İşçiler inerdi SOKAĞA

Cenk Mutluyakalı

İşçiler inerdi sokağa eskiden …
Lefke’de ‘maden ocağı’ndaki işçiler…
Üstelik kimi Türkçe yazardı pankartını, kimi Rumca…
Böldüler (!)
***
İşçiler inerdi sokağa eskiden …
Ayakkabı fabrikasında kalıbı çıkaran, astarı biçen, topuğu çakan, avuçları kösele ya da kauçukla terleyen işçiler…
Sevmediler (!)
***
İşçiler inerdi sokağa eskiden …
Sanayide çalışan, plastikle yoğrulan, su lastiğini ve lengerini üreten, parmak uçları ateşten kabaran işçiler…
Yaşatmadılar (!)
***
İşçiler inerdi sokağa eskiden…
Kulağının arkasında kurşun kalemiyle marangoz, saçlarında tiner kokusuyla boyacı, gözlerinde kızıl yaşla demirci, tırnaklarındaki kurşun artığıyla matbaacı işçiler…
Tükettiler (!)
***
İşçiler inerdi sokağa eskiden…
Makarna fabrikasındaki kolileri, konfeksiyon atölyesindeki kumaşları, yağ fabrikasından tenekeleri gururla taşıyan işçiler….
Dağıttılar (!)
***
İşçiler inerdi sokağa eskiden…
İçlerinde karşılıksız ve çıkarsız bir mücadele ruhu, köpüren dalgalar gibi bir isyan, satın alınamaz bir kavga, barışa özlem, emeğe yüce işçiler...
Öldürdüler (!)
***
- ‘Ne gerek var’ dediler…
Paraysa para…
Ödenekse ödenek…
İkramiyeyse ikramiye!..
Memur’u olduk düzenin…
Şimdi ayrımcılık, partizanlık, hırs, kibir, çıkar, yalakalık kokuyor şakaklar…
***
O gün bugündür, böyle!..