İşgalcilik!

Serhat İncirli

KKTC Anayasası’nın 41’inci maddesi, “kamulaştırma” meselesini düzenler!
Yani, “kamu yararına bir iş yapılacaksa, devlet, parasını ödeyerek, şahıslara ait mülklere el koyabilir” meselesi…

-*-*-

Ve bu maddenin 6’üncı bendi de der ki; “… şahıs, kamulaştırma kararına karşı yüksek mahkemeye başvurduğu anda, bir mıh bile çakılamaz!”…
Mıh, yani çivi!
Metin Feyzioğlu da anlasın diye şey ettim!
Mıh neymiş?
Çiviymiş!

-*-*-

Bunu neden yazdım?
Anlatayım!

-*-*-

Türkiye, ayranımız yokken, at kişnetme konusuyla bağlantılı, gereksiz ve aşırı gösteriş merakıyla külliyemizi yapıyor ya!
Bu gereksiz görgüsüzlük yapılırken, örneğin emekli polislerimizin kullanımında olan 35 dönümle birlikte, bir de “özel mülk” olan 9 dönüm 2 evlek araziye el kondu!

-*-*-

9 dönüm 2 evleğin sahibi olan aile de mahkemeye başvurdu!
Mahkemede dün bu konu yeniden ele alındı ve yargıç 2 Mayıs’a kadar “bir uzatma ve uzlaşma süresi daha verdi…”

-*-*-

Ve yine dün, Türkiye’nin KKTC’deki temsilcilerinden, memurlarından, atanmış külliyecilerinden Ersin Tatar, 9 dönüm 2 evleklik arazinin sahibi aileye saat 15.30’da sarayında randevu verdi…
Gelin konuşalım dedi…

-*-*-

Aileyi ikna etmeye çalışıyorlar…
Neden?
En başta dediğim gibi, aslında şu anda külliyeye tek bir mıh dahi çakılmaması lazım!
Anayasa’nın emri gereği!
Ancak konu “alttan alınıyor”…

-*-*-

Çünkü eğer Anayasa uygulanırsa, kolluk kuvvetleri, gidip müdahale etmek ve inşaatı durdurmak zorunda!
Kollukkuvvetleri kime bağlı?
Türkiye’ye!
Mahkeme nerenin mahkemesi?
KKTC’nin!
Peki Anayasa?
O da KKTC’nin Anayasası!

-*-*-

Yani Anayasa gereği, mahkeme inşaatı durdurma emri vermek zorunda bile değil; inşaat durmuş olmalı…
Anlayacağınız, açık işgal konusu bir durum!

-*-*-

Dünkü duruşmadan bir gün önce TC Lefkoşa Büyükelçisi ve O’na bağlı olarak görev yapan “faşist müstafi tümgeneralleri vatandaş yapmaktan sorumlu memuru” Ersin bey külliye inşaatını neden ziyaret etti?
Size soruyorum!
Neydi bu ziyaretin sebebi?
Korku salmaktı!
Mahkemeye de mal sahibi aileye de baskı yapmaktı!

-*-*-

Heyecanla rant işi olan külliyeye daldılar… 
Bir kaç kez iflas ettiler, ek ödenek çıkarıldı…
Bu arada hesaplamadıkları bir iş oldu!
9 dönüm iki evleklik mülk başlarına dert haline döndü!
Gidip de bu derdi Tayyip Erdoğan’a nasıl anlatacaklardı!
Kıçları tutuştu!
Ve aile dün saat 15.30’da Ersin beyin Sarayına davet edildi!

-*-*-

Şimdi aileye ya bedelini ödeyecekler ya da başka bir yerden devlet arazisi tahsis etmeye çalışacaklar!

-*-*-

Uzun uzadıya yazmanın bir anlamı yok!
Külliye, kaçaktır!
Külliyenin yapımından bir yığın Türkiyeli kişi rant elde etmektedir!
Külliye, gösteriş merağı kaynaklı aşırı seviyede bir görgüsüzlüktür!
Külliye, Kıbrıs Türk toplumuna bir hediye değil, bir utanç kazığıdır!

-*-*-

Eski Ercan Havaalanı’nın hastaneye dönüştürülmesi mi?
Bunu tartışanlar var ta…
Külliyenin hastaneye dönüştürülebileceğine inanıyorum!
Hala şansımız var!
Gerisi tek kelimeyle “işgalcilik”tir!
Hem de en utanmazından!


Tahsin ve Ersin beylerin kullanım süresi doldu mu?

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile dün bir araya geldi…
İki cumhurbaşkanının konuştuğu konular arasında, Türkiye – Avrupa Birliği ilişkileri de var!

-*-*-

Konuştuğumuz yabancı ya da yerli, konuya vakıf herkes diyor ki; “… Türkiye, önümüzdeki süreçte, Avrupa Birliği ile ilişkilerini düzeltme siyasetine asılacak; yani ağırlık verecek…”

-*-*-

Ve yine konuya yakın herkes çok iyi biliyor ki; eğer Türkiye, yeniden “eski” siyasetine dönecekse; kaçınılmazdır ki, Kıbrıs meselesinde sürdürdüğü “içinden çıkılamaz siyaset”ten de geriye dönecek!

-*-*-

Annan Planı dönemindeki gibi mi?
Evet!

-*-*-

Bu durumda, Ersin Tatar ve Tahsin Ertuğruloğlu gibi “yollama” gelenler ne olacak?
Vallahi silah alıp dağa çıksınlar!

-*-*-

Ne acı değil mi?
Türkiye, Tahsin ve Ersin beylere emin olun teşekkür bile etmeyecek!
“Kullandık, kullanım süreniz doldu” denecek sadece!

-*-*-

“Eşit ve egemen devlet”in başkanı ya da bakanı, bu “kullanımdan” gurur mu duyacaklar?
Ne aciz, ne zavallı, ne çirkin bir durum!
Ve daha da acısı, “utanan” da yok!


Mevsimi geldi!

Ne diyor örgütlerimiz ve siyasi partilerimiz?
“Bıçak artık kemiktedir.”

Ne istiyoruz?
Anayasaya ve yasalara uymayanlar hesap vermelidir…
Halkın alım gücünü yükseltecek tedbirler alınmalıdır…
Kıbrıslı Türklerin iradesi ve kendi kendini yönetme hakkı iade edilmelidir…
Kıbrıs sorununun çözümü için görüşmeler ivedilikle başlatılarak federal çözümle sonuçlandırılmalıdır… 

-*-*-

Ve şarkıda ne diyordu Acar Akalın?
Mevsimi geldi!

-*-*-

26 Nisan Cuma, saat 18.00, hazır mıyız?
Hazırız!
Yer gök inlesin!

-*-*-

Not: Ersin bey; daha fazla rezil olmadan hade… 

Yüreğimiz Adıyaman’dadır… Suçlar sabit ve suçlular bellidir…Adalet istiyoruz…