, vatan, ezan sanırım artık hiç “işlemiyor”…

-*-*-

Bu arada petrol ve gazdan bahsetmişken hatırlatayım; Rauf Denktaş ile ilgili kitap yaygarası koparıldı; İsrail saldıracak hikayesi anlatılıyor; birkaç hafta içerisinde Türkiye, Singrasi’de (Sınırüstü) daha önce kazdığı iki eski kuyuya yeniden bakıp, bu defa petrol ve gaz bulabilir!

-*-*-

Hazırlıklı olalım!
Kıbrıs gazetesi şimdiden manşeti hazırlasın; “Anavatan’dan uzmanlar Sınırüstü’nde gaz buldu! Az daha derinde 4.31 milyar dolarlık petrol olduğu da kesinleşti!”

-*-*-

Neden Sınırüstü?
Onu da anlatalım…
Daha önce de yazmıştık…
Tekrar yazdığım için konuyu bilenlerden özür dilerim ama yazmak lazım:

-*-*-

Yine bir UBP dönemiydi...
Eski adı Singrasi olan bu köyde, Türkiye’nin ilgili petrol arama ekipleri, kuyu kazmaya başlamıştı.
Nasıl mı?
Şaka sanıyor anlattığım insanlar ama değil.

-*-*-

Bir daha anlatayım... 
Cem Yılmaz’ın asla aklına gelemeyecek bir şaka – bir salaklık var bu olayda!

-*-*-

Bölgede 1960 öncesinde İngiliz asker ve polis birlikleri vardı.
O dönemde, İngiliz askerleri bölge için bir harita hazırlamışlar ve üzerine de “Patrol Area” demişlerdi...
Patrol?
Nedir patrol?
Efendim, “devriye” demektir...
Yani İngilizler, hangi yollarda, nerelerden geçip de devriye yapacaklarını haritaya çizmişlerdi.

-*-*-

Çok iyi İngilizce bilen bir profesör ağabeyimiz, bu haritayı bir şekilde gördü.
“Patrol” kelimesini, “Petrol” olarak çevirdi veya öyle anladı ya da öyle biliyordu.
Oturdu, dönemin hükümetine rapor yazdı.
“İngilizler arama yaptıysa, buralarda kesin petrol vardır” anlamına gelen bu rapor, KKTC yetkilileri tarafından Türkiye’ye ulaştırıldı.
Aşırı Türk milliyetçisi, bayrağına, devletine, anavatanına aşırı bağlı bu hocamızın böyle bir hata yapabileceği hiç araştırılmadı.
Ve milyar milyar dolarlar harcanarak, bölgedeki eski İngiliz devriye noktalarında uzun süre “petrol” arandı.

-*-*-

Sonuç: Hamasetten öteye hiç bir şey yok!


Vatansız kaldık, onlar gazilik kartı dağıdır!

Oy maksatlı gazilik belgesi, gazilik kartı, gazilik bilmem nesi dağıtılmasına bir ağabeyim çok kızdı…

-*-*-

Önce bana iki fotoğraf gönderdi!
“Nedir bunlar?” diye sordum!

-*-*-

“Kollarımdaki iki kurşun yarsıdır, vücudumda beş tane daha var” dedi…

-*-*-

Ve ekledi:

-*-*-

Yara nişandır tenine askerin… 
Meft ise son rütbesidir askerin…

-*-*-

Gaziye berat gerekmez, nişan yeterlidir.

-*-*-

Bizler paye için değil, Kıbrıslı Türkler için savaştık… 

-*-*-

Yeter be terbiyesizler!
Vatansız kaldık!


KKTC yok!

Çin, Amerika, Rusya, Kuzey Kore, İsrail, Pakistan, İran, Irak, Suriye, Hindistan, Birleşik Krallık, Japonya, Suudi Arabistan, Almanya, Nijerya, Türkiye, Güney Kore, Afganistan, Filipinler ve İtalya… 

-*-*-

İlk 20!
Neyin ilk 20’si?

-*-*-

Efendim, World Population Review adlı bir internet sayfasında gördüm…
Bu 20 ilke, Dünya’nın en çok nefret edilen ilk 20 ülkesi…

-*-*-

Tabii ki site uyarmış; “En çok nefret edilen” terimi bilimsel olmaktan ziyade özneldir… 

-*-*-

Peki neye göre belirlemişler?
Mesela “ülkelerin küresel algıları, hükümet eylemleri, kültürel hakimiyet ve askeri müdahaleler de dahil olmak üzere çeşitli faktörlerle şekillenir ve bu da genellikle yaygın nefrete yol açmaktadır” denmiş! 

-*-*-

Bir başka kriter olarak, “Çin, Rusya ve ABD, büyük küresel güçler olarak, emperyalist eğilimleri ve daha küçük ulusların işlerine karışması nedeniyle küresel olarak önemli bir düşmanlıkla karşı karşıya” cümlesi kullanılmış…
Son olarak, “Suudi Arabistan ve Kuzey Kore gibi ülkeler, otoriter rejimleri, insan hakları ihlalleri ve bazı durumlarda terörizmin teşviki nedeniyle yoğun bir şekilde sevilmiyor” denmiş!

-*-*-

KKTC mi?
Tanıyan yok, seven yok, çalan çok ama listede yokuz! 

-*-*-

Tanınmamış olmanın avantajlarından biri de bu olsa gerek…
Kimse sizden nefret edemiyor… 
İyi bir şey!

 


 

1974’te havadan atılan duyuru!

1974 yılındaki savaşta, Kıbrıslı Rumlara yönelik olarak uçaklardan bazı kağıtlar atılıyordu…
Bunlardan birini bir arkadaş gönderdi…

-*-*-

Bu duyuru, “Kıbrıs Rumları” diye başlıyor ve “Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı” imzasıyla bitiyor… 
Havdan atılan bildiri hem Rumca hem Türkçe ve şöyle:

-*-*-

“… Biz kan dökmeyi katiyyen istemiyoruz… 
Sizleri dost bildik… Yine dost bileceğiz…
Biz Ada’yı, sizi kandıranlardan ve kana bulayanlardan temizlemeye geldik…”

-*-*-

“Güzel Ada’nda yine asırlarca kardeş bildiğin Kıbrıs Türkü ile huzur içinde yaşayacaksın.
Biz bunu sağladıktan sonra Türkiye’ye döneceğiz.
Biz toprak değil, sulh, adalet ve kardeşlik istiyoruz…”